Günaydın. Umarım bugün güzel şeyler olur. Sabahları uyanıp parıldayan güneşi gördüğümde, "Al işte, yine cenneti andıran bir gün ve yine insanlar bunu mahvedecekler" diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Dünyada 'Büyük ve güzel şeyler de var' demişti bir gün.O sırada ben ne yapıyordum? Hiç bir güzelliğin içime girmesine izin vermiyordum.Öyle miydi? Hatırlamıyorum.
İnsanları diktatör yapan da yine insanlar değil mi? Birileri bir mevkiye geldiğinde onların önünde el pençe divan durarak, "Sen büyüksün, sen şöylesin, sen böylesin, emret istediğin her şeyi yapalım" diyerek onları göklere çıkaran, havalara sokan yine biz değil miyiz? Yerini hazmedememiş insanlara insanüstü varlıklar gibi davranıp, onları enaniyete biraz da biz sürüklemiyor muyuz? Çoğu kez acırım etrafı yıkamacı, yağlamacılarla dolu olanlara. Çünkü güzel sözler duymak bir ihtiyaçtır bizler için. Belli mevkilere gelenler de "Sen mükemmelsin, şöyle iyisin, böyle iyisin, çok haklısın" gibi sözler yerine "Bu konuda yanlış düşünüyorsun, yaptığın hataydı, şöyle söylemeliydin" gibi eleştirileri duymak istemiyorlar elbette. Bu tip durumlarda insanın gözü eleştirilere karşı kör , kulağı sağır hale geliyor. Ve bir süre sonra ,"Astığım astık,kestiğim kestik, her şey benim elimde " diye düşünmeye başlıyor...
Kırılmaktan kırmaktan korkmadan ifade etmelisin ki; insanlar senin farkına varabilsin. Başka türlü sen dünyanın en güzel çiçeğini içinde yetiştiriyor olsan da insanlar bunu hiçbir zaman farkedemeyecek..
Ey insanoğlu, dünyadan vazgeç, kalbini muhabbetimle doldur.
Ey insanoğlu, helâl sana damla damla, haram ise sel gibi gelir.
Eğer seli terk eder, damlaya
yönelirsen, vaktin ve kalbin benimle sefa bulur.
Sabahları uyanıp parıldayan güneşi gördüğümde, "Al işte, yine cenneti andıran bir gün ve yine insanlar bunu mahvedecekler" diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Hatırlar mısın ne kolaydı yeni insanlar ile tanışmak küçükken... Sahi ne oldu da herkes sapık, katil, güvenilmez, çivici manyak oldu? Ne oldu da asansörde illa kıçını duvara veriyorsun? Günaydın desen mi, demesen mi tereddütlerin var 8 kat çıkana kadar.
Hatırlar mısın? Öylesine doya doya gülmek ne rahattı... Ne rahattı koşmak... Sağlık için değil. Koşmak ya. Niye yavaşladık biz? Ne hızlıydı halbuki dünya, güzel zamanlarda... Arkadaşlar ile eğlendiğin oyunlar sadece tabu, scrabble değildi. Utanmazdık biz sessiz sinemadan. Şimdi? Şimdi bu sessizlik niye? Niye bu ciddiyet? Biz niye fotokopi ruhlara sahibiz? Neden biz sadece biraz farklıyız, otobüsteki insanlardan?