Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sen Sebep
yeri geldi diye ağlıyorum yoksa hiç aklımda yoktu gidenler gelirler her gece yalnızlığıma halleşir vedalaşırız bir merhaba saflığında kalanlarda kalmışya aklı gidenlerin hep eski haberler arıyorlar günlük taze gazetelerde ve yalanlar kalanlara kalıyor nasılsa gidenler gerçeğin olduğu yerde
Yârim Gitmeli Elleri de Yâr Etmeli
Heyyy! Heybetli yârim böyle dik dur Heyyy! Heybetli göznurum işte böyle dik dur! Cihana varmak mı ? Çok beklemedik mi yâr! Daha kaç sene susacağız? Ağlayan bebekleri ne zaman susturacağız!.. Vur yere postalları, ürksün gelen adımlardan Bir kac ezik mahluk -insanlıktan bir haberler- Heyyy! Heybetli sevdam, ateş böceğim dik dur! Kınından çıksın, efeler... Kucağa muhtaç kalan mazlumlar. Sussun artık o boş konuşanlar... Heyyy! Heybetli musalla taşımın şehit abidesi.. Utandık, büzüldük. Beceremediklerimize yol ver... Adım adım silsin ellerim, zalimin nefesini... Yârim gitmeli elleri de yâr etmeli Kadim TATAROĞLU
Reklam
Adam eczaneye gece yarısı girer. İlacı çalar ve karısına götürür. Ertesi gün gazetelerde soyguna ilişkin haberler çıkar. Polis memuru olan ve adamı tanıyan Brown, gazetelerde çıkan soygunla ilgili haberleri okur. Adamı gece yarısı dükkândan hızla uzaklaşırken görmüştür ve ihbar edip etmemekle ilgili bir tereddüt yaşamaktadır. Brown’ın yerinde siz olsaydınız ne yapardınız?
Hadi bakalım anlat. Ama nasıl? Sırf ona değil, herhangi bir insana, bir ölüm haberi nasıl verilir ki? Sırf ölüm haberi de değil, başka bir haber, güzel haberler mesela, gizli sevdalar. Hepsi aynı. Bir insana duyulan sevginin çaresizlikle kesiştiği anlar, hep aynı. Boşa konuşmak, aşkta da ölümde de, hepsi bir. Umut biter, sadece sözler kalır, kırık dökük, yaralı, tedirgin, gücenik. Hiç söylenmese de olacak. Hiç söylenmese sonradan çekilen azapları da daha az olacak. Boşa söylenmiş sözlerin azabı çoğu zaman, hiç söylenmemiş sözlerin azabından ağır. Bazen bir cevap olur, daha beter. Bazen bir bakış olur, son umutları kırılmadan evvel. Koyu koyu kazınır içine o bakış, önce incecik bir saplanış, sonra genişler, büyüyen bir çatlak olur, kıvrım kıvrım yayılır, her yere birden. Bir saat gelir, bir tel kopar, bir kiriş çatırdar, kuşlar havalanır önünden, bir bakarsın hayatının bütün camı çerçevesi inmiş, yine ayazda kalmışsın. Yüzünün cilası kazınmış, ellerin cebinde, enseni omuzlarına gömmüş, sağa sola boş boş, çaresiz bakıyorsun. Aklını toparlamak için gözlerini boşluğa dikiyorsun, kafanda bir uğultu, boşluktan çıkan boşluk, başka hiçbir şey yok.
İnsanlar inanmayı bıraktığı anda buharlaşacak tek şey para değildir. Aynı şey yasalar, tanrılar, hatta koca koca imparatorluklar için de geçerlidir. Dünyayı şekillendirenler bir bakmışsınız bir anda yok olmuşlar. Akdeniz Havzası’nın bir zamanlar en kıymetli tanrıları olan Zeus ve Hera, bugün kimse onlara inanmadığı için artık tarihsel birer
Sayfa 154 - Kolektif
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.