510 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Öncelikle Milli Şairimizi rahmetle , minnetle, saygıyla anıyorum. Ruhu şâd olsun. Ritüele dönüşmüş anmalarla anlayamayacağız Âkif'i. Belki hüzünlü ve dertli Âkif'i tanıyabilirsek anlayabiliriz... İnsan ülkesinin Milli Marşını nasıl ezbere biliyorsa yazarını da öyle bilmelidir. Bu yüzden Mehmet Âkif'i tanımak ve anlamak için bu eseri okumalıyız.
Safahat
SafahatMehmet Akif Ersoy · Akvaryum Yayınları · 20066,3bin okunma
464 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Ruhsuz Androidlere Selam Olsun!
1984'ü YouTube üzerinden de yorumladım. Kitabı okumadan önce faydalı bilgiler edinebilirsiniz; ->> youtu.be/ZbCVXncwnvE _____________________________________________ Totalitarizmi iliklerinize kadar hissedeceksiniz! Bu bir UYARI ve UYANDIRMA servisidir! Algılarınızı açınız! Bir seçeneğiniz var ve bu seçenek size altın tepsi
1984
1984George Orwell · Can Yayınları · 2021167,4bin okunma
Reklam
Şeyhten istimdat dilemek
...Yusuf en-Nebhânî’nin eserinde (Câmiu Kerâmâti'l-Evliya) söylediği gibi: "Cenab-I Hak, çoğu işleri sebeplere bağlamıştır. Onun için hakiki tesiri Allah’tan bilmek şartıyla sebeplere başvurmak sakıncalı değil; bilakis lüzumludur. Kuyuya düşen bir adam, kendisini çekip kurtarmaları için elbette başkalarını çağırır. Hasta olan da doktora gider. Zulme uğrayan hâkime başvurur. Bunlar şirk ve küfür değil de neden dolayı bir nebîyi veya veliyi yardıma çağırmak şirk olur!” “Velileri imdada çağırmak şirk ve küfür değildir. Çünkü veliler, Cenab-ı Hakk’ın onlara verdiği kerametle, O’nun izni dahilinde uzağı görür, sesleri duyar, tayy-i mekân ederler. Bu sebeple onlar, uzakta bile olsalar yakın sayılırlar. Velilerin hayatta olmaları ile kabirde olmaları arasında ve kerametlerinde hiçbir fark yoktur.”
Sayfa 284 - semerkand yayınlarıKitabı okudu
"Yine hicrân ile çılgınlığım üstümde bugün... Bana vahdet gibi bir yâr-ı müsâid lâzım! Artık ey yolcu bırak... Ben,yalnız ağlayayım! "
Kanuni Sultan ve Karınca Hakları
Osmanlı Devleti’nin kudretli padişahı Kanunî Sultan Süleyman, Topkapı Sarayı’nın bahçesinde zaman zaman gezintiye çıkardı. Ağaçları, çiçekleri çok sever, sarayın bahçesinde kuş sesleri arasında denizi seyre dalardı. Bir gün yine bahçede dolaşırken meyve ağaçlarından birkaç tanesinde çürüme emareleri fark etti. Dikkatli inceleyince ağaçların karıncaların istilasına uğradığını gördü. Aklına ağaçları ilaçlayıp karıncalardan kurtarmak geldi. Ancak karınca da can taşıyordu. Bunun vebali olacağını düşünerek hocası Ebussuud Efendi’ye danışmak istedi. Hocasını odasında bulamayınca edebi üslupla bir soru yazıp odasına bıraktı. Sanatkâr ruhlu bir hükümdar olan Sultan Süleyman, mahir bir kuyumcu olmasının yanı sıra Muhibbi mahlasıyla şiirler de yazardı. Onun ince bir üslupla yazdığı sualini Ebussuud Efendi odasına döndüğünde gördü ve tebessümle okudu. Sonra Kanunî’nin yazmış olduğu satırların altına sualin cevabını yine şairane bir üslupla yazdı. Kanunî hocasına şöyle sormuştu: Meyve ağaçlarını sarınca karınca / Günah var mı karıncayı kırınca? Hocası Ebussuud Efendi ise şöyle cevap veriyordu: Yarın Hakk’ın divanına varınca / Süleyman’dan hakkın alır karınca.
Bir cemiyetin muayyen bir devrini ifade eden Safahat’ı sosyolojik bir bakışla şöyle vasıflandırabiliriz: 1 — Birinci Safahat (Genel sosyolojik çizgiler - Denemeler). 2 — İkinci Safahat (Süleymaniye kürsüsünde) spekülatif yapı şiirleri. 3 — Üçüncü Safahat, doktrin şiir (Hakkın sesleri). Değer hükümleri. 4 — Dördüncü Safahat (Fatih kürsüsünde) siyasî yapı (Kadro). 5 — Beşinci Safahat (Hatıralar), karşılaştırmalı tarihî - sosyolojik çizgiler. 6 — Altıncı Safahat (Asım), tarihî - destansı yapı, savaş sosyolojisi, potansiyel halinde gelecek zaman. 7 — Yedinci Safahat (Gölgeler), Metafizik. Bu açıdan bakılınca, bir cemiyet, gerçekten, belli başlı cepheleriyle ve temel perspektiflerden tanıtılmıştır, sanki bir plân dairesinde işlenmiştir denebilir. Akif, «şiirle düşünme»yi edebiyatımıza sokan hemen hemen tek şairdir. Bir toplumun, bir ömür başından geçenleri şiirle anlatması da diyebiliriz Safahat'a. Türk Devleti, Akif’te, şiir ölçüleri içinde, düşünmüş, ağlamış, haykırmış ve umutsuzluğa batmış, umutla çırpınmış adeta. Şiir, cemiyetle sonuna kadar içli dışlı olmuştur. Gerçek ve değerli bir doğu gazetesi cildidir Safahat handiyse (gazete mefhumunu gerçeğiyle düşünürsek elbet;)
Reklam
223 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.