Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İçimde her şeyi gözleri dolu dolu kabullenen bir çocuk var."
Dünya, ıssız yaslı bir ev gibi görünüyordu gözüme ve ben bağrımda bir acı duyuyordum. Bana göre değildi bu dünya, bir avuç dilenci, yüzsüz, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi onlar için kurulmuştu bu dünya. Gönlümde düğümlenen bir şeydi bu ızdırap, bu hüzünlü hal; kasırgadan az önceki hava'yı andırıyordu. Hissettim ki benim düşüncelerimde dayanıksız bir avuç kor gibidir, kül olmuştu bir üflemeye bakar. Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, bir biriyle çelişen öyle çok şey duydum ki! Artık hiçbir şeye inanmıyorum Bazı kimselerin ölümle savaşı daha 20'sinde başlar, bir çokları yağ bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş ecelleriyle sönerler. Yalnız ölüm yalan söylemez.. Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir. Sadece görünmeyen yangınlar,duyulmayan fırtınalar, gizlice çürüyen ruhlar vardır. Nedir günler? Nedir aylar? Benim için önemi yok...
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Söyleme Bilmesinler Çok Bilmekte İyi Değildir..
Şermin Yaşarın kitabını ilk kez okudum . Dili yalın, okuması kolay su gibi akıyor. Çünkü edebi olmak için öyle abartılı, süslü başı sonu belli olmayan cümleleri yok. 3 erkek kardeşin ve onların eşlerinin hayat hikâyesini konu alıyor. Olayları her karakterin ağzından yazarak anlatmış. Böylece bir olayın farklı taraflarca nasıl farklı anlaşılabildiğini çok net gözlemliyorsunuz. Aralarda öyle cümleler var ki, bir durup düşünüyorsunuz üzerine. Başlarda bir karakterin iç sesini dinlediğimde nedense diğer bireylere ait söylediklerini gerçek kabul ettim; sonrasında diğer kişileri de dinledim ve ne kadar yanıldığımı anladım, "kimse dışarıdan göründüğü, sizin düşündüğünüz gibi değildir" , bu sözü çokça duymamıza rağmen halen insanları dışarıdan gördüğümüz gibi yargılıyoruz, onları anlamaya ya da davranışlarının altında yatan nedenleri öğrenmek istemiyoruz çünkü yargılamak daha kolay... Kitabı okumanızı kesinlikle tavsiye ederim, eminim ki sonrasında kendiniz için bir çıkarımda bulunacaksınız...
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20234,393 okunma
Reklam
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılmaz bu dertler. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin. Düşündüm, herkesin gökyüzünde bir yıldızı varsa, benim yıldızım uzak, karanlık, anlamsız olmalı. Belki de hiç yıldızım olmadı. İçimde müphem bir arzu: Bir deprem olsa da, bir
Hiç kimse dışarından göründüğü gibi değildir ve bir insanı tanımak yıllar alır.
Yücelik deneyiminin kararsız olması ve başlangıçta görkemli bulduğumuz bir şeyi sonrasında belki de güzel ve hatta gösterişli bulrnarnız bilinen bir gerçekliktir. Estetik bilinç tarafından tecrübe edilen ve psikoloji tarafından da betimleyici bir şekilde kaydedilen bu tutum değişikliği, yücelik kavramı tarafından güzelliğin ilk şekli ve bir kez
“Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkla yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılmaz bu dertler. Çünkü henüz çaresi de devası da yok bu dertlerin. Düşündüm, herkesin gökyüzünde bir yıldızı varsa, benim yıldızım uzak, karanlık, ve anlamsız olmalı. Belki de hiç yıldızım olmadı. Bana göre değildi bu dünya, bir avuç yüzsüz, dilenci, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi. onlar için kurulmuştu bu dünya… Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki; artık hiçbir şeye inanmıyorum… Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir. Sadece görünmeyen yangılar, duyulmayan fırtınalar, gizlice çürüyen ruhlar vardır… Sadık Hidayet /kör baykuş
Reklam
"Bir ayna, insanı tam olarak göründüğü gibi gösterdiğinde olgunlaşmamış insanı kızdırıyor."
Herkese merhaba sevgili okurlar.Bugün sizlere bir soru cevap postu hazırladım. Bir kitap seçip o kitap üzerinden aşağıdaki soruları cevaplandıracağım böylece hem kitap hakkında daha fazla bilgi edinmiş olursunuz ve ben de kitap hakkında notlar almış olurum. :) Soru 1:Öncelikle hangi kitabı seçtiğini yazarıyla birlikte söyler misin? Seçtiğim kitap
Yaralar vardır bu hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılmaz bu dertler. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin. Düşündüm, herkesin gökyüzünde bir yıldızı varsa, benim yıldızım uzak, karanlık, anlamsız olmalı. Belki de hiçbir zaman yıldızım olmadı. İçimde müphem bir arzu; bir deprem olsa da, bir yıldırım düşse de, sakin pırıl pırıl bir dünyaya yeniden doğsam? Azap çeken bir ruh gibi bekliyor, kolluyor, arıyordum, lâkin boşuna! Dünya, ıssız, yaslı bir ev gibi görünüyordu gözüme ve ben bağrımda acı duyuyordum. Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, aç gözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Gönlümde düğümlenen bir şeydi bu ıstırap, bu kederli hâl; kasırgadan az önceki havayı andırıyordu. Hissettim ki benim düşüncelerim de dayanıksız bir avuç kor gibidir, kül olmuştur, bir üflemeye bakar. Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki! Artık hiçbir şeye inanmıyorum.. Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar; birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz, yavaş ecelleriyle sönerler. Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir. Sadece görünmeyen yangınlar, duyulmayan fırtınalar, gizlice çürüyen ruhlar vardır.. Nedir günler, aylar? Benim için bir önemi yok. Mezarda olan için zaman, anlamını kaybeder!
Sadık hidayetin kendi ölümünden önce yazdiği satırlar
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılmaz bu dertler. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin. Düşündüm, herkesin gökyüzünde bir yıldızı varsa, benim yıldızım uzak, karanlık, anlamsız olmalı. Belki de hiç yıldızım olmadı. İçimde müphem bir arzu: Bir deprem olsa da, bir yıldırım düşse de, sakin pırıl pırıl bir dünyaya yeniden doğsam? Azap çeken bir ruh gibi bekliyor, kolluyor, arıyordum, lakin boşuna! Dünya,ıssız yaslı bir ev gibi görünüyordu gözüme ve ben bağrım da bir acı duyuyordum. Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Gönlümde düğümlenen bir şeydi bu ıstırap, bu kederli hal; kasırgadan az önceki havayı andırıyordu. Hissettim ki benim düşüncelerim de dayanıksız bir avuç kor gibidir, kül olmuştur, bir üflemeye bakar. Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki! Artık hiçbir şeye inanmıyorum. Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisin de başlar, birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler. Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir. Sadece görünmeyen yangınlar, duyulmayan fırtınalar, gizlice çürüyen ruhlar vardır. Nedir günler, nedir aylar? Benim için bir önemi yok bunların; Mezarda olan için zaman, anlamını kaybeder.
Reklam
Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar. Kimseye anlatılmaz bu dertler. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin. Düşündüm, herkesin gökyüzünde bir yıldızı varsa, benim yıldızım uzak, karanlık, anlamsız olmalı. Belki de hiç yıldızım olmadı. İçimde müphem bir arzu: Bir deprem olsa da, bir yıldırım düşse de, sakin pırıl pırıl bir dünyaya yeniden doğsam? Azap çeken bir ruh gibi bekliyor, kolluyor, arıyordum, lakin boşuna! Dünya,ıssız yaslı bir ev gibi görünüyordu gözüme ve ben bağrım da bir acı duyuyordum. Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. Gönlümde düğümlenen bir şeydi bu ıstırap, bu kederli hal; kasırgadan az önceki havayı andırıyordu. Hissettim ki benim düşüncelerim de dayanıksız bir avuç kor gibidir, kül olmuştur, bir üflemeye bakar. Birbirine ters düşen öyle çok şey gördüm, birbiriyle çelişen öyle çok şey duydum ki! Artık hiçbir şeye inanmıyorum. Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisin de başlar, birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler. Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler ölümün çocuklarıyız, hayatın aldatmacalarından bizi o kurtarır. Kimse göründüğü kadar dayanıklı değildir. Sadece görünmeyen yangınlar, duyulmayan fırtınalar, gizlice çürüyen ruhlar vardır. Nedir günler, nedir aylar? Benim için bir önemi yok bunların; Mezarda olan için zaman, anlamını kaybeder.
1.064 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.