Her işe temiz yürekle baş koyup sonunun sürekli hüsran olması.İyi niyetliliğin onu daha da aşağı çekmesi.Haksızlığa,adaletsizliğe kararlarıyla direnmeye çalışması, vicdanıyla hukukun uyumsuzlugunu görüp asla gerceklestiremeyecegi kararlari fark etmesi. Umutla başladığı isinde ne kadar kötü mekan olsa da daha fazla iyilik yapacağına sebebiyet vermesi nedeniyle sevinç duyması.
Böyle bir adamı rüzgar öyle bir çekiyor ki ,kalkamayacak kadar savuruyor, savurdukca savuruyor acimadan.
Zehra'nın olduğu durum bana hiç yabancı gelmedi.Acıma duygusunun olmaması doğal geldi.Acıma, sonradan kazanılan degil ama sonradan kaybedilen bir şey bence. Aslında ne kadar kaybetse de insan, alevlenecek kadar kül bırakır geri de .Bizi insan yapan da bu zaten.
Kitabın birinci sayfasindan sonuncu sayfasina kadar, cesitli duygular yasayacaginiza garanti verebilirim.
Belki de her olayin bir perde arkasi vardir.Hayat göründüğü kadar basit degil.O kadar karmaşık ki .Böyle bir yaşamda birine karşı kesin bir tavır ne kadar dogru olur bilmiyorum.
Ağlatabilen bir kitap, hem de acı hissiyle.
kitabı ilk elime aldığımda okuyamayacağımı düşünmüştüm ama daha ilk sayfada fikrim değişti.yazarın kullandığı dil hem çok samimi hem de çok sürükleyici kötülükten başı dönmüş bir adam tekdüze bir dünya yaratmak isteyen insanlar tarafından hiç istemediği bir insana dönüştürülüyor.bu düzen bana hiç de yabancı gelmedi. kitap günümüz dünyasına ışık tutmuş sanki.yaşlı rahibin de dediği gibi:kişi iyiliği seçebilmelidir.kişiye seçme hakkı tanınmazsa o kişiliğini yitirir.
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200992,4bin okunma
Araba Sevdası, MEB cebri ile okutulan veya Türkçe kitaplarında kuş afedersinizi kadar özetleri bulunan kitaplardan biridir. Daha Vira Bismillah demeden, yazarın kitabı yazma nedenini açıklamasında “napayım mevsim uygun olsaydı, yazmak yerine bahçe kazardım” demesi, inşallah dedeciğim nüktedan bir yazardı, inşallah gerçek bir açıklama değildi,
İnsanın yaşadığı en acı deneyimler, hiç ummadığı insanlardan gelir. Sığındığımız insanların, sakınmamız gerekenler olduğunu sonradan anlarız. Ama çocuktuk işte; başımıza gelen tüm kötülükler gülümseyerek gelmedi mi?