Adı yasak bir çiçektir dağlarda
Arar yurdunu tarihsiz çağlarda
Bir ezgi başlatır dünyaya karşı
Susar türküsü dumanlı çığlarda
***
Misri'nin günü dolmaz
Sevdanın izni olmaz
Sevdaya yasak koyanın
Dünyada yeri olmaz
1.kısım
Hayatın anlamı nedir?" sorusu hakiki bir soru mu yoksa yalnızca hakiki gibi görünen bir soru mudur?
Tanrı, stratejik bir amaçla dünyayı yaratmış göksel bir mühendis değildir. O, dünyayı yalnızca kendi memnuniyeti ve yaratma hazzı uyarınca yaratmış bir sanatçıdır.
Philosophical Investigations" gibi bir çalışmada
Sayfa : 52 - Tür : Felsefe - Düşünce
Karbon Kitap - Mart 2024 de okudum
Tavsiye puanım 6 / 10
#ençokokunankotaplar da 1885. Sırada
KONU : Yeni Atlantis, denizde kaybolan ve mükemmel bir ‘ütopik’ uygarlığın yaşadığı ‘Bensalem’ adında bilinmeyen bir adaya rastlayan bir grup denizciyi anlatıyor. Bacon, siyasetin bilim için çalıştığı, bilimin de sistemli bir uğraş haline geldiği ideal bir toplumun değerlerini ve gelişmesini resmeder. Bacon’ın gelecekteki insanların keşiflerinin ve bilimdeki ilerlemelerinin idealize edildiği eseri Yeni Atlantis, Thomas More’un Ütopya’sı ve Campenella’nın Güneş Ülkesi ile birlikte Rönesans’ın en tanınmış ütopyaları arasında yer alır. Diğerlerine göre daha çok edebiyata yakın bir anlatım tekniğine sahiptir. Yazıldığı 1624 yılından geleceği öngören, gelecekteki bilim ve teknoloji dünyasını anlatan bir felsefe metnidir.
YORUM
George Orwell gibi ütopyalarıyla bilinen bir yazarı çok sevmeme rağmen Francis Bacon'ın bu kitabı beni çok sarmadı açıkçası. Toplamda 52 sayfa olmasına rağmen 3 gün süründü. Yalnız şunu da söylemeden geçemeyeceğim, Dini konuları teknoloji ile birletirerek yaratılmış bu ütopyanın 1624 yılında yazıldığını düşünürsek çok da yermemek lazım.
Okuyanlar veya dinleyenler varsa yorumlarını merak ediyorum
Herkese keyifli okumalar...
Yeni AtlantisFrancis Bacon · Karbon Kitaplar · 02,481 okunma
Suç, Ceza ve Vicdan Azabı
Nasıl başlık ama, mükemmel estetik duruyor değil mi ? Romanı ilk okuduğumda 12-13 yaşımdayken falan aklıma bu başlık gelmişti. “Ben olsam kitabın adını böyle yapardım” demiştim. İyi ki ismini ben koymamışım berbat olurmuş.
Neyse konumuz bu değil, kitabı incelemeden önce biraz vicdan azabını tanıyalım. Bu yazılar
Okuyucu, İkinci Dünya Savaşı ertesinde, on beşindeki lise öğrencisi Michael Berg ile otuz altı yaşındaki Hanna Schmitz arasındaki tutkulu aşk üzerine kurulu bir hikâye anlatıyor. Hanna’nın aniden ortadan kaybolmasıyla kesintiye uğrayan bu birliktelik, ikilinin yıllar sonra bir mahkeme salonunda karşılaşmasıyla devam ediyor: Hanna savaş sırasında bir kilisede tutulan bir grup Yahudi’nin ölümüne sebep olmaktan yargılanmakta; hukuk eğitimi alan Michael ise, sevdiği kadının böylesi korkunç bir suça karışıp karışmadığını anlamak üzere mahkemeyi izlemektedir…
Bernhard Schlink Okuyucu’da, sade ve dolaysız bir anlatımla suç, ahlâk, vicdan, utanç ve sır sarmalı etrafında örülen baş döndürücü ve gerilim dolu bir hikâye anlatıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası kuşağın Nazi dönemiyle hesaplaşması ve anne babalarıyla uzlaşma arayışı üzerine güçlü bir yorum.
“Okuyucu bizi... düşünmemeyi tercih ettiğimiz konular üzerine düşündürüyor.”
l Dört perdelik mükemmel bir dram. Toplumcu yazar Maksim Gorki'nin 19. yüzyıl sonundaki Rus ekonomik krizinin vahim sonuçlarını kaleme aldığı eserde, işsiz kalmış ve toplum tarafından da çeşitli sıfatlarla etiketlenerek dışlanmış bir grup insanın kutuplaşan ya da birleşen ilişkileri sahneleniyor. Günlük yaşam rutini içinde paragöz bir adamın