"Kente girmeden çok önce, birbiri içinden doğmuş, bir kolu doğan güneşe, bir kolu batan güneşe değen görkemli bir dağ sırası karşılamışsa sizi, Antalya'dasınız. Özel birisi olmanız gerekmiyor bu büyük tören için. Dağdır. Özgürdür. Büyüktür. Güneş gibi, yağmur gibi, aynı eşitlikle davranır eşiğine gelen herkese."
Sayfa 203Kitabı okudu
Min deste xwe dirêj kira heta tavê
Çi bikim xwîn gihiştiye pelê gulê.
Ellerimi uzatabilseydim güneşe kadar
Ne edeyim, kan bulaşmış gülün yaprağına
Peki, ama ilişkinin değerinin sınırları yok mu? Ne de olsa şöyle sorabilirsiniz, eğer yalnız doğduysak ve yalnız öleceksek bir ilişkinin kalıcı temel değeri ne olabilir ki? Bu soruyu ne zaman düşünsem ölmekte olan bir kadının terapi grubunda söylediği yorumu hatırlıyorum: Her yer simsiyah. Limana giren teknede yalnızım. Diğer teknelerin ışıklarını görüyorum. Onlara ulaşamayacağımı ya da onlara katılamayacağımı biliyorum. Ama limanda inip kalkan o ışıkları görmek ne kadar rahatlatıcı.”
Sayfa 158Kitabı okudu
Yalnızlık sadece yalnızlıkta vardır, paylaşıldıktan sonra kaybolur.
Heybemde sana yer yok...
Heybem dolu,
Yolumun önünü bilmem;
Ama yolumun ardı uzun,
Zorlu ve dünyanın dönüşüne aykırı idi.
Her sabah dünya güneşe yüzünü dönerdi de
Ben gözlerimi kısardım okul yolunda...
Güneşi yadsımışım ben,
Geceye ve Ay'a sarılmışım
Yıldızlardan battaniyemle örtünmüşüm...
Güneşe bakarken kıstığım gözlerimi
Mehtaba bakarken açmışım fal taşı
Deniz Nazım Hikmet'i çok severdi.
.
Ölenler
dövüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
.
Sayfa 45 - SERÜVEN KİTAP - Ekim 2010Kitabı okudu
Arzuların her istediğini yaşamaya kalkışmak
"anarşidir", huzursuzluk ve "bencillik" tir.
Sayfa 167
#Memararat❤
Min deste xwe dirêj kira heta tavê
Çi bikim xwîn gihiştiye pelê gulê.
Ellerimi uzatabilseydim güneşe kadar
Ne edeyim, kan bulaşmış gülün yaprağına
Işık ararsan aya değil güneşe bak...
