Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ebû Hanife'yi Sünnet'i fazla dikkate almadığı iddiasıyla eleştirenler yanılıyorlardı. Zira Ebû Hanife'nin Sünneti nakleden haberlere ihtiyatlı yaklaşımı, uygulamada farklı bile olsa, muhteva olarak sahabe veya diğer seçkin insanlarda da vardı. Hadîs rivayetinde ilk tedbirleri alarak, raviye yemin, şahit şartı getiren Hz. Ebûbekir, Ömer veya Ali'nin hadiste senedin sıhhatini dikkate alıp, senedi güvenilir olanları kabul eden muhaddisler, rivayette bulunan bir kişi karşısında ilgisiz kalıp, bu ilgisizlik nedeni sorulduğunda "Biz bir adamı, -Peygamber dedi- derken işittik mi gözlerimizi ona diker, onu can kulağıyla dinlerdik. Yalanlar çoğalınca sadece bildiklerimizi dikkate alır olduk." diyen İbn Abbas, Ravinin Esca kabilesinden olması nedeniyle rivayetini kabul etmeyen Hz. Ali'nin bu ihtiyatlı tutumları ile Ebû Hanife'ninki farklı niteliklere sahip değildir.
Hesabı yapılmamış bir söz söylememek, muhasebesini yapmadan "Seni seviyorum." dememek; herhalde sahābeyi büyük kılan en önemli ölçülerden biri böyle bir hesap olsa gerek...
Reklam
İşte ölümüne sevda... İşte Ebû Bekirce sevgi... İşte gerçek sevgi...
Efendimiz (sas) daha da duygulanıyor: "Ey Ebû Bekir! Şimdi sen benim yerime ölür müsün, ölümü göze alabilir misin?" diyor. Hz. Ebû Bekir (ra) en ufak bir tereddüde kapılmadan: "Evet, ya Resûlullah! Senin için seve seve ölürüm." di- yor. Efendimiz ailesini ve yakınlarını ona hatırlatarak: "Ne- den peki, benim için ölümü göze alırsın?" diyor. Bu soru üzerine Hz. Ebû Bekir diyor ki: "Ya Resûlullah! Eğer ben ölür- sem sadece babam Ebû Kuhafe'nin evi ağlar. Ama Sen ölürsen, sana bir şey olursa bu ümmet ağlar, bu din ağlar, varlık âleminin tamamı ağlar. Sen değil, ben senin yolunda ölmeliyim. " Bu rivayeti bize nakleden Hz. Ömer (ra), daha sonra şöyle bir iti- rafta da bulunacaktır: "Ruhumu kudretinde tutan Allah'a yemin ederim ki sadece Ebû Bekir'in bu gecesi, Ömer'in tüm hayatından daha hayırlıdır. "
Rivayet ederler ki, Bizans imparatoru, Hz. Ömer’in halîfe olduğu bir sırada kendisine kıymetli bir çok hediyeler göndermişti. Bunlar arasında çok tesirli zehirle dolu bir de şişe vardı. Hz. Ömer şişeyi görünce; “Bu nedir? Bunun içinde ne var?” diye hediyeleri getiren elçiye sordu. Elçi de; “Bu çok kuvvetli bir zehirdir. Bir miskalini (bir buçuk gramını) bir düşmanına verirsen onu derhal öldürür.” cevabını verince Hz. Ömer hemen şiyeyi açtı; “Benim nefsimden daha büyük düşmanım yoktur.” diye zehiri içti, fakat zehir halîfeye tesir etmedi.
"Hz. Ömer (Ra) için insanlar: " Yürüyünce bir yiğit yürür, yer sarsılırdı." derler. O halde bizlerin İzzet, vakar gibi kelimeleri Hz. Ömer (ra) ile yeniden inşaa etmesi gerekir. Çünkü tezellül (alçalma) sadece Allah'a yapılır. İnsanlara karşı ancak ve ancak tevâzu sergilemek gerekir. Tevâzu ise asla birinin önünde iki büklüm olmak değildir.."
Sayfa 17 - Timaş Yayınları/ Cennetle Müjdeli 10 Sahabe, 2. Kitap, Hz. Ömer (r.a)Kitabı okuyor
Tohumu toprağa saç, sonra da ikram sahibi o çok veren Allah'a dayan.
Hz. Mevlânâ diyor ki: "Çocuk ağlamadıkça süt kaynar mı? Bulutlar göz yaşlarını dökmedikçe çimenler güler mi? Hz. Peygamber [sallalla- hu aleyhi vesellem) buyurmuştu ki: 'Bir kapıyı çalmaya devamedersen nihayet kapı açılır, emeline ulaşırsın.' Tevekkül ediyor musun? Çalışma ve gayretini ortaya koyduktan ve sebeplere yapıştıktan sonra et! Tohumu toprağa saç, sonra da ikram sahibi o çok veren Allah'a dayan. İşte tevekkül böyle olur."
Sayfa 289
Reklam
Başkan Beyt-ül-maTı dikkatlice kullanmalı, harca­malarda israftan kaçınmalıdır. Çünkü başkanm yüksel­mesine ve düşmesine sebep Bey-ül-Mal'dır.Selef bu hususa çok dikkat eder, ihtiyacı olmayan* lara Beyt-ül-Mal’dan yardım yapmazlarmış. Hatta Ömer b. Abd-Aziz bir gece mum yakıp gıda defterlerini tetkik ederken, o anda oğlu yanma girer, ev ihtiyaçlarım baba­sına arzeder o zaman Hz. Ömer (II) oğluna: «Mumusöndür, çünkü bu mum Beyt-ül-Mal'ındır. Biz şimdi halk­la ilgili bir şey değil, bizimle ilgili bir şey konuşacağız. Bu durum için bunu kullanmaya Allah'ın izni yoktur.» der.İşte adil başkan» devlet mazemesini şahsi işlerinde kullanmaktan böylece sakınır ve kendini korur.
Medine’nin kıyı semtlerine kadar gider ve: «Müs­lümanların ihtiyaçlarım gidermem için buralara kadar gitmem gereklidir. Çünkü buralar hükümet konağına uzak olduğundan, takatsiz kimseler buraya kadar gelip ihtiyacını arzedemezler. Çalışanların durumlarını bizzat görmem, tutumlarını kontrol etmem ve halkın ihtiyaç­larını gidermem için vilâyetleri ziyaret etmem gerekir» dermiş.Şam’a girince, önüne yemek getirirler. Yemek çe­ şidi fazla olduğu için bu O’nun tabiatma aykırıydı— «Bu sofrada bu kadar çeşitli yemek bulunuyor, acaba fakirle­ rin durumu nasıl?» deyince Halid b. V elid: «Ya Ömer! fakirler cennette faydalansınlar» der, bunun karşısında Hz. Ömer şöyle konuşur:«Bizler iki günlük dünya meta’ına aldanıp cenneti fakirlere verirsek, neye yararız.» Oradaki yemeği yemez,
Hz. Ömer adalet yönünden o kadar haSsas davranı- yorduki; oğluna yaptığı had cezası ölümüne sebep oldu.Zeyd b. Eşlem 1 şöyle anlatıyor: «Bir gece Hz. Ömer’in dolaştığını gördüm, arkasın­dan gittim ve size arkadaşlık yapmama müsaade edermi- siniz» dedim «evet» dedi. Medine’nin dışına çıktığımız­da, uzaklarda bir ateş gördük «Belki orada bir
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.