Bir gün Peygamber Efendimiz (selamların en güzeli üzerine olsun) arkadaşlarıyla otururken Ebu Lehep meclise giriyor ve Efendimiz’e ‘Ya Muhammed (S.A.V.), birçok yerleri gezdim, senden daha çirkinine rastlayamadım’ diyor.
‘Doğru söylüyorsun ya Ebu Lehep.’
‘Herhalde dünyanın en çirkini sensin.’
‘Haklısın ya Ebu Lehep’ diyor Efendimiz.
Biraz sonra Hz. Ali (R.A.) (selamların en güzeli üzerine olsun) içeri giriyor ve tevafuk bu ya o da:
‘Ya Muhammed (S.A.V.), bu dünyada senden güzelini göremedim.’
‘Doğrusun ya ALİ.’
‘Sana baktıkça içime huzur doluyor.’
‘Doğrusun ya Ali’ diyerek Efendimiz onu da tasdik edince meclisteki sahabe:
‘Ya Resulullah, biraz önce Ebu Lehep geldi ‘Ne kadar çirkinsin’ dedi, ‘Doğru söylüyorsun’ dediniz; şimdi Ali geldi ‘Ne kadar güzelsiniz’ dedi, ona da ‘Doğrusun’ dediniz. Hikmeti nedir?’ diye sorunca, Efendimiz de şöyle dedi:
‘İnsan insanın aynasıdır. Kişi kensisi nasılsa, karşısında ki insanı da öyle görür.’
Said Nursi ve İslam bağlantısını nedense bir türlü kuramıyorum. Kur'an'ı anlamak için yazmış olduğu (pardon kendisi yazmadım diyor bana yazdırıldı diyor, yani vahiy) kitabı kesinlikle okumamız gerektiği hatta defalarca okumamız gerektiği, tecvid ile okursak sanırsam kısayoldan cennete daha rahat gidileceğinin düşünüldüğü külliyatın yazarı. Ne var
ünlü arjantin kütüphanecesi jorge luis borges'nin babil kitaplığına aldığı ingiliz yazar william beckford'un eşsiz bir novellası. gerçekliğin ve olağanüstülüğün, halifelik ve aşağılığın, kör inançla tehlikeli inancın harmanlandığı harikulade bir gotik eserdir vathek. abbasi soyunun dokuzuncu halifesi olan vathek atalarının peşinden gitmeyip, bu
Rilke'nin ismini yıllar önce bir kitapta okumuştum. Sonra şair olduğunu öğrendim. Lou Salome'nin hayatını anlatan kitapta da fazlaca ismine yer verilmişti. Alman asıllı Prag doğumlu bu şairin iç dünyası da, doğduğu kent gibi pusluydu biraz. Şiirlerinde keskin bir anlatımı yoktu ama yüzü grilere dönüktü. Kurşuni renkler desem daha doğru sanırım.
Bir başka “Kral Çıplak” diyen, diyebilen kitap. Birilerinin çıkıp, o, bu, şu ne der diye düşünmeden, korkmadan artık kral çıplak diyebilmeleri önemlidir, özellikle de bu dedikleri konu “din” ile ilgiliyse. Söylemek isterim ki dinimizde tek başına belki de en zor ortamda tek başına ve ilk olarak kral çıplak diyen peygamberimiz Hz. Muhammed
Hatırladın mı, bir gece veysel misali ilaçla, başında beklemiştim.
Sağlığına kavuşman için şafi ismiyle, nede çok dua etmiştim.
Halbuki sen, ben yaşlanınca bu zahmetli ihtiyarı, gönlünden silmiştin.
Allah tan korkmayıp, emrini hiç çekinmeden bir kenara itmiştin.
Hatırladın mı, birgün bir bisiklet için, nede çok ağlamıştın yanımda.
Borç
En'am suresi 74-82. ayetleri:
74. İbrahim, babası Âzer'e demişti ki: "Sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum."
75. Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.
76. Üzerine gece bastırınca, bir
"Özgür bir Kürdistan tohumu ekiyorum. Onu geliştirip büyütün"
Yalnızca bir dakika durup düşünün. Yukarıdaki tümceyi kim söylemiş olabilir? Apo mu? Aklınıza hemen Apo geldiyse, aslında bir bakıma başarılı oldular demektir. Görünen düşmana karşı Türk’ün savaşması zor olmaz.
Ama saf Türk halkının görünmeyen sinsi düşmana karşı
Bir toplulukta biraz sert konuşunca topluluktan biri üstada, "hep böyle konuşuyorsunuz, biraz da bizi rahatlatacak şeyler söyleseniz" diyor. Ali Şeriati şöyle cevaplıyor;
"Ben sizi rahatlatmaya değil, rahatsız etmeye geldim. Ben esrar ve eroin miyim ki sizi rahatlatayım?"
1933 yılında, İran'ın Sabzevar kentinde doğdu.