Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh,
kalbi bağlayamaz mı?
Bir düşünürü umutsuzluğa düşürebilecek şeylerden biri de, mantıkdışı olanın insanlar için gerekli olduğu ve mantıkdışı olandan birçok iyinin doğduğu bilgisidir. Mantıkdışı olan, tutkularda, dilde, sanatta, dinde ve genel olarak yaşama değer kazandıran her şeyde öyle sağlam bir biçimde yerleşiktir ki, bu güzel şeylere iflah olmaz bir biçimde zarar vermeden onlardan çekip almak mümkün değildir onu. İnsan doğasının salt mantıksal bir doğaya dönüştürülebileceğine inanabilenler, pek naif insanlardır yalnızca; ama bu hedefe yaklaşınanın dereceleri olsaydı, bu yolda neler neler yitirilmeyecekti ki! En akıllı insan bile zaman zaman yeniden doğaya, yani t ü m ş e y I e r k a r ş ı s ı n d a k i m a n t ı k d ı ş ı t e m e l t u t u m u n a ihtiyaç duyar.
...
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
....🦋🦋🐦🐦
Uzun bir inceleme yazmaya niyetim yoktu fakat sanırım yine uzatacağım. (Kendim için notlar)
Önce şunu söylemem gerekir ki: Platon’un diyaloglar içinde hocası Sokrates’i böylesine bilge ve saygın biri olarak tasvir edip onurlandırması, bu diyaloglar içinde kendi adını hiç geçirmemesi beni etkiliyor. Kitabın Yunanca adı Symposion, dilimizdeki
İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur
Hayatı Bu silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var onlara sabah erken
Stefan Zweig demek güzel öyküler demektir.
Kitap üç hikayeden oluşuyor. Birincisi öyküye ismini veren Lyon'da Düğün ikincisi İki Yalnız İnsan sonuncusu da Wondrak.
Beni en çok etkileyen sonuncu hikaye oldu. Kadının hayata normal insanlardan çok çok eksi de doğması, hayatı boyunca zorbalanıp alaya alınması, en sonunda da canından bir parçayı korumak için verdiği çabalar beni çok etkiledi. Bilmiyorum belki vardır ama son hikayeden çok güzel bir film yapılırmış. Kitapta ki en uzun hikaye bu hikayeydi.
İlk hikaye de aşk ve sevgi temasını kullanmış. Okurken gerçek aşk varsa işte bu hikaye buna kanıttır dedim:)
Üçüncü hikaye de yine alaylara maruz kalan dışlanmış iki insanla ilgiliydi. Ama beni çok tatmin etmedi, bu hikaye olmasa da olurmuş.
Lyon'da Düğün aşırı kısa bir novella eğer işiniz yoksa bir saatte bitirirsiniz bir oturuşta. Stefan Zweig çok akıcı bir üslup kullanmış insanı sıkmadan, bunaltmadan sanki film izliyormuş hissi uyandıran bir eser bırakmış bizlere. Eğer ilk defa Zweig okuyacaksanız Lyon'da Düğün iyi bir tercih olur.
Lyon'da DüğünStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202130,9bin okunma
Gün gün yaşadığımızı sanırız ancak her an ölüme bir adım daha yaklaşırız. Yaşamla kucak kucağa olduğumuzu farz ederiz ancak aslında ölümle burun buruna kalan ölümlü canlarız. Bir nefeslik ömrün gerçek özneleriyiz, soluğu kesilince ölümü tam tadan hakiki fanileriz. Ve öylesine zengin gözüken yoksullar, öylesine umutlu bakan umutsuz vakalarız.
Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar, taundan hoşlanmıyorlar. "Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin?" diyorlar. "Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi söz edeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir karış toprak, bir bakraç su için birbirini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler, iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu ülkede yüzü gülen, mutlu insan yok mu?
Sayfa 23 - Karbon Kitaplar / 1.Basım: Mayıs 2019 / Yayına Hazırlayan: Selçuk Uzman / Alıntının Geçtiği Öykü: Mutlu KöpekKitabı okudu
"İnsan en dibe düştüğünde bile ne zaman çıkacağını düşünür çünkü umut etmek en güzel teslimiyettir. Toparlanmamız hatta her şeye yeniden başlamamız gerektiğini biliriz. Tam da bu noktada geçmiş anıların yansıması ile iyi olacak yarınları düşlemeye başlarız. Bazen ufak bir cesaret kırıntısı her şeyi düzeltmeye yeter. En zor anda bile bir çıkış yolu vardır her zaman. Kendini bırakma karanlığa, gitme kendinden; sen kendinden gidersen kimse uğramaz kalbine. Gülümsesin yarınların. Bu beşinci mevsimi en çok sen hak ettin."
" Her insan kendi mevsimini taşır yüreğinde. Yaşanmışlığın getirdiği tecrübe ile beşinci mevsimi sığdırır dünyasına. Kimine yaz kimine kış kimine bahardır hayat. Ve sabredenlerin sonu çiçekli yollardır her zaman. Dua, umut, sabır ile güzel insanların sonu hep bahar olur."
Bu kitapin arka kısmı okuduğum zaman sabirsiz bir şekilde almak istedim. Kendime anlatiyor sanki içimdeki olanlar söyliyor kitapin her sayfasinda her satirda.
Kendim anlatmayi bilmiyorum bu kitap kendime anlati belki sadece ben değil diğer insanlar vardir muhtemelen.
Kitapi tavsiye ederim okumasini gereken bir kitap
Keyifli okumalar dilerim...
Teşekkürler "Günaydın" yazmak için güneşin doğmasını beklediğim insan.
Teşekkürler "iyi geceler" demek için bana ayı sevdiren insan.
Hosça kal tamam mı?
İnanılmaz güzel bir kadın veya yakışıklı bir erkekle birlikte olmak, kusursuz seksin garantisi değildir. Kusursuz seks, iki ruhun iç içe geçmesidir. Orada, iki insan birbirinin içine nüfuz eder ve tüm ayrılıklardan uzaklaşır. Bunun, büyük göğüslerle veya kaslı vücutlarla ilgisi yoktur. Ancak, kalbini açarak ve tüm savunmalarınızdan arınarak sevdiğinize ulaşabilirsiniz. Sevdiğinizin ruhunun güzelliği sizi güçlendirir ve besler, tüm yaralarınızı ve geçmişten kalan kötü izleri kolayca iyileştirir. Böylece, siz ve sevgiliniz bir olursunuz.