Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
_Hayat, sürprizlerle dolu bir kumardır ve hayatın ne olduğunu sadece kumarbazlar bilir. _Eğer cesur değilsen samimi olamazsın, sevemezsin, güvenemezsin, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler. _Risk al. Belirsizlik deme; merak de. Güvencesizlik deme; özgürlük de. Bu güvencesizlik, hayatın
Belki de Platon’un dediği gibi:
“Aşk, bir çeşit şuur bozukluğudur.” Haksız da sayılmaz aslında. Çünkü mantığımızda ve ruhumuzda çok şeyi yerinden oynatır. İleriyi çok iyi gören gözlerimiz, o çok güvendiğimiz hislerimiz ve öngörülerimiz en yakını bile göremez, tahmin edemez olur. İşte en büyük mutluluklar ve en büyük hatalar tam olarak burada yaşanır. Bir uçurumun kenarında manzaranın güzelliği karşısında mest olmuşken ayağınızın altındaki boşluğu fark edemezsiniz. Ben buna duygusal körlük diyorum. Yani yaşadığınız duyguların yoğunluğuyla kime inandığınızın, umudunuzu kime bağladığınızın ve sizi sürekli uyaran mantığınızın pek de bir önemi kalmıyor bu noktada. Varsa yoksa o. Onu görmek, ona dokunmak ve onunla olmak üzerine kurulu bir hayat.
Reklam
Acaba aldatılıyor muyum?
Vicdan rahatlığının ve haklı taraf olmanın insana verdiği öyle bir güç vardır ki bunu hiçbir terapide bulamazsınız. Hayat denilen şey, hayallerle süslenir ama gerçeklerle yaşanır. Şu hayatta büyük konuşmak ve insanlara sonsuz güvenmek yerine kendi ayaklarınızın üzerinde sapasağlam durmayı tercih edin. Çünkü, “Olmaz,” dediğiniz olabilir, insanlar hatalar yapabilir ve başkalarının başına gelen her şey sizin de başınıza gelebilir.
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Şundan eminim ki hayat tecrübelerimiz bize, en büyük başarıları getiren şeylerin hep bizi en çok zorlayanlar olduğunu göstermiştir. Sistemli düşünme de bundan farklı değil. Özü itibarıyla zorlayıcı bir şey ve beraberinde birtakım hatalar yapmayı da getiriyor. Eğer bu hataları ve zorlukları aşmayı başarırsanız güçlü bir sistemli düşünür olma yolunda emin adımlarla ilerleyeceksiniz.
İnsanları canlı ve ölü diye ikiye ayırmak bir hata: sadece ölü-canlı ve canlı-canlı insanlar mevcut. Ölü-canlılar da yazıyor, yürüyor, konuşuyor, hareket ediyor. Fakat hata yapmıyorlar; sadece makineler hata yapmaz ve tek ürettikleri cansız nesnelerdir. Canli-canlılarsa hataya düşer, aranır, sorgular, eziyet çeker . Aynısı yazdıklarımız için de geçerlidir: yürür ve konuşurlar fakat ölü-canlı da olabilirler, can-canlı da. Gerçekten canlı olan hiçliğin karşısında durur ve ara vermeksizin saçma, "çocukça" sorulara cevap arar. Cevaplar yanlışmış, varsın olsun; düşünce hatalıymış , varsın olsun. Hatalar gerçeklerden daha değerlidir : gerçekler makineden çıkar, hatalarsa canlıdır; gerçekler güven verir, hatalarsa rahatsızlık. Yanitlara ulaşmak imkansız mı? Daha iyi! Cevapsız sorularla uğraşmak yalnızca beyni inek midesi gibi geviş getirebilecek şekilde yapılananlara özgü bir ayrıcalıktır. Eğer ki doğada değişmez bir şeyler, gerçekler olsaydı bütün bunlar yanlış olurdu elbette. Fakat ne mutlu ki bütün gerçekler yanlışlanabilir . Diyalektik sürecin özü budur: bugünün gerçekleri yarının yanlışlarına dönüşür; son sayı yoktur.
Sayfa 243 - İthakiKitabı okudu
Reklam
Ancak bir rehberi değil, aksine farklı yönlere çağıran insanların gürültüsünü ve çığlığını izleyerek, amaçsızca dolaştığımız sürece, gece gündüz iyi bir zihin için uğraşıp didinsek bile, kısa yaşamımız hatalar içinde tükenip gidecektir.
"Hayatta gerçekten çok fazla hata ve kaza vardır ve aslında anlamlıdır bunlar, çoğu zaman da cinsel olarak anlamlıdır. Freud’un dil sürçmesi ve sakarlık türü davranışlara ilişkin yorumu göz önünde bulundurunca, bizi ikna etmesi gerektiği hissine kapılmasında şaşıracak bir şey yok; hepimiz biliriz elbette, hayat hatalar ve kazalarla doludur."
İşin sırrı hatalarından ders çıkarıp yoluna devam etmekte
“Hata yapmaya ne zaman son vereceğim Sue?” “Bunu neden yapmak isteyesin ki? Hatalar. Deneme yanılma. Aynı şey. Yürümeyi, koşmayı, sıcak bir şeye dokunduğunda elinin yandığını hatalarla öğreniriz. Hayatın boyunca hata yapmışsınfıt ve yapmaya devam edeceksin. İşin sırrı, hataların farkına varmak ve onlardan ders akıp yoluna devam etmekte.”
"Hayat denilen şey, hayallerle süslenir ama gerçeklerle yaşanır.Şu hayatta büyük konuşmak ve insanlara sonsuz güvenmek yerine kendi ayaklarınızın üzerinde sapasağlam durmayı tercih edin.Çünkü,"Olmaz"dediğiniz olabilir, insanlar hatalar yapabilir ve başkalarının başına gelen her şey sizin de başınıza gelebilir."
Reklam
Soy ağacının en güçlü kökü: DEDE (Mümine Ferhan İbiloğlu)
Souhbette, huy aktarımı vardır. Aile içi sohbetlerle sevgi ve güven dairesi genişleyen çocuklar, yetişkinlikte de bu daireyi bu daireye sahip olurlar. Kıra döke ve dönülmez hatalar yaparak öğrenmek yerine ecdadından istifadeyle güzel hasletler kazanır, daha geniş düşünür, bu ileri görüşlülükle daha çabuk gelişirler. Hayatlarında iyi ilişkiler kurar, sorunlarda en makul çözümü bulurlar. İnsani ilişkileri güçlü olur, duygularını doğru ve kontrollü yönetirler.
Sayfa 14 - İnsan ve Hayat dergisi aralık 2023 sayı:166
Hayat denilen şey hayallerle süslenir ama gerçeklerle yaşanır. Şu hayatta büyük konuşmak ve insanlara sonsuz güvenmek yerine kendi ayaklarınızın üzerinde sapasağlam durmayı tercih edin. Çünkü, "Olmaz" dediğiniz olabilir, insanlar hatalar yapabilir ve başkalarının başına gelen her şey sizin de başınıza gelebilir.
Sayfa 59 - İndigo YayKitabı okudu
kitap önsözünden
Ticaret yada bilimde hatalar masraflı ve zararlıdır fakat hayat biçimindeki hatalar genellikle hayatın kendisi için tehlikelidir.
"bana berbat bir sürprizler yumağı olmaktan korktuğunu söylemiştin, hatırlıyor musun?" diye soruyor, jude da başını öne arkaya sallıyor hafifçe. "değilsin" diyor ona. "değilsin. ama seninle birlikte olmak, muazzam bir manzaranın parçası olmak gibi" diye devam ediyor. "ormandasın sanıyorsun ama bir anda değişiyor, çayıra dönüyor, ya da yağmur ormanına, buz uçurumlarına. hepsi çok güzel ama bir o kadar da yabancı, elinde harita yok, bir ortamdan diğerine nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlamıyorsun, bir sonraki dönüşümün ne zaman olacağını bilemiyorsun, üstünde hiç araç gereç yok. yürüyorsun sen de, karşına çıkana uyum sağlamaya çalışıyorsun ama ne yapacağına dair bir fikrin yok, ara ara hatalar yapıyorsun, kötü hatalar. işte bazen böyle geliyor bana."
Sayfa 614Kitabı okudu
529 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.