İsminden müsemma olduğu üzere "Söyleme Bilmesinler " diye diye , neleri söylemiyoruz , bu konuyu derinlemesine , kadın ve erkek karakterler üstünden ele alıyor ,kitap... Evliliğini anlatma , aile ilişkilerini anlatma , sevdiğini sevildiğini bile anlatma ... Hiçbir şeyi anlatma söyleme bilmesinler ...
Üç evlat , gelinler , anne ,
Evet Vallahi! Tarih boyunca kendisini Hak üzere gören ancak bundan uzak olan nice taifeler olmuştur! Velakin sadık ve masduk olan Nebi (صلى الله عليه وسلم) asırlar öncesinden bizlere bir ölçü belirledi! Ona ve ashâbı'na tabi olmak! Selefe ittiba ettiğini iddia edipde hakikatte ittiba edenler ne kadar da azdır!
Selefin eserleri dururken nefislerine ve hevalarına tabi olanlar ne kadar da çoktur!
İbrahim En-Nehai ne kadar da güzel söylemiştir:
"Sizde bulunan bir üstünlükten dolayıonlardan (yani seleften) bir şey saklanıp dasize ayrılmış değildir!"
+ “ Ustanın yazdıklarını okumuş dedi Matta Levi . Ve senden yazarı yanına almanı ve huzurla ödüllendirmeni rica ediyor. Senin için zor mu yoksa bunu yapmak, Kötülüğün ruhu?”
- “ Hiçbir şey zor değildir benim için diye yanıt verdi Woland. Bunu sen de iyi bilirsin.
Bir süre süre sustu ve ilave etti
“ Peki neden siz almıyorsunuz onu ışığa?”
+ “ Işığı hak etmedi, Huzuru hak etti.” Dedi Levi hüzünlü bir sesle.
hatırla ikrar etmeye şayan bir hasıla var mı şimdi
hani savaş patladığında sevdiğim kız
koynundan senin artık çıkmam deyivermişti
bunu bir fısıltı halinde çarçabuk
ve yeminle söylemişti
yeminle çünkü yemindi olduran olduracak olanı
yemindi aşkın aşkla bakıştırıldığı sahra
o gün bu gündür savaş denildiğinde zira
yemin zamanlarından başka şey
Medine Müslümanlarından Sâlebe`nin mala, mülke karşı aşırı derece hırsı vardı. Zengin olmak istiyordu, hem de mutlaka zengin olmak! Hattâ benliğini saran bu şiddetli zengin olma arzusu, nihayet onu Resûlüllah`dan dua istemeye kadar sevketti. Bir gün huzur-ı Peygamberî`ye çıkarak:
- Yâ Resûlâllah, Allah`a dua et de zengin olayım, dedi. Allah`ın
Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Bazen öyle gerçekler vardır ki; yaptığı işe ve adalete deli gibi tutkun insanları bile vicdan muhasebesine götürür. Yıllar önce küçük bir kız çocuğunun ölümüne sebep olan, sonra da ortadan kaybolan cani bir katilin sonunun, asla mışıl mışıl uykusunda ölmek olmasını kimse istemez. Bir gün bu katil bir kompartımanın vagonunda, uyurken cinayete kurban giderse ve bu cinayetin ardında yıllar öncesindrn gelen soğuk bir intikam varsa, bu cinayeti işleyenler suçlıkabul edilebilir mi? Edilirse de gelmeyen adaleti sağladıkları için polislere teslim edilebilir mi? İşte poirot'u bir çıkmaza götüren soru da tam olarak bu.
Bir yanı adaletten şaşmayan dedektif olarak doğruyu yapmasını söylerken, diğer insan yanı hak ettiğini bulduğunu söyler ve poirot kendi içinde büyük bir savaş verir. Üstelik cinayeti işleyenler de suçun farkındadır ve hepsi ille biri teslim edilecekse o kişinin kendisi olması gerektiğini söyleyerek erdemli insanlar olduklarını ve cinayeti zevkle işlemediklerini açıkça ortaya koyar.bu anlamda okuyan her insanın da kendisini sorgulamasını sağlayan bir eser. Ayrıca Agatha Christie’nin bu eseri İstanbul Pera Palasta yazmış olması da ayrıca özel kılıyor.