(Bu oldukça uzun bir hikayedir.. Pardon, incelemedir. Hazır mısınız? :)
Durun!! Durun!!
Kalkmış olamaz tren…
Anlatacağım neden geç kaldığımı..
Yıldızlı gözlerimde neden bunca isin, yorgunluğun düştüğünü.. Bu pespaye halimi, bu yaralarımı, bırakın şu trenin kolunu tutacak mecali, tüm o yolları aşıp nasıl geldiğimi..
...
Trene bindim, Ülkeme
Kendinizden bir şeyler bulacağınızı düşündüğüm ilk hikayem ile sizlerleyim..
"Kadıköy"
...Modaya doğru yürümeye başladım… Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda, kapkara bulutlarla göz göze geldim, yağmur damlaları yavaş yavaş suratıma doğru damlıyorken bir anda nefesimi tuttum ve gözlerimi kapattım, o anda ne düşündüm tam olarak
DİKKAT SPOİLER VARDIR !
“Nasılsın iyi misin? Sorarsam söyler misin?
Yabancı sen kimsin? Çağırsam gelir misin?”
Şarkı sözü
YABANCI SEN KİMSİN?
Yabancı. İnsan dünyaya düşmüştür bir kere.. Bu kitabı alış hikayemle başlayayım. Tesadüf bu ya veya yerini bulma da diyebiliriz, dünyaya geldiğim(düştüğüm) hastaneye 20 metre mesafedeki bir sahaftan
“Bu kitapta(incelemede) yazılı olanları anlamakta güçlük çekebilirsin.
Çünkü anlamak bir ortak dil gerektirir.
Ortak dil ise, ortak yaşam/ ortak bilgi/ ortak birikim/ ortak düş
kimi yerde, ortak düşüş demektir.
Ortak değilse bile, yakın/ benzer/ gibi.”
Hayatı boyunca kendini hiçbir zaman anlamamış, dünyaya, insanlara, bulunduğu
Yaresten 'e yeniden teşekkür ederim. Kitap kesinlikle okunmaya ve üzerine konuşmaya değer. Ben de bugün üzerine konuşmayı deneyeceğim dilim döndüğünce ve zihnim yettiğince. Tabi bir taraftan ürkmüyor değilim; bu adamlar kendilerinden bahsettiğimi duyup üzerime atılabilir ve bana görülmedik işkenceler