Gönül nelere katlanıyordu, insan neler çekiyordu şu dünyada? Sahi insan şu yalancı dünyanın nelerine katlanıyordu? Zaten bu dünya neydi, ne kadardı ki? Neyi seviyorsak, nereye yöneliyorsak, elimizde ne kalıyorsa dünyamız o oluvermiyor muydu?
Goldziher diyor ki: "Rebia h. Umeyye, Müslüman olduğunda şarap içmeyi bırakmak istememişti ve kadehi, Ramazan ayında dahi elinden düşmezdi. Bu sebeple Ömer (r.a.) tarafından Medine'den sürülmüştür. Bu gururlu adam bu ceza sebebiyle İslam'dan o kadar soğudu ki Hazret-i Ömer'in ölümünden sonra Hazret-i Osman idaresi altında daha
Sayfa 161
Reklam
Büyük Şehir İnsanları
Göl kenarına aralıklarla dizilmiş sekiz ahşap kulübe, bungalow diyorlar. Sakin, kafa dinlemek için uygun bir yermiş burası. Kimse kimseye karışmaz, kentin gürültüsünden kaçanlar düşermiş. Çam ormanını dilimleyen patikaya benzer bir yoldan bakına bakına geldim. Arabanın camları açık tabi, kuş sesleri içeriye içeriye. Bu aylarda alışık olmadığımız
Bir Osmanlı ailesi içinde doğup (1906) büyümüş olan rahmetli Münevver Ayaşlı Hanımefendi kendi tecrübesinden bahisle şöyle der, “Osmanlı aile hayatındaki güzellik, nezahat ve samimiyet zannetmiyorum ki başka bir yerde olsun. Osmanıldaki İslami hayat, güzel hayatın şahikasındaydı; bugünki deyimle doruk noktasındaydı. Birbirine sevgi, saygı, bayramlarda, kandillerde, küçüklerin büyükleri ziyaretleri, büyüklerin küçüklere okşamaları,iltifatları hakikaten şiir dolu bir hayattı. Osmanlı hayatı neydi diye sorarsanız, benim vereceğim cevap: Güzelliklerle dolu, çiçeklerle bezenmiş bir şiirdi.”
Katlanamadığı neydi? Biri olmak mı? Arkadaşlarının eskimesi mi? Zaten hiçbir zaman arkadaşı olmamıştı ki! Yalnızca içinde yaşanılan günlerin paylaşıldığı geçici dostluklardı hepsi. Başlangıçta herkes birbiri için yenidir, meraklar ve anlatılacaklar henüz tüketilmemiştir. Yeni bir dostluğun başlangıcı sayılabilecek kadar güneşli geçer günler. Yürekler tazelikle ışır. Sonra, yaşam yeniden tanıdık, bildik yüzüyle çıkagelir. Bir süre sonra insan hayal kırıklıklarını hayatın gerçeği sanmaya başlar. Oysa hayatın gerçeği diye bir şey yoktur. Anlar vardır yalnızca. Hiçbir sürekliliği olmayan anlar. Kıstırıldığını hissettiği kendi zamanından çıkmak için o anları bütün bir yerküreye dağıtmak istemişti belki de. Bunun için yollara vurmuştu kendini. Çünkü biliyordu: Hayat kısa olabilir ama anlar sonsuzdur.
651 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yazar Haruki Murakami ile ilk tanışmam. Sanırım karakterleri bu kadar güçlü bir kitap daha okumadım. Her karakter detaylı işlenmiş, sana dokunan büyük cümleler kuruyor. Beni çok güldüren kitabın mizahi yönü olan Nakata Amca’nın (ki favori karakterim) otostopla Japonya’nın güneyine gitmek için bindiği kamyonun şoförü Hagita bile 5-6 sayfalık karakter olmasına rağmen altına imzamı atacağım cümleler kurmuştur. “Farklı insanları severim” dedi şoför. “Şu alemde, yüzlerindeki sıradanlığı bozmamaya çalışarak, düzenli bir hayat yaşıyor gibi görünenler daha güvenilmez olur çünkü.” Sonunda; ama ona noldu? Peki şu neydi? gibi sorularla beni baş başa bırakmıştır. Kitapta yazar çokça tamamlanmamış eserlere duyduğu hayranlığı karakterler aracılığı ile dillendirmiş olsa da keşke bu kitabı 653 sayfa sonra tamamlanmış olarak rafa kaldırabilseydim.
Sahilde Kafka
Sahilde KafkaHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20209,9bin okunma
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.