' Diriliş Eri ' olarak sesleniyor bize Üstad Sezai Karakoç.
' Diriliş Nesli ' olarak betimliyor bizleri.
İslam ülkelerinde yeni bir nesil gelmektedir ve bu Diriliş Nesli'dir diyor.
Bizleri geleceğimiz olarak görüyor.
İslam kültür ve Medeniyetinin gelişmesi ve tekrar hayata döndürülürmesi için neler yapılması gerektiğini
cevdet çaldağın da dediği gibi; vatan büyük bir aşktır, doyulmaz sevdadır.
kurtuluş savaşında batı cephesinin iki yanı adlı bu kitap pınar güven editörlüğünde bir araya getirilmiş olan cevdet çaldağ ve ibrahim ethem tuncelin kurtuluş savaşı batı cephesinde aldığı notların kitaplaştırılmış hali.
bu iki kişiden cevdet çaldağ kurtuluş savaşı sırasında batı cephesinde subay olarak görevli iken diğer kişi olan ibrahim ethem
Küçücük bedeni kocaman cesareti...Ah Nemecsek...Boğazımda yumru, tutamadığım gözyaşları ile çevirdim son sayfayı.
Pal Sokağı Çocukları; şehrin kalabalığında kendilerine buldukları "Arsa" adını verdikleri yeri yaşam alanları haline getiren, yoksul ailelerin gönlü zengin, dürüst çocukları.
Ancak bu Arsa "Kızıl Gömlekliler"
Simone ve Jean-Paul 1929'da tanışıp birbirlerine âşık olduklarında ilişkileriyle ilgili bir anlaşma yapmışlardı: İki sene birlikte olacaklar, sonra ne yapacaklarına karar vereceklerdi.
"Hayatımdaki tartışılmaz en büyük başarı Sartre ile olan ilişkimdir. 30 seneden fazla süren beraberliğimizde sadece tek bir geceyi dargın geçirdik. Yıllarca
Öğle vaktini birkaç saat geçmişti. Özgür, meydandaki tramvay durağının karşısındaki dükkânlardan birine girip iki paket sigara alıp Huzur Park’a geri döndüğünde Umut’u çadırın başucunda çimlerde oturmuş derin düşünceli bir halde buldu.
“Daha önce görülmemiş bir güzellik Demokrasi Meydanı, Cumhuriyet Anıtı, Güven, Barış, Kültür ve Özgürlük Caddelerini kuşatmıştı. Sanki harika genç bir kadının tüm güzelliğinin ışıltısı her yeri kaplamıştı. Beyaz tenli masum yüzündeki hüzünlü bakışlarının ardına gizlenmiş tatlı gülümsemesi belirirken her bir sokağı selamlıyordu. Dalgalı kızıl saçları da tüm Huzur Park’ı sarmıştı. Hele parıldayan o koyu yeşil parlak gözleri çok güzeldi ama ince zarif kaşlarında başka bir güzellik vardı. Öyle bir büyünün içinde kayboluyordu ki insan hangisinin daha güzel olduğunu ayırt edemiyordu. Ancak bu kayıp, korkunç biber gazının içinde kaybolması gibi bir şey değildi. Her bir insanın hayallerinde düşlediği o şeyin güzelliği içinde keşfedilmemiş âlemlerde kaybolması gibiydi.
O güzelliğe vardığınız an sizi bekleyen o şeyin özgürlük oldu-ğunu anlarsınız. Ancak daha önce bilmediğiniz, kavrayamadığınız o şeyle karşılaştığında ne yapacağınızı bilemezsiniz. O şeyi anladığınızı sandığın an düşten uyanır ve kendi gerçekliğinizle baş başa kalmanız uzun sürmez.” Umut, bu derin düşüncelere dalmışken arkadaşının sesiyle kendine geldi.
Sayfa 165 - Altıncı bölüm - Devrinin birinci günü...
Batı tarafından durdurulan insanlığın "kulluk yürüyüşü tekrar nereden başlayacak; Roma, Yunan, Kilise ya da Özgürlük Anıtı umut olabilir mi? Bosna'da ki katliamın baş müsebbibi olan BM Gazze için güven verebilir mi?