Bir müddet sonra Resûl-i Ekrem Efendimiz çadırından çıktı ve Hz. Ebû Bekir'e hitaben, "Ya Eba Bekir!" dedi. "Senin halin, Hz. İbrahim'in haline benzer. O, Allah'a, 'Kim bana uyarsa, işte o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, şüphe yok ki Sen istediğin kimseyi mağfiret edersin. Zira sen, Gafur ve Rahim'sin' demişti. Ey Ebû Bekir! Senin halin, Hz. İsa'nın haline de benzer. Hz. İsa, Allah'a, Eğer, onları azaba uğratırsan, onlar Senin kullarındır. Eğer onları Affedersen, şüphe yok ki kudretiyle her şeye üstün gelen, hikmetiyle her yaptığını yerli yerinde yapan Sensin' demişti."
Sonra Hz. Ömer'e dönerek, "Ey Ömer!" dedi. "Senin halin de. Hz. Nuh'un haline benzer: O, Allah'a, 'Ey Rabbim! Yeryüzünde kafirlerden yurt tutan hiçbir kimse bırakma!" demişti. Senin halin, ey Ömer, Hz. Musa'nın haline de benzer: Yüreklerini şiddetle sık; ki onlar, inletici azabı görünceye kadar iman etmeyeceklerdir!" demişti.