Şarkı söylemekteydi bir ses, beklentilerin de bir nebze
ötesine
sarkarak ya da aşağılarda bir ihtiyar koyuveriyordu sitem
dolu
öksürüklerini, acımayı bilen bir dünyanın karşısında haklı
olan,
kendi bedeniymişcesine.
Ortak suç kavramı konusunda kişisel olarak, bir insanı başka bir insanın ya da bir grubun davranışlarından sorumlu tutmanın hiçbir haklı temeli olmadığını düşünüyorum. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, ortak suç kavramına karşı kamuoyunda tartışmaktan usanmadım. Ne var ki bazen insanları batıl inançlarından kurtarmak için birçok öğretici hile gerekmektedir Amerikalı bir kadın, “Nasıl oluyor da hâlâ kitaplarınızdan bazılarını Adolf Hitler’in dili olan Almanca’da yazabiliyorsunuz?" diyerek bana sitem etti. Karşılık olarak, mutfağında bıçak olup olmadığını sordum, “Evet” yanıtını alınca, ürkmüş, şok olmuş gibi yapıp bağırdım: “Onca katil, kurbanlarının karnını deşip öldürmek için kullandıktan sonra nasıl hâlâ bıçak kullanabiliyorsunuz?” Sonuç olarak Almanca kitap yazmama itiraz etmeyi bıraktı.
Sayfa 161 - Okuyan Us Yayınları, 3.Basım Aralık 2009, İstanbulKitabı okudu
Belki kendince haklı olabilirsin," dedi.
"Fakat unutma ki bir insan dış görünüşünden ziyade iç güzelliğiyle diğer insanlarin saygisini kazanır.Önemli olan güzel bir ahlaka sahip olmaktır. Sonuçta şekil ve şemailimiz de Allah'ın bir takdiri. Bazen sitem etsek de, elden ne gelir kardeşim?"
Herkese iyi pazarlar ve mutlu yarınlar.
...Bir varmış, bir yokmuş, iki varmış, üç yokmuş, dört anılarda kaybolmuş, beşin aklı başka yerdeymiş, altı göbeğini dikip uyumuş, yedi yeni yeni yalanlar uydurmuş, sekiz yüzümüze hapşurmuş, dokuz kediye tekme atmış, on burnunu karıştırmış, on bir yere tükürmüş, on iki kıçını kaşımış, on üç akşam ne
_Düşler, bilinçaltına giden kraliyet yoludur. Freud
_Düşlerde akıl hastalarının yaşadıklarını yaşarız. Wundt
_Deli, uyanık bir düş görendir. Düşler bize, gizli doğamızı göstermek ve ne olduğumuzu değil, eğer başka bicimde yetiştirilseydik ne olabileceğimizi ortaya koymak için vardır. Kant
_Düşte insanın gerçek karakteri ortaya çıkar. Düşler, kısa
NOT: Bu inceleme oldukça ayrıntılıdır.
"ZORUNLU EĞİTİME HAYIR" İNCELEMESİ
16 Temmuz 1947 doğumlu Fransız gazeteci olan Catherine BAKER bir anarşisttir. Zorunlu olan her türlü kuruma, harekete, davranışa vb. karşıdır. Baker'ın yazarlığa yönelmesinde gazetecilik mesleğini bırakması etkili olmuştur. Ceza hukukunun kaldırılması gerektiği
1791 yılında Kant, onun felsefesinin izinden giden biri olan Avusturyalı Maria Von Herbert’ten bir mektup alır. Maria, yakın zamanda yaşadığı bir kalp kırıklığıyla başa çıkabilmek için tavsiye istemek adına ona yazar; bu öyle bir kalp kırıklığıdır ki Maria hayatına son vermeyi bile düşünür, ta ki bunun Kant’ın çalışmasına aykırı olacağını fark
Bazı kitaplar vardır, okumak için alırsın ama yıllarca kütüphanende durur ve cesaret edip bir türlü eline alıp okuyamazsın. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar eseride benim için bu kitaplardan birisi oldu. Bu kitabı birçok arkadaşıma ödünç verdim bu süreçte ve onların yorumlarından bir ön araştırma yapma fırsatım oldu. Ne zaman aldığımı dahi unuttuğum bu kitabı, yıllarca kütüphanede bekletme sebebim ondan tuhaf bir çekince duymamdır. Okuyup anlayamayacağımı düşünüpte yıllardır bekleyen bu kitabın içinde kaybolmaktan, onu okuyabilecek yetkinliğe ulaşamadığımdan hep çekindim.
Yıllar sonra kendi tutamayıp kitabı elime aldığımda, beni yıllardır bekleyen Tutunamayamanların, sayfalarının sararmış olduğunu, kapağının yıpranmış ve aşınmış olduğunu fark ettiğimde kendime sitem ettim. Onu yıllarca kütüphanede kendimden uzak tutmama ne kadar doğruydu? Belki Tutunamayanlarda bu beklemeden yılmış ve bana sitemini belli etmek için yıpranmıştı.
Ancak bütün bunlara rağmen kitabı okumaya başladığımda, çekincelerimde ne kadar haklı olduğumu da itiraf etmek isterim. Kesinlikle beni içine alan bu kitapta kendimi zaman zaman kaybettiğimi farkettim. Romanın ana karakterlerinden olan Turgut’un, kendi düşünceleri içinde kaybolduğu satırlarda kendimi kaybettiğimi ve bir anda kitaptan kopup kendi düşüncelerimle boğuşmaya başladım. Ancak her şeye rağmen hem Turgut’un hem de Selim’in ve diğer Tutunamayanların iç dünyalarında yaşadığı yalnızlığı ve karmaşıklıkta kendimi gördüm. Kitapta bahse mevzu olan Tutunamayanlardan birisi de belkide benimdir…