İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Rasulullah (s.a.v) Yüce Allah'ın âyetlerini, yaratılıştaki güzelliği düşünmeye davet etti.Allah'ın yaratma sanatı hakkında tefekkür ve düşünce ibadet çeşitlerinin en üstünlerindendir.
Rasulallah(s.a.v): "Bir saatlik düşünce bir yıllık ibadetten hayırlıdır." buyurmustur.
İnsanlar Allah'ın zatı hakkında sorular sorunca, Rasulullah (s.a.v.):"Aziz ve Celil olan Allah'ın zatını değil, yarattıklarını düşünün; siz O'nun zatını kavrayamazsınız." buyurmuştur.
Ebû Hûreyre; İlimde, amelde, fikirde, harekette İslâm’ın ilk muhatapları sahâbedir. Tarihte hiç bir milletin gösteremediği bir sadakat ve cehdle İslâm’ı Mağrib’ten Hind kıtasına kadar taşıyarak İslâm Devleti’nin sınırlarını bugün üzerinde onlarca devlet olan bir çapa ulaştırdılar. Kimi Hz. Ebu Bekir ve Hz.Ömer gibi siyasette, kimi Hz. Ali gibi ilim ve hikmette, kimi Halid b. Velid gibi askeriyede, kimi de Ebu Hureyre gibi hadiste temayüz etti, öncü oldu, insanlığın yolunu açtı.
Ebû Hureyre, rivayet ettiği hadislerle hem kendi zamanında, hem de kendinden sonraki asırlarda kurulan devletlerin meselelerini İslâm’a göre çözmeleri noktasında onlara büyük katkıda bulundu. Muhaddisler onun hadislerini rivayet etti; Müctehidler de rivayetlerine dayanarak ictihat yaptı, mesele çözdü. “İslâm’a göre” telif edilen pek çok mevzu O’nun rivayet ettiği hadisler üzerine ibtina etti.
Ebû Hureyre’ye yöneltilen itham ve iftiraları onun şahsıyla sınırlı zanneden müslümanlar tehlikenin büyüklüğünü tam olarak göremediğinden mevzuyu bir sahâbînin müdafaası çerçevesinde ele aldı ve bu yüzden sathı müdafaa yerine hattı müdafaa yaptı. Müslümanca düşünme ve yaşama adına yitirdiğimiz pek çok hakikat köklerimizle yani Saadet Asrıyla olan irtibatı kaybetmemizden mütevellittir. Ebû Hureyre bizi köklerimize bağlamaya memur bir sahâbîdir. O çökertilince, rivayet ettiği hadislere dayanan fıkhî meseleler hurafe olacağı gibi köklerimizle olan rabıtamız da kopacaktır. Bu yüzden Ebû Hureyre müdafaası köklerin müdafaasıdır.
Bir kudsî hadiste belirtildiği üzere Hıristiyanların ve Yahudilerin hayat
karşısındaki tutumları, yapmadıklarını söylemek, sakınmadıkları şeyleri
başkalarına emretmek ve yemedikleri şeyleri toplamaktır.
[2] Bu sonuncu tavır
(yemediği şeyleri toplamak) Müslüman toplulukların ekonomik davranışları
ile hıristiyan/yahudi toplumlarının ayırdedici vasıflarının başında gelen bir
ölçü olarak bugün açık biçimde ortadadır. Tüketim temayülü diye ifade
edilen özellik, günümüzün israfa dönük kapitalist ekonomilerinin sürükleyici
faktörü olmuştur.
Duâ bir isteğe, bir arzuya, bir meseleye odaklanmak, yoğunlaşmaktır.
Sonsuz potansiyelde olan ruhî enerjilerini bir noktaya yoğunlaştıran, bir merkezde odaklayan, egzersiz / alıştırma, yani ruh / duygu, psikolojik ve düşünce antrenmanı yapan; güçlü bir inanç, derin bir motivasyon sağlayan, duygu kontrolünü gerçekleştiren ve Allah’a tam güven,
Kur'an ve hadiste geçen kalp kelimesi insanın anlama, kavrama düşünme ve şeylerin hakikatini bilme yönünü, başka bir ifadeyle insanı insan yapan ve diğer canlılardan ayıran temel niteliğini dile getirir.