"Kendine iyi davranmak, yapabileceğin en büyük iyiliklerden biri," dedi köstebek.
"İyilik görmek için bekliyoruz çoğu zaman... Oysa kendine iyi davranmaya hemen başlayabilirsin," dedi köstebek.
Dârâ’nın kızını görmek istemez miydiniz?’ diye teklifte bulundular. Bunu söyleyen kişi kafasında İskender’in kızı gördüğünde hoşuna gidip onunla evlenmesini kuruyordu. İskender: ‘Erkeklerini yendik; kadınlarına yenilmeyelim!’ cevabıyla buna teveccüh etmeyerek Dârâ’nın şebistânına girip namusunu çiğnememeyi tercih etti.
Çünkü 1942 yılıydı. Kadınlara karşı tutucu davranışlar henüz başlamamıştı. Bu Cumhuriyet öğretmeni, İstanbul Üniversitesi’nden asistan bir kızın, memleketini görmek istemesini normal karşılıyordu. Oysa eminim ki, on yıl sonra, yani demokrasinin nimetlerinden yararlanmaya başladıktan sonra, başka bir öğretmene başvursaydım, adam, “buralarda tek başına ne işin var, kızım? Elbette peşine takılacaklar” diye çıkışırdı bana. Ama bu Cumhuriyet öğretmeni, bir kadının, ancak babasının, ağabeyinin ya da kocasının koruması altında gezinmesi gerektiğine inanmıyordu.