Dava adamlığıyla başlayan ve hüsranla biten bir ömür... İLGİLİSİNE....!
Uzun bir nöbetti bizimkisi… Ümmetin umudu olmak için çıkılan uzun ve zorlu bir yolculuğun nöbeti… Şehir şehir, mahalle mahalle, ev ev tutulacak bir nöbet...
Kimimiz terk etti tepeyi, ganimetlerin peşinden koşup gittik. Ne zafere ulaşabildik, ne de ganimet toplayabildik… Ne evlerimizi koruyabildik, ne şehirlerimizi, ne de nesillerimizi... Tüm
" Însan her şeye alışıyor.
Bu iyi mi , kötü mü bilmiyorum ama ise
yaradigi kesin.
Seni görmeden yaşanmayacağımı sandığım,
kalbimin ağrısından uyuyamadım günler çoktan
geride kaldı.
Ama yine de nadiren de olsa ,ilginç şeyler oluyor
ve eski alışkanlıklarla ilk iş telefona sarılıp sana
anlatma ihtiyacı duyuyorum.
Ayrılığın ek kötü tarafı şahidini kaybetmek sanırım.
"Birileri" bilmeyince , bazı şeyler hiç yaşanmamış gibi oluyor çünkü"
#aylinbalboa #osman
ÖYKÜLENDİMDE GELDİM!
Şimdi ne anlatsam ki?
Ne yazsam ki?
Nasılda işlemiyor parmaklarım senin adına bir şeyler yazmaya…
**Zaten işkence nedir?
İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça, işkence sade bir fizyoloji meselesidir. Etlerimiz, sinirlerimiz dayanabildikleri kadar dayanırlar.
Sonra, tabiat ne emrederse, o olur.
Ama ruhumuzu
Soba görmeden büyüyen yahut büyüyecek çocuklara acımışımdır hep. Zira onlar hiçbir vakit bir sobanın üzerinde kaynayan çaydanlığın sesini işitmeyecek, demlikte pişen çayın kokusunu genizlerine bir tütsü gibi çekemeyecek, karlarla oynayıp evlerine geldiklerinde ıslak eldivenlerinin onun bedenine değdiremeyeceklerdir. Üzerinde pişen kestanenin ne sivri uçlu bir bıçakla çizilmesini görebilecek ne de gece vakti sobanın kapağından tavana yansıyan ateş dansını seyredemeyeceklerdir. Ne acı! Belki de tam manasıyla ısınmanın dahi ne demek olduğunu bilmeyeceklerdir.
Bazen insan rüyasında boşluktan aşağıya düşer. Öyle bir boşluk ki dibi görülmeyen, düşmekle bitmeyen, saatlerce, günlerce sürebilecek bir yer. Düşerken acı çekmemek için kendini sıkar, kasılır, ruhuyla vücudunu bütünleşririr. Dibe varınca ne olacağı, nasıl bir sonuçla karşılaşacağını merak eder. Bir yere tutunmak, bir el yakalamak için çabalar, hep bir mucize arar. Boşluk bitsin, kabus sona ersin ister ama o düşmeye devam eder. Kalbim duracak, öleceğim galiba derken, kan ter içerisinde dibi görmeden uyanıp derin bir nefes alır. İşte arkadaş böyledir, kabus dolu rüyanın sonundaki dibi görmeden uyandıracak kişi.