Ruhumu teşhir ederken çığlıklarım
Zamana suskun değildim hakîkatte
Felâketim oydu ki, mağrur ilhamım
Hazin bir şarkı, sakladığım ızdırâbım.
Ben sana mahkûmum ezelden ey deniz
Andan hükmünün tecellisine mecburum
Bir damlana muhtacım, bu fukara pek cılız
Islak avuçlardan battı düşlerim, yine de uslanmadım.
Dilerdim sonsuz ufka kanatlanıp ve engin mavilere
Fâni ve haddinden fazla yitiktir bu koru
Ölümün kıyısında yaşamak için aşkın odunda tutuştum
Hakîkati aradım virânede ben yıllar boyu.
Sen güle râmsın, ben deryâya râm oldum
Mesken tuttum kıyıları, ateşe verip kuruttum
Hayâle sığmaz yaşamak, yalan bir uğraştır uymaz gerçeğe
Devindim okyanuslar çıkmazında, kapıldım suyuna umudun...
Butimarım yarım yamalaktır kanadım, yüzemem, uçarım
Hayrete düştüm, harâbe gönlüm, sessiz bir uçurum
Budur hilkati ruhumun, kıyamında susar, vecdindedir kuyum
Ben keşmekeş bir sancı, fermân dinlemez bir isyanım
Butimar, https://1000kitap.com/yazar/i132851
Yıkık dökük bir harabe yüreğim. Hazineler harabelerde olur bilirsin. Eğer bir gün beni yerle bir olmuş bulursan öylece bırakıp gitme, yıkıntıların altında ara sana sakladığım şeyleri. Başkaları görmesin diye en derinde saklıyorum en güzel kelimeleri.
Kararmış siyah gecede seni düşünmekteyim. Varlığının güzelliği beni büyülerken senden ayrı kalmak beni aynı zamanda yıkmakta. İçimden gelse söküp atacağım seni ve sana âit her duygu kırıntısını. Eski günlerin kırıcı saatleri yok olsa, beni kalbine uyarlar mısın tekrar? Mâzinin güzelleği umrumda değil inan, içimi ısıtan gözlerini göremedikten sonra
Bakın Hz Eyüp'ün kıssasını bilirsiniz...
Dönemin en zenginlerindendi.
Ama imtihan geldi varını yoğunu her şeyini kaybetti bir kuru ekmeğe muhtaç oldu...
Herkes onu terk etti, öyle ki hastalıklarından yaralarına kurtlar düştü...
Allah ona ne dedi? "Ayağını yere vur"
Sonra ayağını yere vurdu yerden şifalı sular fışkırdı ve bununla
Sen dünyaya aydan yakınsın, ben dünyanın sırdaşıyım
Sen dünyalık rüyaların uykusundasın
Ben dünyalık kâbusların bunalımlarındayım
Sonumuz yakın mesafe
Bak gönlümün etten sarayı kandan harabe
Mutluluğumu tehdit eder duyduğum her hurafe
İnsan üzgün taife
~~~DönemlerDeğişirYöntemlerDeğişir
ToplumsalGerçeklerDeğişmez~~~
Charles Dickens, 7 Şubat 1812'de İngiltere'de, Landport'da doğdu. Ailesi yoksuldu; bu yüzden, çocukluğu çok güç koşullar içinde geçti. Taşındıkları Londra'da, küçük yaşta işçi olarak çalışmaya başladı. 12yaşındayken, babası, borçları yüzünden tutuklanıp cezaevine