Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gülbahar Ahmedi çok eskilerden tanır gibiydi. Sanki birlikte doğmuşlar, birlikte büyümüşlerdi. Öylesine aşinalık duyuyordu ona... Belki düğünlerde derneklerde, yaylada avda... Belki belki, kim bilir. Düşlerinde görmüştü belki de... Öylesine bildik, öylesine yakın.
Sayfa 32 - YAPI KREDI YAYINLARIKitabı okudu
II. Bâyezîd Han savaşlarda bir adet edinmişti. Her seferden dönüşünde elbisesinde biriken tozları toplar ve bir kavanozda biriktirirdi. Yine bir harp dönüşü Bayezid Han elbisesini çıkartmış, üzerindeki tozları, büyük bir itina ile toplamaya çalışıyordu. Hanımı Gülbahar Hatun merakla sordu: "Efendim, merakımı hoş görün, her cihat dönüşü o tozları niçin biriktirdiğinizi sorabilir miyim?" Padişah tebessümle: "Benim senden gizlim yoktur Gülbahar Hatun. Bu tozların mezarıma konulmasını vasiyet edeceğim. Çünkü Hadis-i Şerifte, 'Ayakları hak yolunda tozlananları Allahu Teala'nın cehennem eteşinden koruyacağı' buyrulmaktadır. İşte Hak yolunda kafirlerle cihat ederken üstümüze bulaşan tozları bu yüzden topluyoruz. Vasiyetimizdir; öldüğümüzde bunları kabrime koysunlar."
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Türkiye 'nin Bulgaristan' da kalan soydaşlarının Türkiye 'ye gönderilmesi yönündeki isteklerini bir süre göz ardı eden Bulgaristan, Özal' ın "Herkes gelsin, Jivkov'da gelsin" sözleri Bulgaristan Türklerini cesaretlendirmiş ve Bulgaristan bu konudaki ısrarından vazgeçerek yüz binlerce Türk'ün Türkiye'ye göç etmesine müsaade etmek zorunda kalmıştır.
Gülbahar'ın dramı
Yüzüne hayran, hasretli, doymamış baktı. Baktıkça bakası geliyor, doyamıyor, baktıkça sevdası artıyordu. Çaresizlik içinde kıvranıyordu. Her şey, her şey bitmişti... Her şey. Bu korkunç acıyı ta yüreğinde duydu..
Ahmet: "Beni hatırladın mı?" "Hani yaylada Küp gölünün üstündeki toyda?" Gülbahar: "Hiç aklımdan gitmedin," dedi. "Koçer başı sendin. Sen de beni? Ahmet : " Şimdiki gibi gözlerimin önündesin. Ayak bileklerinde kırmızı mercandan halhallar vardı."
Onun yüreğini yakan derdi hiç kimse bilmeyecekti. Gülbahar bile. Sezecek ama, bilmeyecekti.
Reklam
“Ama olmaz,“ dedi Gülbahar. Sesi ölmüş. “Hiç olmaz. Günah, zulüm. Olmaz ki... Bu saray yıkılsın,“ dedi, sesi iyice ölerek. Sofi: “Bu saray yıkılsın,“ diye onun ölü sesine kendi yumuşak sesini kattı. “Bir at için, ne var, dört cana değer mi?“ Sofi: “Bu saray yıkılacak,” dedi. “O bir at değil, bin saray...“
Sayfa 53 - Yapı Kredi Yayınları
Her yıl bahar çiçeğe durduğunda...
Gülbahar Ahmedi çok eskilerden tanır gibiydi. Sanki birlikte doğmuşlar, birlikte büyümüşlerdi. Öylesine aşinalık duyuyordu ona... Belki düğünlerde, derneklerde, yaylada, avda... Belki belki, kim bilir. Düşlerinde görmüştü belki de... Öylesine bildik, öylesine yakın...
Sayfa 32 - Yapı Kredi Yayınları
Memonun sevdiği gibi sevilmek
“Ne istersem verir misin “dedi. “Veririm,”dedi Gülbahar ,tok,inanmış güvenli bir sesle. “Saçından bir kaç tel isterim,”dedi Memo. Gülbahar hiç düşünmeden hemen,bir beleğini tutup uzattı: “Çek kılıcını kes Memo,” dedi.”Gülbahar sana kurban” Memo kılıcını çekti,beliğin ucundan bir parçayı kesti,aldı yüreğinin üstüne koydu...
1.000 öğeden 751 ile 760 arasındakiler gösteriliyor.