Yazarın okuduğum 3. Kitabı. Bayan Ming’in Hiç Olmayan On Çocuğu ve Şişmanlayamayan Sumocu gibi sıcacık bir hikaye. İnsanın ruhunu ısıtıyor. Kitabın hiçbir yerinde Mösyö İbrahim'in Türk olduğu yazmıyor ama bana kesinlikle Türk gibi geldi.
Kitabın konusuna gelecek olursak 60’ların Paris’inde geçen bir hikaye. Öz anne, Moïse ve babasını yıllar önce terk eder. Baba da Nazilerden kalma ailesinin geçmiş travmalarıyla yaşayan mutsuz, agresif, renksiz biridir.
Moïse her gün hemen hemen Mösyö İbrahim'in yanına uğrayıp sohbet eder. Başta onun bakkalından ufak tefek hırsızlıklar yapar ama sonrasında Mösyö İbrahim bunu başından beri bildiğini belli eder. Hırsızlığı bırakır ve onun hayat tecrübeleri, öğütleri Moïse’in hayatını değiştirir. Kendini sevmeyi ve hayata daha olumlu bakmayı öğrenir.
Birlikte Altın Hilal’e doğru sonsuzluğa açılan bir yolculuk yapmaya karar verirler. Geçtikleri yerler, ikisinide huzura ulaştırır. Dağları, denizleri, ülkeleri aşıp Mösyö İbrahim’in vatanına ulaşırlar ve sonsuzluk kapısı orada kapanır.
Mösyö İbrahim'in öğrettiği “gülümsemek mutluluktur” mottosu ile hikaye sona erer.
Konu işleyişi bakımından çok güzeldi. Ama sonuç çok oldu bittiye getirilmişti. Tam anlamak için olayın olduğu sayfaları iki kere okudum.