Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BEN SENİ SEVDİM Mİ Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette Bendeydi özlemlerin en korkuncu Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan, Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu Sevdikçe
BEN EYLÜL SEN HAZİRAN Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Reklam
Garson: Efendim,sizleri burada görmek büyük mutluluk! Cemal Süreya: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? Garson: Anlamadım efendim? Can Yücel: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil,hak ettiğin kadar unutulursun… Garson: Anlıyorum efendim…Neyse, ne alırdınız? Nilgün Marmara:
Monna Rosa Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister. Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ben çocukları sevdim yaşadım. Dünyaya alışamadım Kuru güller gibi yersiz ve inceydim biraz. Hep bunu duydum. Bunu yaşadım." Turgut Uyar
-MONA ROSA- Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister. Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Ulur aya karşı kirli çakallar, Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa. Mona Rosa bugün bende bir hal var. Yağmur iri iri düşer toprağa, Ulur aya karşı kirli
Reklam
Garson: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk! Cemal Süreya: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? Garson: Anlamadım efendim? Can Yücel: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun… Garson: Anlıyorum efendim… Neyse, ne alırdınız? Nilgün Marmara: Sen ne getirdin bana çocukluğundan? Garson: Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte. Edip Cansever: Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim. Nilgün Marmara: Üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı. Garson: Ekrem klimayı aç oradan, çattık ya! Tomris Uyar: Bazen sessiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur. Garson: Estağfurullah efendim, ne kırılması, bugün kötü bir gün sanırım benim için. Yaşar Kemal: Gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde, gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt. Garson: Ekrem klimayı kapat, gülümsüyorum…
216 syf.
9/10 puan verdi
yaşadığı dönemin fersah fersah ilerisinde düşünen çok yönlü bir adamdır hayyam. hakikatin, doğrunun, adaletin peşinden koşmak böyle lanetli bir şey işte. sorguladıkları, tespitleri bir yana, ben sustuklarını merak ediyorum içten içe. o kadarcık ömür yetmemiştir bildiği her şeyi söylemeye. muhtemelen hepimizden daha geniş yürekli ve hoşgörülüydü bu adam ve sanıyorum ki esinlenmiş olabileceği kaynak pek yok. Bu yüzden varoluşçuluğun temellerini atan insanlardan olabilir. "ben yoksam bu güller, serviler yok kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok."
Dörtlükler
DörtlüklerÖmer Hayyam · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202122,3bin okunma
MONA ROSA Mona Rosa. Siyah güller, ak güller. Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister. Ah senin yüzünden kana batacak. Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Garson: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk! Cemal Süreya: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? Garson: Anlamadım efendim? Can Yücel: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun… Garson: Anlıyorum efendim… Neyse, ne alırdınız? Nilgün
Reklam
Garson: "Efendim, sizi burada görmek büyük mutluluk!" Cemal Süreya: "Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? " Garson: "Anlamadım efendim?" Can Yücel: "Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun... Garson: "Anlıyorum efendim.... Neyse, ne alırdınız? Nilgün Marmara: "Sen ne getirdin bana çocukluğundan? Garson: "Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte. Edip Cansever: "Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor 'kansızlık' der, ben 'Sensizlik' derim. Nilgün Marmara: "Üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı. Garson: "Ekrem kilimayı aç oradan, çattık ya!" Tomris Uyar: "Bazen sensiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur." Garson: "Estağfurullah efendim, ne kırılması, bugün kötü birgün sanırım benim için." Yaşar Kemal: "Gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde, gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt." Garson: "Ekrem klimayı kapat, gülümsüyorum."
Herkes yaşamayı sever Orhan. Ben yılanı öldürmeseydim, yılan beni sokacaktı. Ama kuşlar... Onlar masum ve zararsız yaratıklar... Gel gör ki, dünyada kuşlara olduğu kadar, yılanlara da yer var... Tıpkı güller ve dikenler gibi. İkisi de aynı ağacın dallarında ve gövdesinde barınamazlar mı?
DUA Senin ak alnından gök gözlerinden Önce dallar sonra yapraklar öpsün. Eğilsin yıldızlar tutsun elinden Gecelerden sonra şafaklar öpsün. Aşk diyorlar en mukaddes hayale
http://www.siirperisi.net/siir.asp?siir=4159
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.