Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
George sana ipe sapa gelmez sözler de söyleyebilir ama önemi yok. Önemli olan , konuşuyor olmaktır. Bir başka canla beraber olmaktır. Hepsi bu kadar.
olmuyor tutamıyorum kendimi leyla kapımı çalmanı istiyorum hepsi bu kadar
Reklam
416 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Sizlere bugün harika bir gizem gerilim kitabıyla geldim.. Üst üste aynı tür okuduktan sonra kahve yanında okunan gerilim kitabı gibisi yoktur. Sizi adeta canlandırıp şöyle bir sirkeliyor benden demesi.. Özellikle de şahane bir intikam kitabıysa... Tanya, Annabel, Chloe ve Esther çocukluktan itibaren yakın arkadaştırlar. Yıllar sonra arkadaşları
O Başlattı
O BaşlattıSian Gilbert · Artemis · 202431 okunma
400 syf.
1/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Ben bu hataya düştüm siz düşmeyin.Böyle saçma bir kitap olamaz.Bir tane aklı başında karakter yoktu.Konusuna bile değinmek istemiyorum.Aşık olduğu kızı,o an başka birini istediğini için aldatan erkek karakter mi ararsın var.Yoksa eski sevgilisini kıskandırmak için başka biriyle numaradan birlikte olup sonra ondan da hoşlanmaya hatta başkalarından da hoşlanan kadın karakter mi ararsın.Hepsi var.Toksik ilişki konusunda daha ötesini okumadım.Bir iki olaydan sonra tahammül seviyem iyice azaldığı için sayfaları geçe geçe okudum.Neden böyle bir kitabın telif hakkı alınıp basıldı hiçbir fikrim yok.Konusunun bu kadar çarpık olduğunu bilseydim okumazdım zaten.
Magnolia Parks
Magnolia ParksJessa Hastings · Lapis Yayınları · 202430 okunma
SON...
bir gün ben de yaşamıştım aranızda hepsi bu kadar lekem yoksa, izim kalmamışsa, bir tortu bile değilsem hafızanızda yine de güzeldi her şey şiirime değdi dünya elli yıl, eteğimdeki taşlar.
Sayfa 237Kitabı okudu
Hatim el-Esamm, Şakik Belhi’nin öğrencisiydi. Bir gün Şakik Hatim’e şöyle bir soru sordu: “30 senedir benimle berabersin, bu süre içinde benden ne öğrendin?” “İlminden sekiz şey öğrendim ki bu da bana kafi geldi. Çünkü ben necatımı ve kurtuluşa ermemi bunlardan bekliyorum.” Şakik: “Nedir onlar?” diye sordu, Hatim el-Esamm şöyle cevap verdi: Birincisi • Halka baktım, her birinin bir sevdiği, bir maşuku olduğunu gördüm. Bu sevilenlerin bazısı kişiye ölüm döşeğine kadar, kimisi de kabrin başına kadar eşlik ediyor; daha sonra hepsi geri dönüp kişiyi tek başına bırakıyor, hiçbirisi kabre onunla birlikte girmiyordu. Düşündüm ve dedim ki: İnsanın en hakikatli sevdiği, kabire onunla birlikte giren ve orada onunla birlikte arkadaşlık edendir. Salih ameller dışında böylesine rastlamadım. Böylece onu, mezarımda bana bir aydınlık olsun, benimle arkadaş olup tek başına bırakmasın diye kendime dost edindim. …
Reklam
114 syf.
10/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Didem , kelimelerin kelimelerim oldu hepsi öyle ağır ki , hani demişsin ya hepsine birer paraşüt olsa da yavaşça inseler ... evet keşke bu kadar acıtmasalar , göğsüme mızrak gibi saplanmasalar , arkalarında sızı bırakmasalar ... 'Nemlenmis tuzluktaki tuzlar' gibi yapışmış tüm hayatın acı gerçekleri yakamiza, biz daha önlük yakalarimizin iki ucunu bir araya getiremezken , ant içmiş gibiler yakalarimizdan dusmeyeceklerine... Işıklar içinde uyu kardeşim
Pulbiber Mahallesi
Pulbiber MahallesiDidem Madak · Metis Yayıncılık · 20079,2bin okunma
Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
...Açlıktan yürüyemez haldeydik, ot toplayarak çiğniyorduk. Bu sırada önümüzden bir tavşan geçmiş, askerlerden biri tüfeğini doğrultarak tetiğe basmış fakat hayvan kaçmıştı. Tavşanı vuramayan asker bu defa da : «— Eyvah uğursuz hayvan karşımıza çıktı vuramadık. Önümüze eşkıya çıkacak bu bitkin halimizle ne yapacağız» diye ağlamaya başlamaz mı! Tabii bütün askerin morali bozulmuştu. Bu olaylar içinde düşüne düşüne ilerliyorduk ki birdenbire karşı sırtlardan on kadar beyaz gömlekler giymiş silahlı dağlılar görünmüş ve kendilerini sipere atmışlardı. Biz de hemen almış, askerlerime komut vermeden ateş etmemelerini söyleyip bir eri de ileri sürerek onlara seslettirmiştim. Onlardan biri de ilerlemiş ve Kürt olduklarını bildirmişti. Her iki taraf dereye inerek burada birleştiğimizde. Askere yardıma gelmiş Kürtler olduklarını anlatmışlardı. Halbuki bunların yağmaya gelmiş Kürt eşkıyalar oldukları aşikârdı. Kendilerine daha ileri gidemeyeceklerini ekmekleri varsa askerlere de bir kısmını vermelerini anlatmıştım. Reisleri olan silahlı «memnuniyetle» demiş ve başı ile işaret etmiş, silahlı dağlılar da bellerine sarmış oldukları çıkınları çözerek sini ekmeklerinden çıkarırlarken, Ağanın hizmetçisi durumunda olduğu anlaşılan bir silahlı da Ağaya mahsus olan yağlı ekmekten bana verdi ve selamlaşarak ayrıldık. Onlar omuzlarında silahları ile giderlerken ben askerime : «— Eee söyleyin bakalım tavşan uğurlumu uğursuz mu...» diye takıldığımda hepsi bir ağızdan bağırdılar : «— Uğurlu, uğurlu bundan sonra severiz...»
Biz sofraya oturur oturmaz, kapı açıldı. İçeriye Kafkasyalı bir grup girdi. Çok parlak kostümleri vardı. Kurşunları göğüslerinde, geniş omuzlu, ince bellerinden hançerler sarkan, uzun, siyah çizmeli bir gruptu. İnsan, onların hemen dans etmeye başlayacaklarını bekliyordu. Fakat, onlar dönüp insana bakmıyorlardı bile. Evet, bu fevkalâde yapılı
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.