Bölüm sonunda durumunuzu özetleyecek olursak; yapılan tüm bu çalışmalar, bize net bir biçimde şunu göstermektedir. "Kim olduğunuz", "nelerden hoşlandığınız" ve "nasıl hissettiğiniz" gibi, sizin için çok önemli olan meseleler, mikrobiyotanız ile doğrudan ilgilidir. Zira tüm bu çalışmaların ortaya koyduğu sonuçlar; davranış ve kararlarınızın çoğunda bu minik canlıların söz sahibi olduğunu gösteriyor. Bu durumda bağırsaklarınızda kimlerin yaşadığı, belki de şu hayata dair en önemli konularınızdan biri olacaktır. Kimlerle yaşıyorsunuz? Hani bir laf vardır, "Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim" diye. Burada da mantık aynıdır aslında. Bana bağırsaklarınızdaki bakterilerin kimler olduğunu söyleyin, başınıza neler geleceğini kabaca özetleyelim.
Bir gün üvey babam onunla oynarken çocuk, annemin ve benim beyaz tenli olduğumuzu, babasının yüzünün ise kapkara olduğunu fark edince korkuyla anneme doğru emekledi ve parmağıyla babasını işaret ederek, "Anne, öcü!" dedi. Üvey babam gülerek, "Seni piç kurusu seni!" dedi. O zamanlar henüz küçük bir çocuk olmama rağmen, kardeşirnin davranışı beni çok düşündürdüğünden içimden şöyle dedim: "Bu dünyada kendi yüzünü görmeyip başkalarından korkan daha ne kadar insan vardır acaba?"
Sürekli hareket halindeyiz ve hep öyle kalacağız. Hayatımızda kesin olan tek şey, değişimdir. Ama biz, hayatımızdaki değişimleri etkileyebilir ve onları yönlendirebiliriz. Bunu araba kullanmaya benzetebiliriz. Sonuçta sadece hedefe varmak değil, araba kullanmak da zevklidir. Aksi takdirde yol boyunca eziyet çekerdik. Yolculuk etmekten zevk alıyorsak ve kendimizi aracın direksiyonunda
emniyette hissediyorsak, hayatımızı istediğimiz tarafa yönlendirebiliriz.
Rezonans KanunuPierre Franckh · Elips Kitap · 20134,772 okunma
En derin korkumuzun sebebi,
yetersiz olduğumuz duygusu
değildir, en derin korkumuzun sebebi
ölçülemez kudretimizdir.
Korktuğumuz şey karanlığı
mız değil, yaydığımız ışıktır.