Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Düşler, bilinçaltına giden kraliyet yoludur. Freud _Düşlerde akıl hastalarının yaşadıklarını yaşarız. Wundt _Deli, uyanık bir düş görendir. Düşler bize, gizli doğamızı göstermek ve ne olduğumuzu değil, eğer başka bicimde yetiştirilseydik ne olabileceğimizi ortaya koymak için vardır. Kant _Düşte insanın gerçek karakteri ortaya çıkar. Düşler, kısa
304 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
Kitap yorumuna Alişan kapaklıkaya'nın kendi girişiyle başlamak istiyorum"Çiçekleri tanımayan bahçıvanın çok güzel çiçekler yetiştirip onlardan oluşan harika bir bahçe meydana getirmesi mümkün değildir.Öğrencileri tanımayan bir öğretmenin de çok iyi öğrenciler yetiştirip onlardan oluşan harika bir okul meydana getirmesi zor hatta
Bunları Kimseye Anlatmamıştım
Bunları Kimseye AnlatmamıştımAlişan Kapaklıkaya · Yediveren Yayınları · 20181,363 okunma
Reklam
194 syf.
7/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Akasya ve Mandolin bir deneme kitabı. Kitabın ilk bölümünde hızlı bir şehirleşme sürecinde bulunan İstanbul'u ve bu süreç içinde şehrin yaşadığı sosyal, kültürel ve ekonomik problemleri ele alıyor. Aslında yazar burada İstanbul örneğinden yola çıkarak bu sorunların tüm ülkede yaşandığını savunuyor. Bizzat gezip gördüğü ve üzerinde araştırmalar yaptığı birçok tarihi ve kültürel örneklerle yakınmalarında ne kadar da haklı olduğunu gözler önüne seriyor. Bu gözlemleri sırasında yaşadığı bazı olayları da bazen gururlanarak bazen de sitem ederek anlatıyor. Bu kısımda güzel konular ele alınmış olsa da ben biraz sıkıldım. Kitapta ikinci bölüm daha güzeldi. İkinci bölümde eski Türkiye yaşantısından söz ediliyordu. Bu kısmı ben daha çok sevdim. Mustafa Kutlu bu kitapla bir kez daha kalitesini belli etti.
Akasya ve Mandolin
Akasya ve MandolinMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 2012665 okunma
Kalp Kırıklığı Üzerine (Alıntıdır)
1791 yılında Kant, onun felsefesinin izinden giden biri olan Avusturyalı Maria Von Herbert’ten bir mektup alır. Maria, yakın zamanda yaşadığı bir kalp kırıklığıyla başa çıkabilmek için tavsiye istemek adına ona yazar; bu öyle bir kalp kırıklığıdır ki Maria hayatına son vermeyi bile düşünür, ta ki bunun Kant’ın çalışmasına aykırı olacağını fark
Ne zaman bir kadının üşüyen ellerini ısıtmak için önce kendi ellerini nefesinle ısıttın? Kaç kadını sevdin tepeden tırnağa tüm yalnızlıklarıyla? En son ne zaman kör inadını kırıp ta mağlup ayrıldın haklı olduğun kavgadan? Sevdiğin kadına kulak ver, basit bir cümle. Onun cümlelerine değil gözlerine bak. Söyleyemediklerini bul, sonu üç noktayla
Büyük Gece
Kaç kez baktım sana, başlangıcı düne ait bir pencereden, öylece durdum ve hayretle baktım. Yeni kent, benim için yasak kent gibiydi henüz ve inatçı manzara kararmaktaydı; sanki ben, hiç yoktum. En yakınımdaki nesneler bile çabalamıyordu anlaşılır olmak uğruna. Yol, sokak lambasını itip geçiyordu, yabancıydı. Sonra ötede - bir oda, hissedilebilen ve lambanın ışığıyla aydınlanmış,- ramak kalmıştı katılmama, anlayıp kapattılar pencereleri. Durdum. Bir çocuk ağladı ardından. Biliyordum güçlerinin nelere yettiğini çepeçevre evlerdeki bütün annelerin,-ama bütün o ağlamaların nasıl teselli bulmaz dertlerden doğduğunu da biliyordum. Şarkı söylemekteydi bir ses, beklentilerin de bir nebze ötesine sarkakarak ya da aşağılarda bir ihtiyar koyuveriyordu sitem dolu öksürüklerini, acımayı bilen bir dünyanın karşısında haklı olan, kendi bedeniymişçesine. Sonra bir saat vurdu,-geç kaldım saymakta, yanımdan yuvarlanıp gitti.- Tıpkı bir yabancı oğlan çocuğu gibi, hani sokakta topu değil ama kendisi yakalanan, başkalarının birbirleriyle onca oynadıklarından hiçbirini oynamasına izin verilmeyen bir çocuğun durup başka yere -nereye?- bakması gibi, durdum ve ansızın, anladım ki, sendin benimle oynayan, ey yetişkin gece, ve o zaman hayretle baktım sana. Kulelerin öfkelendikleri, kadere dönüşmüş bir kentin beni kuşattığı, sır vermez dağların meydan okudukları ve yakın çevrede, duygularımın o rastlantılara bağlı kıvılcımlarını açgözlü bir yabanlığın küllendirdiği yerde:- evet, ey büyük gece, bir ayıp değildi senin için beni tanıman. Soluğun üstümden geçti. Engin ciddiyetlere yayılmış gülümsemen ise, benliğime işledi.
Reklam
176 syf.
7/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Eskiye özlem, şimdiye yakarış kitabı diyebiliriz. Kitabın başlarında eskiye dair anlatılar mevcut. sonlara doğru biraz daha sitem gibi. Adına bakarak okumaya başladığım bir kitap. Açıkçası adıyla ilgili bir bağlantı bulamadım. sadece bir denemesinde yer vermiş. Onun dışında yazılanlar haklı ve güzel denilebilir. Düşünceye sahip bir kitap olmuş. Belki de Üzülmeliyiz, diyebilmenin teslimiyetine varmak dileğiyle.
Belki de Üzülmeliyiz
Belki de ÜzülmeliyizAhmet Murat · Profil Kitap · 20171,045 okunma
242 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
268 günde okudu
İsmine bakınca oldukça keyifli bir yol, macera kitabı okuduğunuzu düşünseniz de gittiği her yerde hem ülke hem dünya hem de yerel bir çok önemli konuya değinilen bir çok yanlışın hatanın gösterildiği aslında ağır sitem içeren bir kitap. Malesef söylediği şeylerde çok haklı yazar. Sadece macera romanı okumak isteyenler belki istediğini bulamayabilir fakat genel olarak oldukça başarılı bir eser olmuş.
Köpeğim Charley ile Amerika Yollarında
Köpeğim Charley ile Amerika YollarındaJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 2014283 okunma
Haklı bir sitem!
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce beklemekten. Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan, ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın
Sayfa 123 - Everest Yayınları, - " Sahibini Arayan Mektuplar - Beşinci Mektup "Kitabı okudu
325 öğeden 221 ile 230 arasındakiler gösteriliyor.