İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Zaman zaman gündeme kimi hocaların verdiği vaazlar düşer ve epey tepki çeker. Modern kültürü içselleştirmiş Müslümanların bunlara tepkileri genellikle gerçek İslam'ın bu olmadığı şeklinde olur, ardından Kuran'daki "akledin" ayetlerini öne çıkarırlar. Burada üzerine konuşulacak iki nokta var.
1. Bu hocalar inisiyatif alıp
Bir kudsî hadiste belirtildiği üzere Hıristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumları, yapmadıklarını söylemek, sakınmadıkları şeyleri başkalarına emretmek ve yemedikleri şeyleri toplamaktır.
Kur'an ve hadiste geçen kalp kelimesi insanın anlama, kavrama düşünme ve şeylerin hakikatini bilme yönünü, başka bir ifadeyle insanı insan yapan ve diğer canlılardan ayıran temel niteliğini dile getirir.
İnsanları tek bir tefsir,meal veya herhangi bir yorumu kabul ettirme düşüncesi ve bunun zaruri olduğu iddiası islamın evrensellik mücadelesine ters ve müphemlik kültürü anlayışı ile geniş kitlelere Kuran’ın ana mesaj muhtevasından mahrum bırakma olucaktır.
Ne olursa olsun ilmi dairede tabi bu dairede işaretül icazın başında geçen “Kur'an-ı
Bir kudsî hadiste belirtildiği üzere Hıristiyanların ve Yahudilerin hayat
karşısındaki tutumları, yapmadıklarını söylemek, sakınmadıkları şeyleri
başkalarına emretmek ve yemedikleri şeyleri toplamaktır.
[2] Bu sonuncu tavır
(yemediği şeyleri toplamak) Müslüman toplulukların ekonomik davranışları
ile hıristiyan/yahudi toplumlarının ayırdedici vasıflarının başında gelen bir
ölçü olarak bugün açık biçimde ortadadır. Tüketim temayülü diye ifade
edilen özellik, günümüzün israfa dönük kapitalist ekonomilerinin sürükleyici
faktörü olmuştur.
Bir kutsi hadiste belirtildiği üzere Hıristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumu, yapmadığını söylemek, sakınmadığı şeyi başkasına emretmek ve yemediği şeyleri toplamaktır. Bu sonuncu yaklaşım (yemediği şeyleri toplamak) Müslümanların iktisadi tutumu ile Hristiyan/Yahudi toplumların tutumu arasında ayırıcı ölçü sayılabilir. Tüketim temayülü diye ifade edilen özellik, günümüzün israfa dönük kapitalist ekonomilerinin sürükleyici faktörü olmuştur.
İnsanın tüketme temayülü boyuna kamçılanmakta, in- san belki üst üste birkaç ömür yaşasa bile asla eritemeyeceği, kullanıp bitiremeyeceği mallar edinmeye yönlendirmektedir.
Bir kudsî hadiste belirtildiği üzere Hıristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumları, yapmadıklarını söylemek, sakınmadıkları şeyleri başkalarına emretmek ve yemedikleri şeyleri toplamaktır.
Ebû Hûreyre; İlimde, amelde, fikirde, harekette İslâm’ın ilk muhatapları sahâbedir. Tarihte hiç bir milletin gösteremediği bir sadakat ve cehdle İslâm’ı Mağrib’ten Hind kıtasına kadar taşıyarak İslâm Devleti’nin sınırlarını bugün üzerinde onlarca devlet olan bir çapa ulaştırdılar. Kimi Hz. Ebu Bekir ve Hz.Ömer gibi siyasette, kimi Hz. Ali gibi ilim ve hikmette, kimi Halid b. Velid gibi askeriyede, kimi de Ebu Hureyre gibi hadiste temayüz etti, öncü oldu, insanlığın yolunu açtı.
Ebû Hureyre, rivayet ettiği hadislerle hem kendi zamanında, hem de kendinden sonraki asırlarda kurulan devletlerin meselelerini İslâm’a göre çözmeleri noktasında onlara büyük katkıda bulundu. Muhaddisler onun hadislerini rivayet etti; Müctehidler de rivayetlerine dayanarak ictihat yaptı, mesele çözdü. “İslâm’a göre” telif edilen pek çok mevzu O’nun rivayet ettiği hadisler üzerine ibtina etti.
Ebû Hureyre’ye yöneltilen itham ve iftiraları onun şahsıyla sınırlı zanneden müslümanlar tehlikenin büyüklüğünü tam olarak göremediğinden mevzuyu bir sahâbînin müdafaası çerçevesinde ele aldı ve bu yüzden sathı müdafaa yerine hattı müdafaa yaptı. Müslümanca düşünme ve yaşama adına yitirdiğimiz pek çok hakikat köklerimizle yani Saadet Asrıyla olan irtibatı kaybetmemizden mütevellittir. Ebû Hureyre bizi köklerimize bağlamaya memur bir sahâbîdir. O çökertilince, rivayet ettiği hadislere dayanan fıkhî meseleler hurafe olacağı gibi köklerimizle olan rabıtamız da kopacaktır. Bu yüzden Ebû Hureyre müdafaası köklerin müdafaasıdır.
“Müslüman çağın gözüyle İslam’a bakmaz.İslam’ın gözüyle çağa bakar.”
Sağımızdan, solumuzdan, üstümüzden ve dahili her yönden kuşatma yediğimiz bu çağda nazarımız nerede takılı kaldı?
Bilenler bilir Arapça’da nazar, fikirle görmek anlamına gelir. Yani düşünebilmek,İslam’ın ruhunu anlamış olmayı gerektirir.Ancak bizim yönümüzü ve yolumuzu
Bir kudsî hadiste belirtildiği üzere Hristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumları, yapmadıklarını söylemek, sakınmadıkları şeyleri başkalarına emretmek ve yemedikleri şeyleri toplamaktır.