Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hz. Mevlânâ der ki: “Erler sohbeti, seni de erlerden eder. Katı bir taş ve mermer bile olsan, gönül sâhibine erişirsen cevher olursun.”
Gönlümüzde yankılanan ses Mevlana
Hz. Mevlânâ tasavvuf tariflerinin ve mânevî terbiyenin hulâsasını ne güzel ifade eder: مَنْ بَنْدَهِٔ قُرْآنَمْ اَگرْ جَانْ دَارَمْ مَنْ خَاكِ رَهِ مُحَمَّدْ مُخْتَارَمْ “Bu ten bu canda durdukça ben Kur’ân’ın kölesiyim. Hazret-i Muhammed Mustafâ’nın yolunun tozu-toprağıyım.”
Reklam
Dünyada beyaz sakallı, yaşlı kimseler çok vardır ama bunlar arasında sakalı beyaz ve gönlü kara insanlar da mevcuttur. Dikkat etmek gerekir.
Tasavvuf hayatında pir kime denir? Bunu biliyor musun? Tarikat ayrıca turşu değildir; kurulmaz! Tarikat bir olgudur. Ictihaddan bilgisi olmayan, pîr hakkında bilgi sahibi olamaz. Ve şu sözün unutulmaması lazımdır: "Tarikatsız şeriat, âtıldır. Şeriatsız tarikat de bâtıldır." Biz "şeriat" kelimesini din olarak algılamaya alışmışız. Şeriat, meşruluk demektir. Meşrü, yani legal, yani kanuni, yani dayanağı olan demektir. Bu eğer şeriat-1 Islamiyye olursa, o Islam şerfati, meşruluğu olur. Şeriat-i cumhu riyye olursa Cumhuriyet şartları, meşruluğu olur. Meşruluktur. Yani meşru bir dayanağı olmayan kurumlar, müesseseler bâtıldır. Her tarikatın, her tasavvuf ekolünün mutlaka şeriat dayana ğı olması, sisteme oturması lazımdır.
Sayfa 111
Hz. Mevlana “Nefis köpeğini çok doyurursan uyur, aç bırakırsan saldırır.” diyerek nefis terbiyesinde dahi sırât-i müstâkim üzere olmayı öğütler.
Sayfa 32 - Nefes
Bir gün Selçuk hükümdarı ile birlikte şimdiki Mevlâna türbesi yanından geçiyorlardı. Burası o tarihte padişaha ait gül bahçesi idi. Etrafta güller açmış, sünbüller kokar, bülbüller öterdi. Sultan-ül-Ulema (Hz. Mevlananın babası) esterinin başını çevirerek: «Buradan yarınki oğul ve torunlarımızın kokusu geliyor» demişti .Bunu gören padişah hemen o gün den itibaren orayı vakfetti. Evvelce sultanların gül bahçesi olan bu yer âşıkların ve âriflerin irfan bahçesi oldu.
Reklam
"Kenz-i Mahfi" meselesi var, "gizli hazine". Şöyle ki: Cenab-ı Hak buyurmuş "Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim, kainah yarathm." Bu ifadenin hadis olduğu söylenir; ama İbn Teymiye aslı yoktur diyor. Burada geçen "istedim" (ahbebtü) yani muhabbet, bilinmek ise ( u' refu.) marifet kökünden geldiği için mutasavvıflar kainahn yarahlışıru muhabbet ve marifetle açıklamışlardır. Hakk bilinmeyi istemiş, böylece ilk olarak sevgiyle tecelli etmiştir. "Taayyün-i hubbi" derler buna. Fakat bu bilinme sıfat ve isimlerinin zuhur etmesi şeklindedir. Zatı yine gizli kalmıştır. İşte tasavvuf ehlinin aşk, muhabbet, Allah sevgisi dedikleri hep buradan geliyor. İbn Arabi "Benim dinim muhabbet dinidir" diyor. Mevlana ve diğer Hak aşıkları bu yoldadır. Yüce Allah hem seven hem sevilendir. Hz. Peygamber'in "Habib-i Kibriya, Mahbub-i Huda" olması, O'nu da bir muhabbet kaynağı haline getirmiştir. Her varlık muhabbetten iz taşır. Bu yüzden sevilendir, sevendir. Her varlık Allah tarafından, insanlar ve diğer varlıklar tarafından sevilmektedir. Onlar da Allah'ı sevmektedir. Bütün kainat bu aşk ile sarhoş olmuş, dönmektedir. Güneş, yıldızlar, atomun içindeki elektronlar, dünya, her şey.
KUSURLARI ORTMEK
Hz. Mevlânâ gönül incitenleri şöyle ikaz eder: "Şunu iyi bil ki sen, Allah'ın nazargâhı olan bir gönül incitip kırsan, sonra Kâbe'ye yaya olarak da gitsen, kazandiğin sevap gönül kırmanın günahını dengeleyemez. Senin bir saman çöpü kadar değer vermediğin kırık gönül, arştan da üstündür, kürsiden de, levhten de, kalemden de! Hor bile olsa gönlü hakir tutma! O, horluğuyla yine de üstünler üstündedir. Kırık ve mahzun gönül, Allah'ın nazar ettiği yerdir. Onu yapan can ne mübarektir. Kırılmış, iki yüz parça olmuş gönlü tamir etmek, Allah katında birçok hayır hasenattan daha yeğdir... Sus! Her kıldan iki yüz dil olsa da söylesen, gönül, yine de anlatılmaz." Nizameddin Evliyâ (k.s) demiştir ki: "Kalp kırmak, Allah Teâlâ'nın kuluna en büyük lutfu olan şeyi incitmektir. Sâlih bir insan, kendisine nasıl davra- nilırsa davranılsın, asla kimseye kötü söylememeli ve lânet etmemelidir. İnsanların kabahatlerini açıklamamalıdır." Ebû Bekir el-Kettânî (k.s) demiş ki: "Bir müminin kalbini hoş tutmak, bana nâfile hac yapmaktan iyi gelir."
Sayfa 79 - SemerkandKitabı okudu
535 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.