Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eğer ileriye adım atılmış olmasaydı, o sendelemenin acısı insanın içinde hâlâ canlı olmasaydı, bombalar düşmez, gırtlaklar kesilmezdi. Siz asıl bombalayanlar sağ olduğu halde bombalamanın kesileceği andan korkun. Çünkü ger bomba, ruhun henüz ölmediğinin kanıtıdır. Mülk sahipleri sağken grevler durmuşsa... ondan korkun işte. Çünkü ezilip bastırılan her grev, bir adım atıldığının işaretidir. Şundan emin olabilirsiniz... korkulacak zaman, İnsan’ın bir ülkü uğruna acı çekmeyi ve ölmeyi reddettiği zamandır. Çünkü bu bir tek nitelik İnsan’ın temelidir.
Birlik, Beraberlik
İsyanlar, yürüyüşler, boykotlar, direnmeler, grevler vesaire gibi felaketlerin meydana gelmesinin sebebi, hep müslümanım diyen zavallılardır ki, dinden ve İslamiyetten haberi olmayan bu güruh (topluluk), bu sefer müslümanların başına bela olurlar. İşte müslümanlığın çökmesine en büyük âmil(sebep), müslümanların hakiki müslüman olmayıp, servet ve bilgisine mağrur olarak, fukara(fakirlerin) ve zu'afanın (zayıfların) bâhusus (özellikle) işçinin hakkına riayet etmeyip onlara İslami ve insanı muamele yapmadıklarından dolayı hem ahiret saadetlerinden mahrum olurlar hem de İslamiyetin çökmesine sebep olduklarından en büyük kabahat bunlara teveccüh eder(yönelir). Eğer onlar dünyalarına bu kadar düşkün olmasaydı, fakir zengin demeyip müslümanlarla el ele verselerdi, bugün müslümanların kolunu bükecek kimse olmazdı.
Sayfa 17
Reklam
Ancak zanaat ocağı demokratik bir kurum olmadığı için kalfa-usta çatışmasını daha da körüklemiştir. Dokuma camiasının kaymak tabakası olan bir grup usta., lonca şeyhiyle birlikte gücü tekeline alarak, kalfanın hayatını kimi zaman pek de hoş olmayan şekilde denetim altında tutmuştur. Kalfanın ne zaman ustalığa yükseleceğine karar veren ustalar, böylece onun kendi işini kurma şansını da tayin ediyorlardı. Ustaların kalfa-usta ihtilaflarını çözerken "işverenler''olarak çıkarlarından feragat etmiş olabileceğini düşünmek pek akla yatkın değil. Şamlı dokumacıların militan eylemciliğini sırf sistemin yarattığı çıkar çatışmalarıyla izah etmek mümkün değil. Zanaata dayalı üretim yapısı on sekizinci yüzyıl sonlarından yirminci yüzyılın başına değin aynı kaldığı halde, grevler 1870'lerden sonra düzenlilik arzeder. Burada rol oynayan diğer bir faktör değişen ekonomik şartlara bölge insanının tepkisidir.
Sayfa 66 - İLETİŞİM YAYINLARI
Ali Bey gibi valilerin iddialarının aksine, hem Osmanlı hükümeti hem de Ittihat ve Terakki Cemiyeti yerli-yabancı müteşebbislerin büyük etkisi altındaydı. Osmanlı topraklarındaki yatırımların çoğu portföy yatırımıydı - yani ortaya konulan yabancı sermayenin büyük kısmı Osmanlı devletinin teminatı altındaydı. Tramvay, elektrik şebekesi ve yolcu vapurları gibi belediye hizmetlerine ait yatırımları yabancı sermaye işletiyordu. Örneğin demiryollarında, portföy yatırımlar Osmanlı devletinin yatırımcı şirkete sagladığı kilometre garanti sistemiyle korunuyordu Zaten gerek devlet gerekse Tatil-i Eşgal Kanunu bu tür işletmeleri kamu kuruluşu olarak kabul etmişti. En önemli grevler Batılı şirketlerin elindeki demiryollarında meydana gelmişti.
Sayfa 50 - İLETİŞİM YAYINLARI
l876'nın istikrarsız siyaset ortamı, Osmanlı Imparatorluğu'nda sekiz greve ve iş bırakma eylemine sahne ·olmuştur. 1877-8 Osmanlı-Rus Savaşı'ndan sonra ll. Abdülhamit, meclisi feshederek 24 Temmuz l908'e kadar tam otuz yıl boyunca imparatorluğu köklü bir istibdat rejimiyle yönetmiştir. Bilinebildiği kadarıyla, 1886- 1902 yılları arasında hiç grev olmamış , ll. Abdülhamit istibdatı sırasında sadece 35 greve rastlanmıştır. Bu dönemde işçiler ve işçi örgütlerine baskı uygulanmış, grevler cebren bastırıllmış ve hatta "grev" (tatil-i eşgal) kelimesinin gazetelerde bile geçmesi yasaklanmıştır. 1908 "Hürriyetin llanı" siyasette liberalleşmeden başka ilk iki ayda yüzde 20-30'luk bir enfiasyon da getirmiştir. Fiyat artışlan liberal siyaset ortamıyla da birleşince en azından ikinci Kanun-i Esasi'nin (Anayasa) ilk aylarında işçiler ücret artışı talep eder olmuştur.24 Haziran'dan yılın sonuna kadar geçen beş ayda Osmanlı yönetimindeki bölgelerde 111'den fazla grev olayı meydana gelmiştir
Sayfa 47 - İLETİŞİM YAYINLARI
İşgal istanbulunda da 1919-1922 de devam eden grevler ..
İşgal istanbulunda da 1919-1922 de devam eden grevler .. 1908-1918 işçi hareketlerinin 1919-1923 dönemi üzerinde önemli bir etkisi oldugunu söylemek mümkün degil. Ancak bununla birlikte , 1919 ve 1922 yıllan arasında işgal altındaki İstanbul ve civarında on dokuz greve rastlanır. Bu grevlerin hemen tamamı ulaştırma sektöründe, özellikle de yabancı sermayenin elindeki demiryolu şirketlerinde gerçekleşmiştir. Ayrıca işgalin yarattığı siyasi kargaşa ortamından yararlanan Osmanlı solcuları başkentteki işçi kuruluşlarıyla kaynaşmayı başarmışlardır.
Sayfa 38 - İLETİŞİM YAYINLARI
Reklam
Ancak şirket yöneticileriyle Osmanlı yetkililerini en çok tedirgin eden talepler işin niteliğini, çalışma esaslarını , iş disiplinini ve şirket idaresini belirleyen düzenlemelere ilişkin olanlardı; Anadolu Demiryolu grevinde olduğu gibi, işçiler açığa alma ve işten çıkarmaları kontrol altında tutmaya çalışıyorlardı. Ayrıca atamalarda rol oynama ve işe kimin alınacagını belirleme hakları olduğunu öne sürüyorlar ve işle ilgili konularda söz hakkına sahip olmak için işverenden işçi sorunlarını ele alacak daimi bir komite oluşturmasını istiyorlardı. Ne var ki işverenler bu tür talepleri "şirket yönetimine müdahale etme" şeklinde algılayarak reddediyorlar; dolayısıyla ihtilaflar ve grevler çözümsüzlüğe mahkum ediliyordu.
Sayfa 36 - İLETİŞİM YAYINLARI
II. Meşrutiyet’in ilânının hemen akabinde yaşanan kaos ve belirsizlik ortamında ve 1908’in Ağustos-Eylül aylarında, OsmanlI Devleti’nde pek çok grev olayı meydana gelir ve kamuoyu yepyeni bir olguyla, grevle (ta’til-i eşgal) tanışır. Bu dönem zarfında meydana gelen grevler kamuoyunu uzun süre meşgul eder. Bu tarihlerde genel olarak demiryolu işçileri tarafından çıkarılan grevlerden birisi de Aydın demiryolu işçi ve memurlarının greviydi. İşçi ve memurlar 18 Ağustos 1908’de günlük çalışma saatlerinin 10,5 saatten 8,5 saate indirilmesini sağlamak üzere greve gitti. Bu sırada sadaretten Aydın’a çekilen bir telgraf o devrin zihniyetini göstermesi açısından dikkate değer. Telgrafta çalışmak istemeyen kişilere bir şey denilemezse de, bunların çalışmak hevesinde olanları engellemelerinin kabul edilemez olduğu bildirilir ve bu gibilerin haklarında gerekli tedbirlerin alınması istenir. İşçiler iki kere işbaşı yapmalarına rağmen tekrar iş bırakır. Hükümet bunun üzerine grevin zararının halka dokunduğunu belirterek elebaşlarının yakalanıp bir ay cezaya çarptırılması ister; ayrıca İzmir’deki askerî kuvvetlerin takviyesi için de Harbiye Nezareti’ne emir verir.
GERİLEYEN TÜRKİYE YAHUT ADNAN MENDERES
Nev York Tayms gazetesi 29 Aralık 1954 tarihli sayısında "Türkiye Geriliyor" başlıklı bir başyazı yayımladı. Bu başyazıda şöyle satırlar var : "O - Adnan Menderes - Basın hürriyetini yok ediyor. .. Basında kendisini tenkit edenleri hapse atıyor... Siyasi muhalefeti eziyor... Menderes işçilere grev hakkını tanıyacağını vaad
Sayfa 64 - Adam Yayınları
Meşrutiyetin gelmesiyle birlikte toplum yaşamında büyük bir canlanma oldu. 24 Temmuz 1908’de gazeteler yazılarını sansüre göndermediler. Gazete, dergi, kitap olarak büyük bir yayın furyası başladı. Kadın hareketleri (örgütler, yayınlar), işçi hareketleri (örgütlenmeler ve grevler) ortaya çıktı.
599 öğeden 391 ile 400 arasındakiler gösteriliyor.