Simmel, adeta bir modernite paradigması oluşturduğu tanımında, modernitenin özünü, “bilimsel teknolojik çağın görkemli tantanası” içerisinde betimler. Bireyin “iç güvenliği”nin yerini, “modern hayatın hercü mercinden, heyecanından doğan” “belirsiz bir gerilim, hafif bir özlem duygusu”, “gizli bir huzursuzluk”, “çaresizce bir telaş” almıştır.