''Ey tez canlı, aceleci, ham kişi! Bir dama bile basamak basamak bir merdivenle çıkılır. Tencereyi bile ocakta yavaş yavaş ustaca kaynatmak gerekir. Delice kaynayan tencerenin pişirdiği yemekten hayır gelmez. Hz.Mevlana k.s. # MüddetTesellisi
İnsan hem dindar hem de kaba, geçimsiz ve nezaketsiz olamaz. Zira bütün esaslarıyla İslam dini, baştan sona nezaket, zarafet ve nezafet ölçülerinden, yani “güzel edepten” ibarettir.
Unutmamak gerekir ki şeytan –aleyhilla’ne- huzur-i ilahiden, ilim veya amel noksanlığı sebebiyle değil, edepsizliği yüzünden kovuldu. Bu yüzden şeytanı mahveden en güzel fazilet, edeptir.
Hz Mevlana (k.s) bunu şöyle izah eder:
“İblis, Hazret-i Adem’e (a.s) secde etmeyip Allah’ın emrine karşı gelince:
>-Benim zatım ateşten, onun ki çamurdandır. Yüksek olanın aşağı olana secde etmesi nasıl yakışık alır?< dedi.
İşte İblis, Allah’a edepsizce karşılık vermesi yüzünden lanete uğradı ve huzur-i ilahiden kovuldu. Üstelik bir de küstahlık edip, kendisini yaratanla cidale kalkıştı.” (Fihi Ma Fih, s.159)
Ecdadımız; “Edebi edepsizden öğren.” diyerek edebe riayet etmeyenlerin hal ve akıbetlerinden ibret almayı öğütlemişlerdir. Bizler de şeytanın düştüğü vaziyetten gereken dersi çıkarmak durumundayız.
Dolayısıyla Rabbimizin bizler için takdir buyurduğu şeyler hakkında, şeytanca bir küstahlıkla cidale girişmek yerine, hemen o anda boyun eğip rıza ve teslimiyet göstermek, en mühim batıni edepler cümlesindedir.
Eğer her görünen şey göründüğü gibi olmuş olsaydı o kadar keskin ve aydınlık bir görüşe sahip Peygamber "Bana eşyayı olduğu gibi göster" diye feryat etmezdi. Şimdi senin düşüncen her ne kadar parlak ve güzel ise de O'nunkinden daha iyi olamaz. Sendeki her düşünceye ve tasavvura güvenme;yalvar ve kork.
Mevlana (k. s)