Akhilleus'un Şarkısı, Madeline Miller tarafından 10 yılda hazırlanan mitolojik bir roman. Daha önce yazarın Ben Kirke'sini okumuş ve beğenmiştim. Akhilleus'un Şarkısı'nı, Kirke'den daha başarılı buldum. Anlatımı akıcı ve hoş olmasına rağmen, bir noktadan itibaren betimlemeler yüzünden boğuluyor gibi hissettim. Yazar, Akhilleus'un ayakları için bile satırlarca betimleme yazmış. Yalvarıyorum dur artık betimleme kadın
Kitabın ilk yarısı, beni büyülemişti. Daha önce okuduğum güncel aşk romanlarından daha sarsıcı ve çarpıcı bir aşk var elimizde. Akhilleus ve Patroklos arasındaki aşk o kadar olağan ve masum ki, etkilenmemek için kalpsiz olmak gerekir.
Kitabın ikinci yarısına gelecek olursak; sıkıcıydı. Savaş başlasın diye bekliyoruz ama yazar hiçbir aksiyon göstermiyor. Herhangi bir hareketlilik olmadan 150 sayfa okumak hiç hoşuma gitmedi.
Hoşuma gitmeyen başka bir nokta ise, yanlış bilgilendirmelerdi. Patroklos, karakteri mitolojide öyle olmamasına rağmen çok feminen ve kırılgan yazılmıştı. Yazarın bunu Akhilleus ve Patroklos arasında daha dengeli bir aşk yazabilmek için böyle çizdiğini düşünüyorum ama gerekliliği tartışılır, bana kalırsa yanlış bir hamle olmuş. Patroklos karakterinin yazımı baştan sonra hatalı. 300 küsür sayfa boyunca değişim göstermeyen tek karakter. Roman boyunca pasif, kendine acıyan biri olarak karşımızdaydı. Kendi fikri yokmuş gibi, sorulan sorulara bile cevap veremeyen bir karakter olarak yazılmış. Eğer böyle olmasaydı elimizde daha başarılı bir roman olacağına eminim...