Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ağladım. Hem de istediğim kadar! İnsanın gerçek özgürlüğü buydu: İstediği kadar ağlayabilmek. Belki bir de istediği şeye ağlayabilmek…
Gözlerimi ne kadar kapatırsam kapatayım geriye daima kör edici bir ışık kalıyordu. Hiçbir şey yeterince karanlık değildi. Ve ben kesinlikle yeterince yalnız değildim! Havada kim bilir neler neler uçuşuyordu? Hangi mikroplar? Kim bilir hangi mikroskopik canavarlar yağıyordu üzerime? Belki hiçbirini göremiyordum ama ağzımı her açışımda binlercesini yuttuğumdan emindim. Kenetlenmiş dudaklarıma avuçlarımla bastırsam bile burnumdan aldığım nefese karıştıklarını biliyordum!
Reklam
Geldim işte! Döndüm sana! Gidecek başka bir yerim yok çünkü! Tanıdığım tek ev sensin! Bildiğim tek şey sensin…
Reklam
gecenin ortasında hala yatakta zihnimin uyanıp en derinden, gerçek bir emir yollamasını bekliyordum.
afgan âşık olduğu tek kadını hatırladı ve kalbiyle beyni arasındaki tünelde yaşayan kadının hayalinin doktor frankenstein'ın o meşhur yaratığı kadar canlı olduğunu fark etti. o kadın afgan'ın kalbini saran zarı yaşadığı müddetçe soyacak ve dokunduğu ilk eti yiyecekti. o kadın, afgan ne yaşıyor olursa olsun, genç adamın kalbini yiyip bitirecekti. çünkü afgan gerçek bir piç gibi âşık olmuştu. gerçek bir piç gibi âşık olmanın tek tedavisi ölümdü. kadının değil, piçin ölümü.
Sayfa 201Kitabı okudu
Bir resimli roman kahramanı gibi, bir karikatür gibi hayaller içinde yaşayan adamın ölümü de hayalî olacak.
“İnsanlığın bin bir çabayla iki bin yılda yarattığı asgari ahlak, elli yılda televizyon tarafından çiğnenmiş ve on yılda internet tarafından yutulmuştu. Toplum ile bireyin arasına teknoloji girmişti.”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.