Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hz. Enes diyor ki: “Bir adam, Resülullah'a gelerek: 'Ey Allah'ın Resülü! Kıyamet ne zaman kopacaktır?' diye sordu. Efendimiz: ‘Sen boş ver kıyametin ne zaman kopacağını da bana, onun için ne hazırladığını söyle’ dedi. Adam: ‘Allah ve Resülü'ne karşı beslediğim sevgi dışında hiçbir şey hazırlamadım’ dedi. Bunun üzerine Efendimiz (sas): ‘Şüphe yok ki sen, sevdiklerinle beraber olacaksın’ diye buyurdu.”
SAİD NURSİ'NİN MEHDİLİK İDDİASI
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir: "...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
Sayfa 442Kitabı okudu
Reklam
SAİD NURSİ'NİN HRİSTİYANLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
"Şiddet-i şefkat ve rikkatten (acımaktan), bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçârelere gelen felaketler, heläketler, sefaletler, açlıklar, şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o
Sayfa 416Kitabı okudu
Hz. Muhammed (Sav)
Allâh cc diyor ki, ben size iki zayıfın hakkını haram ettim: Öksüz ve kadın...
Sayfa 561Kitabı okudu
"Hz. Ali öyle ağlıyordu ki neredeyse yüreği parçalanacaktı. O, bir taraftan ağlıyor, bir taraftan da: "Ey Talha! Yıldız dolu şu semanın altında seni toprağa serili görmek bana çok ağır geldi." diyor, eli ile Talha'nın yüzünde ve sakalında oluşan tozları temizliyordu. Birkaç kez bu cümleyi Hz. Ali tekrarladı ve sonra Hz. Hasan'a dönerek dedi ki: "Keşke baban, yirmi yıl önce ölseydi de bu günleri görmeseydi.""
Lev Nikolayeviç Tolstoy diyor ki:
Muhammed her zaman Evangelizm'in (Hıristiyanların) üstüne çıkıyor. O, insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah'tan başka ilâhı yoktur ve Muhammed onun peygamberidir. Burada hiçbir muamma ve sır yoktur.
Sayfa 6 - Karakutu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in zamanında fetih ordularında yerini alıyor Bilal. Hicretin on altıncı sene- sinde Hz. Ömer'le birlikte Kudüs'e girdiğinde halife- nin ısrarı üzerine ezan okuyor. Aralarında Ebû Ubeyde b. Cerrah, Muaz b. Cebel gibi öncülerin de bulunduğu yüzlerce sahabi, ezanla beraber Kainatın Efendisi'ni hatırlıyorlar gözyaşları içinde. Bilal tekrar söz veriyor kendine bir daha ezan okumamak için. Fakat rüyasında Hz. Peygamber, "Beni ziyaret etmeyecek misin?" diye sorunca, yıllardır uzak kaldığı Medine'de alıyor soluğu. İşte orada Ehl-i Beyt'in göz bebekleri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'le karşılaşıyor. Onları kırmak mümkün mü! Mescid-i Nebevî'de Hz. Peygamber'in ölümünden sonra ilk defa ezan okuyor Bilal. Şehadetleri duyan Medineliler heyecanla evlerinden fırlıyor, Resûlul- lah'ın mübarek kabrinden kalkıp yeniden aralarına ka- tıldığını düşünerek dolduruyorlar mescidi. Ve hiç ağla- madıkları kadar ağlıyorlar o gün. Ne çok özlediler O'nu. Ölüm döşeği ne tatlı bu yüzden! Ölmeden önce eşine, "Ne kadar hoş! Yarın sevgililerle, Muhammed ve arkadaşlarıyla buluşacağım!" diyor Bilal. Zira öyle bir söz duydu ki O'ndan, yıllardır toprağı hayal ediyor: "Bu gece cennette, önümde senin pabuçlarının tıkırtısını duydum!"
Sayfa 180Kitabı okudu
Nebilerin eğitiminden geçen, peygamber nazarına erişen kişi, dönüşür. Ashab-ı kirâmın dönüşüm evrelerini, dönüşüm hikâyelerini çalışmak gerek. Öyle bir insan düşünün ki kendi kız çocuğunu öldürüyor. Sonra aynı kişi, Hattab’ın oğlu Ömer; ne oluyor, nerelerden geçiyor ve Hz. Ömer(ra) oluyor. “Vahiy kanalı benden sonra da açık olsaydı, Ömer’e gelirdi” diyor Hz. Muhammed(sav). Hakeza Farsî Selman’ın, Bilal’in hikâyesi… Bunların hepsi bir kişinin eliyle gerçekleşti. O öyle güçlü bir kimyager ki toplumu dönüştürdü. Ondan dolayı Hz. Muhammed’in(sav) mesajı bugüne çok uygun. Bazı eğitim sistemleri Hz. Muhammed’i(sav) anlatırken daha çok coğrafi şartları esas alırlar. “Arapların peygamberi”, “Arap Yarımadası’nın peygamberi” demek suretiyle O’nun mesajının hitap ettiği alanı daraltırlar; sanki sadece Araplara hitap etmiş gibi.
Reklam
Zeyd B. Sabit
Zeyd kendisi anlatıyor: Hz. Muhammed bir gün, 'Bana yazılar geliyor. Ben istemiyorum ki herkes onları bilsin. O yüzden sen gel de Tevrat dili olan İbraniceyi ve İncil dili olan Süryaniceyi öğren!' dedi. Ben de teklifini kabul ettim ve öğrenmeye başladım, 17 günde bunu öğrendim... diyor. Bu açıklama en başta Buhari'de geçiyor. Bir kere yabancı bir dili 17 günde öğrenmek imkansızdır. Kur'an ayetlerini bir araya getiren kişi bir Yahudidir. Bu yüzden de bunu hep gizlemişlerdir. Yahudi olduğunu yazan, neredeyse ilk İslam tarihçilerinden olan İbni Şebbe'dir (h.262.ö)
Efendimiz Hz.Muhammed Aleyhisselam
* Efendimiz, hilm sahibiydi. Tahrik edici sebeplere rağmen son derece vakar ve sebatkâr davranırdı. * Acı ve eziyetlere dayanır, sabırla hareket ederdi. * Hiç kimseden kendi nefsi adına intikam almamış, fakat konu Din olduğu zaman gerektiğinde şiddet ve celadet göstermişti. * Nefsi için asla öfkelenmez, çok çabuk hoşnut olurdu. * Gelmiş ve gelecek
O, bir taraftan ağlıyor, bir taraftan da: "Ey Talha! Yıldız dolu şu semanın altında seni toprağa serili görmek bana çok ağır geldi." diyor, (İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, c. 7, s. 242) eli ile Talha'nın yüzünde ve sakalında oluşan tozları temizliyordu. Birkaç kez bu cümleyi Hz. Ali tekrarladı ve sonra Hz. Hasan'a dönerek dedi ki: "Keşke baban, yirmi yıl önce ölseydi de bu günleri görmeseydi." (Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, c. 9, s. 150)
"Perdedari mikoned der kasr-ı Kayser ankebut Bům nevbet mîzened der târem-i Efrâsiyâb" Yani diyor ki şair: Kayser'in sarayında örümcek(ler) perdedarlık ediyor, Efrasiyab'ın sarayında da baykuş(lar) davul çalıyor." Yani gün gelir zalimlerin hükümferma olduğu bir devrin ihtişamlı saltanat sarayları virane olur da in cin top atar. Anlatıldığına göre cennetmekan Hz. Fatih Sultan Muhammed Han bu mısrayı İstanbul'un fethinden hemen sonra imparatorun sarayına girerken söylemiş.
Doğaya zarar
Buhari hadisleriyle biraz açalım. Halife Ömer'in oğlu Abdullah anlatıyor: Hz. Muhammed Yahudilerin Büveyre'deki ağaçlarını kestirip yaktı, ondan sonra Haşir suresinden beşinci ayet indi ki bu kesim ve yakma Allah'ın emriymiş, diyor.
Sayfa 223Kitabı okudu
878 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.