Neredeyse tamamen biyografik bir eserdir. Daha çok günlük tarzında olup, yaşanan anıları sayfalara aktarıp son olarak bir roman haline getirme süreci olarak anlatılır. Okuyanlar diyecek ki ne alaka. Evet, okuyanlar. Şöyle ki,
Yaşadığı her saniyenin tadını almaya çalışan bir genç var, Joe. Hayata ve yaşama dair bir şeyler öğrenme sürecinin anlatıldığı öyküde bunun da doğaya çıkarak olabileceğini anlatıyor yazar. Hayat sıkıcı ve sıradan geliyordur kendisine ve biraz heyecan istiyordur, görmek istiyordur etrafını. Evden kaçarak denizci olmaya karar verir ancak kader onu korsanların arasına götürür.
Şimdi başta dediğim kısma dönelim. Neden öyle söyledim, hemen açıklıyorum. London’un süt ninesinden aldığı bir borç meselesi vardır. Bu borç neticesinde bir denizciden tekne alır ve kaçak olarak istiridye avına çıkar. Bu avlara da korsanlarla beraber çıkar. Bundan sonra Amerika’yı dolaşması ve altın arayıcılara katılması ve kitaplarında da bu konuyu sıkça dile getirmesini çoğumuz biliyoruz. O hikayenin öncesi de budur işte.
Hepimize iyi okumalar dilerim..
