Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aşk
"bu kadar aşıksın mevla'ya,şükürler olsun bu aşkı yaşayıp yasatana! Peki,bana ne kadar aşıksın?" " Sen benim yaradan'dan ötürü yaratılanı sevisim,bir adım gelene ön adım gidisim ve herkesi olduğu gibi kabul edisimsin.sen benim bugünüme şükür ve yarınıma dua edisim ,azla yetinisim,coga göz dikmeyisimsin ve kapanmayan avuç icimsin."
Sayfa 70 - Gul hatun mevlananin esiKitabı okudu
Ki Bağlacına Dair
"Yandım, âh ki ne yandım" Ki bağlacının hassas ruhlu insanlar için ne kadar anlamlı olabileceği üzerinde düşündüm Mazhar Alanson'un bir şarkısı ile ilgili yaptığı izahta. Kabe'ye bakarken yazmış defterine "yandım" diye. İkinci gün "ki ne yandım" yazmış... Buradaki "ki" aradan geçen zamanın
Reklam
Sizi üzenlere hâlâ selam veriyorsanız, Bu vicdanınızın sadakasıdır. Hz. Mevlana
Mevlânâ lakabına dair.
Hazreti Mevlana mübarek ömürlerinin büyük bir mikdarini Diyâr-i Rûm namile anılan Anadolu'da geçirdiği için Rûmi sıfatiyle telkib edilmiştir. Şems-i Tebrizi Hazretleriyle mülakatlarından sonra kendisine «Mevlana» demişlerdi. Mevlana bu şöhretleriyle daha fazla tanınmaktalar. Ancak kendilerinin hizmetlerinde kırk sene bulunan Sipehsalar Hazretleri kendilerine «Hüdavendigar» kelimesini tevcih etmekteler, Mevlânâ kelimesini ise muhterem pederleri «Bahaeddin Veled» Hazretlerine atfetmekteler. Mevlânâ kelimesi Arapça olmaktadır. Mucem-i Mekaysi'l-Luga» sözlüğünde, işbu kelime V.L.Y. kökünden olup yakınlığı ifade eder denmektedir. Mevlâ ise: Azad eden, azad edilen, sâhib, birbirlerini korumada anlaşmalı olanlar, amcazade, komşu, koruyan anlamlarında olduğu geçmektedir. Nâ eki de: Bizim anlamındadır Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve Sellem Efendimiz'in, Sahih-i Buhari'de kendi kölesi Zeyd Hazretlerine: «Ey Zeyd! Sen kardeşimiz ve Mevla'mızsın» diye buyurduklerı rivayet olunur. Sözlüklerin verdikleri anlamlara göre bu kelimeyi nasıl manalandırsak da netice itibarı ile «Mevlana» kelimesinin denmesi şer'an caiz olduğu bu hadis-i şerifden belirir.
Sayfa 44 - 45Kitabı okudu
Felsefe ve mantık erbâbnın sözlerini papağanlar gibi tekrarlayanların sözleri ve getirdikleri delilleri kuru, ölü, ruhsuz ve hayatsız sözlerdir. Onlar, ne te'sirli ve ne de hoştur. Çünkü bu sözler, ölü kalpten çıkıyor. Ölüden çıkan söz, nasıl te'sir eder ve nasıl meyve verir.
Sayfa 79 - MevlânâKitabı okudu
Kelamcıların delil getirmede güçlü oluşları ve münazarada üstünlükleri, İslâm'a itiraz edenlerin ve bu konuda mücadelede bulunanların dillerini kesmişti. Lâkin, yüreklere sükûnet, iman ve şekilcilere de kabullenme ve iknâ verememişlerdi.
Reklam
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Mesnevi Hz. Mevlana'nın en büyük eseridir. Tamamı altı cilt olan Mesnevi, yirmi altı bin beyit, yani elli iki bin satırdan oluşur. Mesnevi'de Hz. Mevlana; anlatmak istediklerini yer yer hikayeler şeklinde ifade etmiştir. Ancak bu hikayeler çoğu zaman iç içe anlatıldığı için okuyanın hikâyeyi ve hikâyede verilmek isteneni kavraması oldukça zordur. Uzun bir çalışmanın ürünü olan bu eser, yani "Mesnevi'de geçen bütün hikayeler" Mesnevi'ye ve oradaki hikâyelere rahatlıkla ulaşabilmemizin yanında, aynı zamanda Mesnevi'deki hikâyelerin tamamını içine alan ilk büyük çalışmadır. Bu hikâyelerin anlamları çok derin olduğu kadar çok da öğreticidir. Ben çok beğendim. Mutlaka tekrar okuyacam. Herkese tavsiye ederim.
Mesnevi'de Geçen Bütün Hikayeler
Mesnevi'de Geçen Bütün HikayelerMevlana Celaleddin-i Rumi · Nar Yayınları · 2017367 okunma
Mesnevi-i Şerif'te "Evlâdım, velîler tanrının çocukları gibidir" sözüyle başlayan bir beyit var. Hz.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
'nin çok açık bir kerametidir bu. Bunun geçtiği bâb, velîlere düşmanlık edenlerin hallerini bildirir bir kıssayla başlamış. Hindli bir ârif, bir kâfileye diyor ki: "şu tarafta bir fil yavrusu var, onu yemeyin, yerseniz annesi sizden intikam alır." Takip eden beyitlerde, kavmi tarafından zulme uğrayan enbiyâyı ve kavimlerinin helâkini sayıp "evliyâ hasımlarının âkıbeti bu olur" demeye getiriyor. Hani nebî, velîdir de aslında ya, o yüzden. Şimdi, Mevlânâ'daki ferasete bakın hele ki, çöl bedevileri bu beyiti alıyor da o yüce velîye müşrik diyor. Halbuki o beyit, Cenâb-ı Hakk'ın velîlerine rahmetinin bir annenin yavrusuna olan rahmetinden, kıyas edilemeyecek surette fazla olduğunu bildiriyor. İkaz olundukları söz vesilesiyle ikazı çiğniyorlar. Şimdi Mevlânâ'ya düşmanlık eden bu bahtsız bedevî, fil yavrusunun canına kasteden kafileden değil midir? Hz. Celâleddin ise "velîler hakk'ın çocukları gibidir" buyurmakla, kâfileyi ikaz eden Hindli ârif değil midir? - 11.06.2020
" (...) Neyzen Teyfik'in Mevlana türbesini ziyaret ettiği anda yazdığı anlaşılan şiiri, onun fiziki ve ruhi portresi ile türbesini tasvir eder. Bu özelliğiyle, edebiyatımızdaki bilinen tek örnektir. Bektaşi olan şair, Mevlevi olur ve onu 'Hz. Ali'nin nurunun nuru' olarak nitelendirir. Akli ilimlerin Mevlana'yı anlatmaya yetmeyeceğini söyleyen şairi, onun tarihi kimliği pek ilgilendirmez: Yaş elli beş, boy uzunca imiş biraz kanbur Demek ayıp değil amma edebde hayli kusur Bir inhina ki sevimli şu devr-i pir ide Fenâyı mutlak içinde bir ölmeyen zinde Başında bir keçeden takke amma sivri ucu Pek öğle dikkat edilmez, şiârı göz yorucu İne o takke'nin altından omza dek saçlar Kıvırcık uçları, ek çok değilse de ak var "
Sayfa 114 - Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları - (Neyzen Tevfik; Yücebaş 1959:50)
Bazı eşşekler anlamaz!
. Hz. Nuh'un oğlu Kenan ben Nuh'un gemisini istemem diyerek yüzmeye girişti. Hz. Nuh ona: "Oğulcuğum gel babanın gemisine bin de fırtına sana bir zarar vermesin." dedi. Kenan: "Hayır ben yüzme öğrendim, senin gemine ihtiyacım yok." dedi. Hz. Nuh: "Oğlum aklını başına topla, buna belâ tufanının dalgası derler, bugün
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.