Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hz. Ömer "Geçmişe takılıp kalma, geçmiş de gelecek de Allah ile arana perdedir. "
Sayfa 22 - Kırkambar yayınlarıKitabı okudu
Nefs ölmez zaten. Nefs dizgine alınır. Yani nefs bir binek, mesela at gibidir. Nefse binince o atin dizgini senin elinde olacak. Üzengiler ayağında olacak. O seni değil, sen onu istediğin istikamette süreceksin. Dizgini bırakırsan o nefs ati senin dilediğin yere değil, kendi dilediği yere doğru seni götürür, sürükler. Yani süründürür. Nefsin
Sayfa 69
Reklam
Ey İnsan! Hz İsa Gibi Sende Ahmaklardan Kaç Ahmaklarla Sohbet Etme, Ahmaklarla Konuşup Görüşmek Nice Kanların Dökülmesine Sebep Olmuştur. Hava Suyu Nasıl Yavaş Yavaş Çeker, Buharlaştırırsa, Ahmak Da Onun Gibi, Senden Bir Şeyler Çalar, Ruhen Seni Yoksul Bırakır. Hararetini Çalar, Soğukluk Verir, Seni Mermer Taşın Üstüne Oturmuş Kişiye Döndürür.'
İsmail Ankaravi, 17, yüzyılın ilk yarısında yaşamış, Ankara doğumlu, İstanbul'da mukim bir Osmanlı arifi ve Mevlevi şeyhidir. İstanbul ahalisini marifet ve tevhid yoluna irşad hizmetiyle birlikte, Ankara ve Konya şehirlerinde, İstanbul Galata Mevlevihanesi'nde telif eniği eserleriyle tasavvufi-irfani geleneğe önemli katkılarda bulunmuştur. Osmanlı kültür hayatında en fazla kitap yazanlardan biri olarak dini ilimlerin çoğunda yaklaşık 28 adet eser kaleme almıştır. Eserlerindeki tasavvuf düşüncesinin temelinde Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbn arabi ve Hz. Hüdavendigar Mevlana Celaleddin Rümi'nin marifet (bilgi) ve aşk doktrini vardır. Bu doktrini layıkıyla yansıttığı en hacimli eseri Mesnevi şerhidir. Şerh, sadece Osmanlı muhitlerinde değil, modem dönem Batı dünyasında ve İran'da da tanınmaktadır. İngilizce konuşan dünyaya Mesneviyi tercüme ve şerheden Reynold Alleyne Nicholson büyük oranda Ankaravi şerhinden istifade etmiş; İran'da İsmet Settarzade büyük bir himmet göstererek Ankaravi şerhinin tamamını Türkçe'den Farsça'ya tercüme etmiştir (Tahran: İntişarat-Zerrin hş. 1380).
Sayfa 7 - Hayy Kitap ☪ 1.baskı - Mart 2008Kitabı okudu
Reklam
HASBIHAL Sevgili Türk Edebiyatı okuyucuları, Bildiğiniz gibi, 2007 yılı UNESCO tarafından bütün dünyada doğumunun 800. yılı dolayısıyla "Mevlânâ Yılı" olarak ilan edildi. Büyük sufi, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkede sempozyumlar, sergiler, konserlerle anılıyor. Bu arada önemli yayınlar da yapıldı. Biz de Türk Edebiyatı olarak
Sayfa 1 - Türk Edebiyatı Dergisi ☪ Sayı 408 (2007 Ekim)Kitabı okudu
Önsöz
Şüphesiz ki, İbn Arabî ve Mevlânâ tasavvuf tarihinin iki mümtaz sîmâsıdır. Her ikisi de 7h/13m. yüzyılda yaşamış ve biri (İbn Arabî) Şam'da, diğeri (Mevlânâ) ise Konya'da vefat etmiştir. İbn Arabî tasavvufî düşünce boyutunda bir timsâl iken, Mevlânâ ilâhî aşkı yaşama ve terennüm etmede bir zirve olarak kabul edilir. Bu iki büyük sûfînin bırakmış
Sayfa 11 - insan yayınlarıKitabı okudu
İBN ARABÎ - MEVLÂNÂ ETKİLEŞMESİ
….. kısa da olsa İbn Arabî ile Mevlânâ arasındaki etkileşimden de bahsetmek …….. …… bu iki sûfinin birbirleri ile yüzyüze görüştüklerine dâir kaynaklarda bir kayda rastlanmamaktadır. Bunun bir sebebinin iki sûfi atasındaki yaş farkı olduğunu söyleyebiliriz. Bunun yanında, kaynaklar ikisinin Konya'da ve Şam'da karşılaşmış olmaları hususunda
Sayfa 45 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
giriş
KIYMETİ BİLİNMEYEN ŞAHESER Niçin Yeni Bir Tercüme Avrupa ve Amerika'daki fikrî ve teknik gelişmeleri çok yakından takip eden ve
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
hazretlerinin eserlerini okumaktan da büyük haz alan bir dostumdan dinledim: "İstanbul'a Batı'dan falan düşünür geliyor, filan yerde konferans verecek
87 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.