"Peki Bahşı, seni anladım. Aşktan korkmanın hayattan korkmak olduğunu da... Razıyım! Gittiğin yere götür beni! İradem sendin, muradım sen ol!"
"Seni pişman etmeyeceğim Kaknuşşam! Senin için yaşayacak, senin için öleceğim. Bundan böyle sen bana azık, ben sana neşe, sen bana hayat, ben sana sevgi... Beraber yürümediğimiz hiçbir menzilim, birlikte sevinmeyeceğimiz tek arzum olmayacak... Konuştuğum sen, konum sen olacaksın..."
"Bundan böyle emir sendendir Bahşı, yapmak benden; sır sendendir, saklamak benden... Güvencim sen olacaksın, sevincim sen; sen sevgim ve sevgilim. Bağım ol bağbanım ol, gülün olayım, bülbülün olayım. İşte sana and; bundan böyle sen oldukça şakıyacak, sensiz susacağım."
Aynı gökyüzü altında farklı gökyüzüne baktığımızı kabul etmedik. Yan yana göğe bakarken, ben, hayat kısa kuşlar uçuyor diye şiirler okurdum, sen götür beni gittiğin yere diye arabesk şarkılar söylerdin.
Birbirimizin farklılığındaki aynı şehvetle bağlıydık biz...
Olamadık biz ve bir şarkı öldürdük...