Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
En eski Kur'an-ı Kerim bölümlerinden biri bulundu bir zaman...
Anadolu Ajansı " İngiltere'deki Birmingham Üniversitesi'nde bulunan iki parşömendeki el yazması Kur'an-ı Kerim'in 1370 yaşında olduğu tahmin ediliyor. "En eski Kur'an-ı Kerim bölümlerinden biri bulundu. İngiltere'deki Birmingham Üniversitesi'nde bulunan iki parşömendeki el yazması Kur'an-ı
Suriye, Filistin ve Hicaz 'da Türk müsünüz sorusunun birçok defalar cevabı , estağfurullah idi ... Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık.
Reklam
Bereketli Hilâl'in Kutup Yıldızı ŞAM
Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan Şam, İslâm tarihi boyunca birçok önemli hadisenin de başrolündeydi. Emevîlerin başkenti, Abbâsîlerin rakibi, Zengîlerin incisi, Salahaddîn'in beşiği, Memlûklerin dayanağı, Osmanlıların Hicaz yolundaki durağıydı. Osmanlı'nın son sultanı Vahîdeddîn'i bağrında misafir eden şehir, kulak verene bütün sırlarını usul usul anlatmaya devam ediyor...
Sayfa 31 - Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı, Derin Tarih, Tarih Okuyan Şaşırmaz, Genel Yayın Yönetmeni Taha Kılınç, Turkuvaz Dağıtım PazarlamaKitabı okuyor
Rakka Kadim Arab şehri Amerika/Pckklı pçlerin işgalinde
İmam Muhammed sadece bir hadis ravisi değil, içtihadı halen daha günümüzde taklid edilen büyük bir imamdır. Şeybânî’nin Rakka dönemindeki önemli olaylardan biri, 184/800 tarihinde İmam Şâfiî’nin halifeye isyan konulu bir soruşturma kapsamında sayıları yedi/dokuz kişi olan bir grupla birlikte Hicaz'dan önce Bağdat'a sonra da Rakka'ya götürülerek Harun Reşid’in huzurunda yargılanması hâdisesidir. Şâfiî bu olaydan, soruşturma süresince halifenin yanında bulunan Şeybânî’nin hüsn-i şehadetiyle kurtuldu. İmam Şâfiî: gözlerin bir benzerini görmediği, onu görenlerin ondan öncekileri görmüş gibi olacağını belirttiği İmam Şeybanî ile ilgili birçok sözü nakleden Kevserî’nin eserinde geçen bazı sözler şu şekildedir: ‘Muhammed b. Hasan gibi kilolu olup çok ince ruhlu birini görmedim’ ‘Bir meseleyi ele aldığında sanki Kur’an ona iniyordu. Ne bir harfi takdim eder, ne de bir harfi te’hir ederdi” ‘İnsanlar Muhammed b. Hasan’ın fıkhında güvendedirler’ ‘Ben ondan daha akıllı, daha fakih, daha zahid, daha takvalı birini görmedim.’ ‘Muhammed b. Hasan’a karşı görüşler bildirmeme rağmen onunla oturur, onun kitaplarını dinlerdim’ ‘Helali, haramı, illetleri, nasih ve mensuhu ondan daha iyi bilen birini görmedim’
İsa'nın Mezarı
Hicaz hurması gibi Filistin zeytini de ancak para ile satın alınabilir. Şakağa yapışmış yağlı saç parçasını bükerek can çekişen Kudüs hacıları, yağlı hırkalarının çürümüş pamuğunu didikleyen Medine hacılarından daha bahtiyar değildirler. İsa'nın açları da Muhammed'in açları kadar ve onlar gibi sürünmek kaderlisidirler. Yalnız kudüs'te dilencinin çerçevesi ihtişamlıdır: Medine, dini mallaştırmış ve maddeleştirmiş bir Asya pazarı idi. Kudüs dini oyunlaştırmış bir garp tiyatrosudur.
Sayfa 66 - Pozitif yayınları/2004
Bizim İmparatorluk
Birinci millet meclisinde Şer'iye vekilliği etmiş, Eskişehirli bir Türk hocasının Türkler gibi "ve" demek yerine, Araplar gibi "vua" dediğini belki henüz unutmamış olanlar vardır. Suriye, Filistin ve hicaz'da: -Türk müsünüz? Sorusunun birçok defa da cevabı: -Estağfurullah! idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş, ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı imparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi. Eğer medrese ve şuursuzluk devam etmiş olsaydı, araplığın Anadolu yukarılarına kadar gireceğine şüphe yoktu.
Sayfa 42 - Pozitif yayınları/2004
Reklam
Hâlâ daha yanıyor
Suriye'de Hristiyanlık, Müslümanlık; Filistin'de Araplık, Yahudilik; Hicaz'da şeriflik, Vehhabilik meseleleri, bizzat Türk-Arap meselesinden daha azılı idi. Nitekim biz çıktık; nifak, bütün Akdeniz, Kızıldeniz ve çöller boyunca yanıp durmaktadır.
Suriye, Filistin ve Hicaz'da: - Türk müsünüz? Sorusunun birçok defalar cevabı: - Estağfurullah! idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi.
Yemen'i hiç bilmiyorum, belki güneş Şeria güneşinden daha sıcak, çölleri Hicaz, çöllerinden daha kuru, daha mahiyetsizdir. Fakat bunun ne ehemmiyeti var? Her tarafta bu neslin kahramanları var. Kahramanlar için iklimler, düşmanlar, denizler ve karalar birdir. SON
Sayfa 162Kitabı okudu
128 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs
Bu kitabı okuduysanız Kudüs hakkında hiçbir şey bilmiyor olsanız bile artık bir şeyler konuşabilecek seviyeye gelmişsiniz demektir. Bir Müslüman olarak Kudüs'ün İslamdaki yerini ilk kıblemiz olmasını, İsra ve Miraç yeri olması Mekke ve Medineden sonra 3.kutsal şehrimiz olduğunu, kendisinin ve çevresinin bereketli kılınan topraklar olmasını, Peygamber ve cihat yurdu olması gibi bilgilere haiz olup; bu bereketli topraklarda Yahudi ve siyonistlerin Kudüs'ü yahudileştirme çabalarını, siyonistlerin Kudüs ve Müslümanlar üzerinde gerçekleştirmeye çalıştıkları hain planlarını, Mescidi Aksa'nın altından tünel kazıp, bizim değerli mescidimizi yıkıp üzerine Süleyman heykeli yapma hayallerini... vs daha nice bilgileri öğrenmiş olursunuz. Kudüs sadece Filistinlilerin ya da Araplarin davası değil tüm dünya Müslümanlarının ortak davasıdır. Yahudi ve siyonistlerin Nil'den Fırat'a, Lübnan'dan Hicaz'a kadar kurdukları sınır hayallerini gercekleştirmelerine asla imkan vermemeliyiz. Bu bereketli topraklar bizimdir. Ne olursa olsun her daim bu bölgede cihat etmek, burayı korumak için elimizden ne gelirse yapabilmek bizim boynumuzun borcudur. Bu bizim ortak davamızdır. Kudüs Müslümanlarındır. israile ve onun destekçilerine her daim düşmanlığımız ve boykotumuz inşaAllah devam edecektir. Allah'ın İzniyle İslâmi Uyanış Asla Ölmeyecektir.
Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs
Her Müslümanın Ortak Davası KudüsYusuf el-Karadavi · Nida Yayıncılık · 20212,152 okunma
Reklam
Görülmeyen iyilikler zamanındayız. Hayatın acımasız , saçma kadrajında görünmediğin yerden vuruluyoruz. Bir gerekçelik hayatlarımızda bir bahane arkasına sığınmak zorunda olduklarımızla varız.Canımızın istemediğini anlatmak inanılmaz zor bir o kadar da canımızın istediğini anlatmak nefes almak kadar kolay. Cevaplar basit , sorular zamansız ve kuralsız. Bir düzende yaşamak zorunda bırakılışlarımız kimin düzenine eştir ki ? Kimdir kural koyan bir sıralama olmaksızın ? Kime boyun eğeceğimizi ya da es geçeceğimizi kime sormak durumundayız. Var mıdır bir ritüeli bu anlaşma denilen sözsüz akitlerin ? Bir bakış ya da bakmayışa takılıp kalmamız neden dir? Neden dir değene haz değmeyene hicaz. Almadan vermek rabbime hassa bizim almadıklarımızı vermek kime has ? Düşün ey insanoğlu ! Salınca hayatındaki eşlikçileri kim kalıyor ekseninde kim kalıyor evreninde.............
“Suriye'de Hıristiyanlık, Müslümanlık; Filistin'de Araplık, Yahudilik; Hicaz' da şeritlik, Vehabilik meseleleri, bizzat Türk-Arap meselesinden daha azılı idi. Nitekim biz çıktık, nifak, bütün Akdeniz, Kızıldeniz ve çöller boyunca yanıp durmaktadır.”
Suriye, Filistin ve Hicaz'da: - Türk müsünüz? Sorusunun birçok defalar cevabı: - Estağfurullah! idi. Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmış- tık.
Fakat en tehlikelisi Arapça konuşulan eyaletlerdeki milliyetçilik hareketleriydi. Türkler yüzyıllarca bu toprakları yönetmiş olmalarına rağmen nüfus dengesini değiştirmemişlerdi. Arapça konuşulan yerlerdeki Türk nüfusu yok denecek kadar azdı. Mısır, Irak, Suriye, Yemen, Asir ve Hicaz'da ayaklanmalar çıkması halinde bu bölgeleri kontrol altında tutmanın imkânı bulunmuyordu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.