Dumas benim hayran olarak okumaya devam ettiğim bir yazar. Her kitabıyla ona olan sevgim pekişmeye devam ediyor. Üçyüzden fazla roman yazmış bir insan Dumas. Muazzam bir rakam gerçekten. Umarım daha fazla eserine ulaşma imkanını buluruz.
Önceden okuduğum kitaplarına ek bu kitabıyla birlikte de Dumas’nın tarihi olaylar etrafına örülü bir hikaye kurduğunu ve bunun onun tarzı olduğunu söyleyebilirim sanırım.
Üç Silahşor de Monte Cristo Kontu gibi ne ara başlayıp ne ara bittiğini anlayamadığım bir roman oldu. Sayfa sayıları ile okuma hızı resmen ters orantılı oluyor Dumas’nın kitaplarında. İçerisindeki entrikalar, maceralar, aşklar, savaşlar kitabın bir an olsun durulmasına müsaade etmedi. Evet zaman zaman sıkıldığım, uzatıldığını düşündüğüm anlar da oldu ama genele baktığımda çok sevdim.
Çocukluğumuzdan beri isimlerine aşina olduğumuz muhteşem dörtlü; Athos, Porthos, Aramis ve d’Artagnan’ın maceralarını okumak için bu kadar geç kaldığıma hayıflanmadan edemiyorum. Ama olsun. Neticede okudum ve iyi ki okudum diyorum.
Yine de bir seçim yapacak olsam ilk göz ağrım Monte Cristo Kontu’nu seçerim. Yalan yok.