ALAMET 2.BÖLÜM KAPTAN TOTO Kök salmıştı sanki, sonu yokmuş gibi görünen, göğe doğru uzayıp kaybolan dağların arasında ki şehre. Şehir kadar yorgun ve yaşlı hissediyordu daha 23 yaşına yeni girmesine rağmen. Günden güne yapraklarının dökülüp dallarının kuruduğunu hissediyor ama yine de terk edemiyordu. Görünmeyen çelik zincirlere
…yarı uykulu yarı uyanık bir esrime hali içinde, gözünün önüne incecik belli, uzun boylu, yürüdükçe uzun sarı saçları bir masal yaratığının yelesi gibi salınan o çerkez kızı geldi. Sarayın bahçesinde görür görmez bütün damalarına ateş salan, daha o anda benim olmalı, mutlaka hemen benim olmalı diye düşündürten, arzudan çıldırtan o cariye. İmparatorluğunu ayaklarının altına serdiği halde tenezzül etmeyen, aşkı için yanıp tutuşan Hamid'i geceler boyu inim inim inleten, Padişah'ın yatağını reddeden muhteşem köle. Belki de kavuşamadığı, hevesini alamadığı için hala hasretini çektiği tek kadın oydu. Uzun süre acı çektikten sonra bir gün huzuruna çağırtmış, boyalı sakalını sıvazlayarak açık açık kendisini neden istemediğini, çok mu çirkin ve yaşlı bulduğunu sormuştu. Bunun üzerine kız yerlere kapanmış ve Ne haddime Suttanım," demişti. Sizi beğenmemek, benim gibi aciz bir köleye mi kaldı?" O halde niye yüzüme bakmıyorsun, niye yatağıma gelmiyorsun?" Sorusunu ise şöyle cevaplamıştı: Sultanım, canım size feda olsun fakat ahdim var, evleneceğim erkeğin tek kadını olacağım. Başka kadınlarla paylaşmayacağım. Kendimi öldürürüm, yine bu kararımdan vazgeçmem.Padişah kızın cesaretine, bu sözleri söylerken asi bir kısrak gibi yukarı kaldırdığı güzel yüzüne, samur saçlarını kararlılıkla savuruşuna bakakalmış, sonra Peki," demişti, istediğin gibi olsun. O zaman seni evlendireyim de her gün gözümün önünde dolaşıp içimdeki alevi körükleme.
Reklam
Kimse bir Cemal Süreya gibi sevmiyor kadınını. Ve kimse bir Piraye kadar gururlu ama sevdasına sadık kalamıyor. Çok sevmelerin devri kapandı. Çok sevmelerin zamanı değil artık. Sevip kavuşmayı beklemenin devri değil bu devir. Kimsenin ardından yas tutulmuyor, ayrılığın acısı yılları bulmuyor. Şarkılarda aranmıyor, şiirlere yazılmıyor artık kaybedilenler. Dokunmadan sevilmiyor, görmeden taşınmıyor kimse yüreklerde. Sevdaya dahil değil artık hiçbir şey. Sadık kalınmıyor verilen sözlere, yeminler kolayca bozuluyor artık. Emekle kazanılmıyor artık sevdalar. Gidenin hoşça kaldığı gelenin hoşgeldiği devir bu devir. Çok güzel sevenlerin kendini çirkin hissettiği, çirkin sevenlerin kendini güzel zannettiğinin zamanı. Gidenin acısını gelenle kapatmanın zamanı..
559 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
NOTRE DAME’IN KAMBURU-VICTOR HUGO,547 sayfa Esmeralda,Quisamado,güzeller güzeli çingene kızı ,çirkin,kambur,hilkat garibesi gibi gözüken ama yüreği bir o kadarda güzel kilise zangocunun meşhur aşk hikayesini anlatan Victor Hugo’nun ünlü romanını bilmeyen yoktur sanırım.İyinin kötüye karşı savaşı,sevginin ve kabullenmenin gücüne dair bir masaldır
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202233,2bin okunma
Güzellik, “çirkin”in değil, “yapay”ın karşıtıdır; güzellik, bir şeyin ya da bir kişinin “olduğu gibiliğinin” duyumsal anlatımıdır, duyumlara seslendiğini dile getirmektir. Zen Budacı düşünceye göre güzellik yaratmak, kişinin, gözünde canlandırdığı şey olmasını olası kılmak için, o şeyi doldurmak üzere kendisini tümüyle boşalttığı bir zihinsel durum gerektirir. “Güzel” ve “çirkin”, kültürden kültüre farklılık gösteren geleneksel kategorilerden başka bir şey değildir. Güzelliği anlamadaki başarısızlığımızın iyi bir örneği, ortalama insanın — bazen bedenimiz için daha az hoş olmakla birlikte — sanki yağmur ya da sis de aynı ölçüde güzel değilmiş gibi, “günbatımı”nı, bir güzellik örneği olarak sunma eğilimidir.
Başımızdaki musibete benlik penceresinden baktığımızda onun adı gam, tasa ve kederdir. Ancak bir başka insanın gözünden kendi musibetimize baktığımızda onun adı nasihat ve ibrettir. Melekler gözüyle baktığımızda yaşadıklarımız bir zikir, Rabbimiz açısından düşündüğümüzdeyse bu ancak bir tecellidir. Merkezden uzaklaşıldıkça başımıza gelenler bir felaket olmaktan çıkıp, bir hizmet ve bir ödül olmaya doğru yol almaktadır. Aynı hadisenin hem saadet veren hem kalbi daraltan yanları mevcuttur. İnsana düşen, çirkin olanı bırakıp güzel olana yönelmek, sıkıntılı yönlere değil ferahlatan yönlere dikkatini yoğunlaştırmaktır.
Sayfa 146Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.