Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
GENÇLİK; 12 EYLÜL ÖNCESİNİN MAZLUMU, 12 EYLÜL SONRASININ İSE MAĞDURUDUR. Röportaj : Melih Perçin - Hasan Ekmen, 28 Ağustos 2001 Röportajcılar: Sayın Genel Başkanım,Türk siyasetinde derin izler bırakan bir gençlik hareketinin liderliğini yaptınız ve uzun mücadele hayatınızda önemli ve tarihi günlerin bizzat şahidi oldunuz. Dünden bugüne kısa
Her zaman asker olmak istemişti
Mustafa Kemalin yurdunu modernleştirmek ve halkçı bir rejim kurmak konusunda azmi ve fikirleri bu yıllarda olgunlaşmıştır. 1914 Mayısında Sofya yakınlarında, bir Bulgar yurttaşıyla yaptığı konuşma ilginçtir. Mustafa Kemal bu konuşmada çizdiği programı Cumhuriyet Türkiyesinde gerçekleştirmiştir. Mustafa Kemal Grazianiye şöyle demiş: "Türk milletinin fevkalede meziyetleri vardır. Fakat ne yazık ki onu karanlık ve cehalet içinde bırakıyorlar. Millet pratik bir şekilde modern maarife susamıştır. Rejim, iktisadi hayatın hiç bir cephesinde millet ve devletin faaliyet göstermesine izin vermiyor. Halbuki Türkiyenin nefes alabilmesi, ileriyelebilmesi ve mahzar-ı hürriyet olması her şeyden evvel Türk milletinin maneviyatını yükseltmek ve onu taassuptan kurtararak faal bir kudretli iktisap etmesine çalışmak lazımdır. Millet cahil dervişlerin elinden tahlis olunmalı ve bunların yerine iyi tahsil görmüş, laik profesörler getirilerek işin başına geçirilmelidir. Hülasa, milletin daha pek çok şeye ve inkılaplara ihtiyacı vardır. Millet aile ve toplum hayatında doğu düşünce tarzından ayrılmalıdır. Türk halkının gerçeği görüp kavrayabilmesi için pek çok büyük reformlar gerekir.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Her zaman asker olmak istemişti
O dönem Avrupa başkentlerinde yaşayan ve Batı Avrupa ülkelerini gözlemleyen Osmanlı aydınlarının çoğu bu dünyayı anlayamamış, ondan ürkmüşlerdi. Dönemin Osmanlı aydını Batı Avrupa karşısında `xenophobique` yani yabancıya düşman, ondan korkan bir tutuma sahiptir. Oysa uzun zaman Osmanlı birliğinde yaşayan Bulgarlarda modernleşme ve kültürel farklılaşma olgusunu gören Mustafa Kemal Osmanlı aydının Batı uygarlığına karşı beslediği ürkeklik ve yabancılık duygusunun yersizliğini bir kez daha anlamamıştır.
Her zaman asker olmak istemişti.
Balkan savaşları bizim tarihin en acı sayfalarındandır. Orada imparatorluk hazin ve hatta utanç veri bir geri çekiliş yaşamış ve bir vatan yitirmiştir. Mesela Atatürk memleketini kaybetmiştir. O sırada Trablusgarp cephesinde idi ve Derneden Istanbula gelince gözleri yaşla doldu ve Selanikli bazı asker arkadaşlarına sitem etmiştir. Trakya cephesinde göreve başlamıştı ve Tahsin Paşanın Selaniki kolayca teslim etmesini affetmediğini açıklamıştır.
Her zaman asker olmak istemişti.
İtalya az sayıdaki başarılı genç kumandan ve direnen yerli halka karşı başarılı olamayınca Güney Ege adalarına çıktı. Bu arada Balkan Savaşı da çıkınca İtalya ile Uşi Antlaşması yapıldı. 360 yıllık Kuzey Afrika hakimiyeti İsviçredeki bu antlaşmayla bitti; Kuzey Afrika`daki son toprağımızı da kaybetmiş olduk. Ayrıca Mustafa Kemal için, gelecekte Milli Mücadelede uygulayacağı, işgalci ordularla çatışma hareketi ve yerel halkı örgütlemek adına adeta bir staj yeri olmuştu.
Her zaman asker olmak istemişti.
Genellikle tarih yazarken Türk-Osmanlı tarafının yokluk ve problemleri ele alınır, İtalyanın gelişmiş bir ülke olamadığını, hücumu ve harbi hazırlayamadığını pek dikkate almayız. İtalya 1911`e gelene kadar Avrupanın büyük güçleri arasında geri kalmış devlettir. İtalya, medeniyeti, kültürü ve birtakım müesseseleri itibarile Avrupanın anası demektir. İtalyanın olmadığı Avrupa düşünmek mümkün değildir. Buna rağmen İtalya bu gün bile devam eden problemleri bariz şekilde yaşıyor. Kuzey İtalya endüstriyel, ticari, gelişmiş kültürüyle mağrur, aristokrasi hakim bir bölgeydi; güneyi ise zirai geri kalmış feodal bir yapı ve Sicilyadan bildiğimiz gibi sadece mafya örgütü değil kilisesi, toprak ağalığı gibi yerel örgütlenmeleriyle yaşayan, bütünleşememiş vatan parçasıydı. İtalyan birliği bir bakıma Alman birliğinden evvel gerçekleşti. Ve burada şaşılacak şey, İtalyanın en gelişmiş bölgesi Piemonte-Lombardiyanın sanayici kuvvetleri ve başındaki mağrur monarşinin ( ki Kırım savaşında bizim müttefikimizdir) Güney İtalyayı temsil eden Garibaldi ve onun kırmızı ceketlileriyle birleşmesidir.
Reklam
Her zaman asker olmak istemişti.
1463`te Türk idaresine giren Bosna topraklarını, 1878 yılında kaybetti. Buna rağmen Osmanlı nüfuzu orada varlığını sürdürüyordu. Ancak 1908`de Avusturya-Macaristan, Bosna`yı ilhak etti
Her zaman asker olmak istemişti
Bosna, Osmanlı için özel ve müstesna bir bölge idi. Boşnaklar Balkanlarda Müslüman olan ve kendini " Osmanlı" olarak nitelendiren bir toplumdur. Köken olarak sırp ve hırvatlarla aynı millettendirler. Slavdırlar. Ancak bu üçünün arasındaki fark dindir. Fatih Bosnayı 1463 te fethetmesiyle papazsız ve hiyerarşisiz bir Hristiyanlığı benimsemiş olan boşnaklar İslama geçmişlerdir.
Her zaman asker olmak istemişti
Mustafa Kemal işini seven ve iyi yapan, çok disiplinli, çalışkan askerdi. Osmanlı imparatorluğunda 1908 Hürriyet İnkılabı olmuştur. 1909`un yaz aylarıdır. Uzun yıllar Osmanlı ordusunda hizmette bulunan Colmar von der Goltz - Goltz Paşa olarak tanınacak ve Irak Cephesinde vefat edecek, önemli bir askerdi. Makedonya`daki Türk Ordusuna garnizon tatbikatı yaptırmak için Selanik`e gelecektir. Mustafa Kemal, Mareşal gelmeden evvel ona sunulmak üzere Selanik civarında bir tatbikatın planlarını hazırlamakla meşguldür. Paşalar, Kolağası Mustafa Kemalin bu cüretini hayretle karşılıyor ve diyorlar ki buraya gelecek olan Goltz bize ders vermek için geliyor, ders almak için değil. Bunun üstüne Mustafa Kemal de ileri giderek " Benim hazırlayacağım meseleyi Mareşale göstermek ayıp değildir, bunun aksi ayıptır. Mareşal eserime ilgi göstermezse kendi istediğini tatbik ettire bilir. Fakat bütün Makedonyaya şamil olan Türk ordusu kumanda heyetinin hiç bir şey düşünmez ve hiçbir müdafaa tedbiri alamaz insanlardan müteşekkil olduğu zehabını onda uyandırırsak, işte Türklüğe ve Türk askerliğine yakışmayacak hareket olur bu. Goltz Paşa geldiğinde Paşanın planını çok beğenir ve ertesi günü Vardar nehri havzasında tatbikat başlar. Hatta Goltz Paşa, Mustafa Kemal yanına alır ve yardım ister. Çünkü araziye yabancıdır.
Her zaman asker olmak istemişti.
İlla ki bir tarafa katılmanın bir manası olmadığı gibi Almanya gibi zayıf kalan bir kuvvetle ittifak etmek çok lüzumsuzdu. Biz Almanya`yla harbe girdiğimiz zaman akıllı kurmaylar Almanyanın başarılı olmayacağını söylüyordu. Mesela İsmet İnönüde Marne cephesindeki duraklamasından sonra Almanyaya güvenilmez diyordu. Almanyanın Tannenbergde rusları yenmesi çok anlamlı değildi ki rusların ki de çok mücehhez ordu sayılmazdı. O sırada Rusyanın berbat kumanda kademesi vardı ve tıpkı İkinci Dünya savaşında olduğu gibi 3 asker bir silahla savaşa giriyordu. Hindenburgu küçümseyemeyiz ama Marne cephesinde doğudan batıya asker sevk edilmesine rağmen muvaffak olunamamıştı. Özetle Osmanlı İmparatorluğu İngiltere`yi oyalama için Almanya tarafından harbe alınmıştı. Şüphesiz Avusturya ve Almanya Osmanlı ordusunu biliyorlardı. İngiltere ve Fransa, 1912-13 Balkan hezimetimiz üzerine bizi küçümsemişti. Bilindiği gibi o hezimet büyük ölçüde siyasi nedenlerden kaynaklanmıştır. Kumanda kademeleri birbirlerine düşmüştür.
39 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.