Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
HÂLİD b. SAÎD İlk Nesilden Bir Fedâi
Resûlullah (s.a.v.), müslümanlardan Habeşistan’a hicret etmelerini istediğinde oraya gidenlerden biri Hâlid b. Saîd idi.
Ashâb-ı Bedir: SÂİB BİN OSMÂN BİN MAZ’ÛN (R.A.)
Muhâcirlerden ve Benî Cumah kabilesindendir. İlk Müslümanlardan olup babası Osman bin Maz’ûn ve amcaları Kudâme ve Abdullâh (r. anhüm) Hazretleriyle birlikte, ikinci kafile ile Habeşistan’a hicret edenlerdendir. Hicret’in ikinci senesi Rebîulevvel ayında yapılan Buvât Gazvesi’nde Peygamber Efendimiz (s.a.v.), onu Medîne-i Münevvere’de yerine vekîl olarak bırakmışlardı. Sâib (r.a.) Hazretleri, Bedir başta olmak üzere diğer bütün gazâlarda Peygamber Efendimizin (s.a.v.) maiyetinde bulunmuştur. 30 küsur yaşında iken Hicret’in 12. senesinde Hz. Ebûbekr’in (r.a.) hilâfeti zamanında meydana gelen Yemâme Harbi’nde şehit olmuştur.
Reklam
Türkçenin çorbasında Habeşçenin de tuzu var. İslam terminolojisindeki en az iki kelimenin – şeytan ve minber – Mekke’den ayrılıp bir süre Habeşistan’a hicret eden Osman bin Affan önderliğindeki sahabe vasıtasıyla Kızıldeniz’in öte yakasından ithal edildiği biliniyor.
Cafer Bin Ebi Talip (ra)
ZÜ’L HİCRETEYN: CAFER B. EBÛ TÂLİB (RA) Müşriklerin eziyetlerinden ötürü öz yurtlarını terk etmek durumunda kalan müminlerden bazıları Habeşistan’a doğru yola koyuldular. Resûlullah, bu kutlu yolculuğa çıkacak ikinci kafileye amcasının oğlu Cafer b. Ebû Tâlib’i başkan tayin etti. Cafer (ra), Habeşistan’da başkanlık görevini hakkıyla yerine getirerek müminleri en güzel şekilde temsil etmişti. Burada kaldıkları sürece onları kimse rahatsız etmedi. Resûlullah, Müminlerin Medine’de huzurlu bir yaşantıya kavuşmalarının ardından hicretin yedinci yılında Habeşistan Kralı Necâşî’ye yazdığı bir mektupla onların geri gönderilmesini istedi. Bunun üzerine Cafer (ra) Medine’ye hicret etmişti. Ashab arasında cömertliğiyle meşhur olup “Ebü’l-mesâkîn (muhtaçların babası)” diye anılan Cafer b. Ebû Tâlib bundan böyle “Zü’l-hicreteyn (iki hicret sahibi) ismiyle şöhret buldu. Fakat ashabla birlikteliği çok üzün sürmedi. Cafer (ra) bir yıl sonra Bizans’la yapılan Mute Savaşı’nda henüz kırk yaşındayken şehit düştü. Diyanet İşleri Başkanlığı
Ümmü Seleme (r.anha)
İSLAM’A ADANMIŞ BİR ÖMÜR: ÜMMÜ SELEME (R.ANHA) Ümmü Seleme, eşi ile birlikte Hz. Peygamber’in davetine uyarak ilk Müslümanlardan olmuştur. Beş yıl boyunca türlü eziyetlere katlandıktan sonra çareyi, Habeşistan’a göç eden ilk Müslüman gruba katılmakta buldular. İnançlarını serbestçe yaşayabilmenin huzuru gurbetin acısını bir nebze unuttursa da Mekkeli müşriklerin Müslüman oldukları haberi üzerine memleketlerine geri döndüler. Ümmü Seleme, Akabe biatlarından bir yıl önce kocasıyla beraber Medine’ye hicret etmek üzere yola çıktıysa da eşinin ailesi izin vermedi. Bunun üzerine eşi Ebû Seleme yolculuğuna devam ederken Ümmü Seleme ise ancak bir yıl sonra ve yalnız başına Medine’ye hicret edebildi. İslam uğrunda geçen bir hayat içerisinde ‘müminlerin annesi’ olmakla şereflenen Ümmü Seleme’nin Hudeybiye’de Hz. Peygamber’e tavsiyede bulunması, problemlere anında çözüm bulabilme yeteneğine işaret eder. Okuma-yazma bilmesi, şiir söylemesi, hadis rivayet etmesi ve fetva vermesi de zeki ve akıllı olduğunu gösterir. Diyanet İşleri Başkanlığı
Uhud'un genç şehidi Mus'ab b. Umeyr Kureyş’in ana kollarından, Câhiliye devrinde sidâne ve hicâbe görevleriyle kabilenin sancaktarlığını yürüten Benî Abdüddâr’a mensup zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk müminlerden biriydi; ancak Resûl-i Ekrem’in peygamberliğine şiddetle karşı çıkan ailesinin buna izin vermeyeceğini
Reklam
Esma bint Umeys Radıyallahu anha
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımı Meymune bt. El-Haris radıyallahu anha’nın anne tarafından kızkardeşidir. Ebu Ömer dedi ki: “Habeşistan’a kocası Cafer b. Ebi Talib ile birlikte hicret eden kadınlardandı. Orada çocuklarını doğurdu. Cafer radıyallahu anh şehit edilince Ebu Bekir radıyallahu anh ile evlendi ve Muhammed b. Ebi Bekir bu evlilikten doğdu. Sonra Ali radıyallahu anh ile evlendi. İbn Sad, Vakıdî’den, o da Muhammed b. Salih’ten, o da Yezid b. Ruman’dan naklen dedi ki: “Esma radıyallahu anha Daru’l-Erkama girmeden önce Müslüman oldu ve biat etti. Sonra Cafer ile beraber Habeşistana hicret etti. Orada Abdullah, Muhammed ve Avn isimli çocuklarını doğurdu. Cafer radıyallahu anh’ın şehit edilmesinden sonra Ebu Bekir radıyallahu anh ile evlendi.” İbnu’s-Seken sahih isnad ile Şa’bî’den şöyle dediğini nakletti: Ali radıyallahu anh Esma bt. Umeys’i nikahlayınca iki oğlu Muhammed b. Cafer ve Muhammed b. Ebi Bekir övünerek her biri şöyle dediler: “Ben senden üstünüm. Babam da senin babandan üstündür.” Ali radıyallahu anh onlara dedi ki: “İkisinin arasında hüküm ver” bunun üzerine Esma radıyallahu anha: “Caferden hayırlı bir genç görmedim. Ebu Bekir'den hayırlı olgun kimse görmedim.” Ali radıyallahu anh ona şöyle dedi: “Bize ne kaldı?”
Asırlar öncesinde Habeşistan’a hicret eden Hz.Peygamber’in sahabesinden Hz.Ali’nin ağabeyi Hz. Cafer’in Habeş Kralı Necaşi’ye İslam’ı anlatırken kullandığı cümleler çok çarpıcıydı: “Biz birbirimizi ezerdik. Köleler insan değildi.Leş yiyorduk. Biz evlatlarımızı diri diri toprağa gömerdik. Sonra Abdullah’ın oğlu Hz. Muhammed geldi. Geldi ve bizi derin uykumuzdan uyandırdı.”
Ashâb-ı Bedir: ŞEMMÂS BİN OSMÂN (R.A.)
Muhâcirlerden ve Benî Mahzûm kabilesindendir. Şemmâs Hazretlerinin yüzü pek güzeldi. Cahiliye zamanında, Mekke-i Mükerreme’ye geldiğinde halk, onun güzelliğine hayran olmuştu. Babasının ve kendisinin ismi Osman olup yüzünün parlaklığından ve güzelliğinden dolayı ona, Şemmâs lakabını vermişler, sonra bu lakabıyla meşhur olmuştur. Şemmâs radıyallâhü anh Hazretleri, ilk Müslümanlardan olup Habeşistan’a ve daha sonra da Medîne-i Münevvere’ye hicret etmiştir. Medîne’ye hicret ettiğinde Mübeşşir bin Abdülmünzir’e müsafir olmuş, Uhud’a kadar onun yanında ikamet etmiştir. Peygamber Efendimiz onu, cenazesini meleklerin yıkadığı Hanzala bin Ebû Âmir ile kardeş kılmıştır.  Bedir Gazâsı’na katılmış, Uhud Gazâsı’nda 34 yaşında iken şehit olmuştur. Şemmâs Hazretleri, Uhud Gazâsı’nda, Resûl-i Ekrem sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretlerine siper olmuş, onu müdafaada bulunmuştu. Peygamber Efendimiz, Uhud’da sağına, soluna her baktığında, Şemmâs’ın elinde kılıç ile düşmana hücum ettiğini, kendisini canı pahasına müdafaa ettiğini bildirerek, “Şemmâs, Uhud’da âdetâ beni koruyan bir kalkan gibi idi.” buyurmuşlardır. Bu gazada Şemmâs Hazretleri yaralanıp düşünce Medîne-i Münevvere’ye nakledilmiş ise de iki gün sonra vefat etmişti. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) emri üzerine Uhud’a götürülerek kanlı elbisesiyle Uhud şehitlerinin yanına defnolunmuştur. Radıyallâhü anh.
Ashâb-ı Bedir: SÜHEYL BİN BEYZÂ (R.A.)
Muhâcirlerden ve Benî Hâris bin Fihr kabilesindendir. Babasının ismi Vehb, validesinin ismi Beyzâ olup validesine nisbetle İbnü’l-Beyzâ diye meşhur olmuştur. Hazret-i Süheyl (r.a.), ilk Müslümanlardandır. İlk olarak Habeşistan’a hicret etmiş; sonra dîn-i mübîn-i İslâm’a davet açıkça yapılmaya başlandığında Mekke-i Mükerreme’ye dönerek
Reklam
15-18 Yaş arası çocuk eğitimi
Genclerin Düşüncelerine Değer Vermek; Cabir b. Abdullah'tan (radiyallâhu anh) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Habeşistan’a hicret eden muhacirlerden deniz yoluyla dönen sahabilere "orada sizin hoşunuza giden ya da garipsediğiniz şeylerden bana anlatır mısınız?" demisti. Orada bulunan bir genç söyle dedi: "Ya Resûlullah! Bir gün biz oturuyorduk.O esnada önümüzden ihtiyar bir rahibe, başının üzerine bir su kırbası taşıyarak geçti. Rahibe, az ileride bir gencin yanından geçerken, genç eliyle rahibeyi sırtından itekleyerek yere düşürdü. Kadin dizleri üzerine yığıldı,başının zerinde bulunan kırbası düştü ve kırıldı. Daha sonra rahibe ayağa kalktı, o çocuğa döndü ve şöyle dedi: "Ey Gaddar kişi! Sen ileri de göreceksin. Kiyamet gününde Allah'ın insanların ilkini ve sonuncusunu topladığı ve kürsüsünü kurduğu gün sen göreceksin. Eller ve ayaklar dile getirilip, işledikleri filleri bir bir anlatmaya başladıkları gün sen göreceksin! Yarın benim ve senin akibetimizin ne olacağını sen bizzat göreceksin.' Cabir(radiyallahu anh)der ki: Resulullah bunu işitince”Doğru söyledi.Doğru söyledi.”(İbni Mace) Resûlullah(sallallahu aleyhi vesellem) gençlerle sohbet eder, her hangi bir konu üzerinde onların da düşüncelerini alır, onların zihinlerinde neleri can tuttuğunu öğrenmek isterdi. Zira zihinler kişinin iç dünyasında önem verdiği, değerli gördüğü şeyleri muhafaza ederler. Kişi önem atfetmediği bir şeye zihninde yer vermez.
mü’minlerin anneleri
Hudeybiye’den birkaç ay önce Habeşistan’dan Peygamber’in kuzeni Ubeydullah İbn Cahş’ın ölüm haberi gelmişti. O, İslâm’a girmeden önce Hıristiyan’dı ve Habeşistan’a hicret ettikten kısa bir süre sonra tekrar Hıristiyanlığa dönmüştü. Bu, Müslümanlıkta karar kılan ve Ebû Süfyân’ın kızı olan karısı Ümmü Habîbe’yi çok üzmüştü. Kocasının ölümünden dört ay sonra Peygamber (s.a.v) Necâşî’ye kendi adına Ümmü Habîbe (r.a.) ile arasında nikâh kıymasını rica etti. Peygamber (s.a.v) Ümmü Habîbe (r.a.)’ye direkt olarak fikrini sormamıştı. Fakat Ümmü Habîbe (r.a.) rüyasında kendisine birisinin gelip “mü’minlerin annnesi” diye hitap ettiğini görmüş ve bunun Peygamber (s.a.v)’in eşi olacağına işaret ettiğini tahmin etmişti. Ertesi gün rüyasını doğrulayan Necâşî’nin teklifini aldı. Bunun üzerine en yakın akrabası olan Hâlid İbn Saîd’i vekil olarak seçti. Necâşî de Ca’fer (r.a.)’in de içlerinde bulunduğu bir grup sahabe huzurunda nikâhı kıydı. Daha sonra Necâşî, sarayında düğün yemeği verdi ve bütün Müslümanları davet etti.
Sayfa 358 - İz Yayıncılık, İstanbul 1994, 3. Baskı
127 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.