"yüreğini yitirmiş bu zamandan korkuyorum ben
bunca elin boşunalığını düşünmekten
bunca yüzün yabancılaşmasından
korkuyorum
geometri dersini delicesine seven bir öğrenci kadar yalnızım
ve bahçe hastaneye kaldırılabilir sanıyorum."
Furuğ Ferruhzad
Çiçekleri düşünmüyor kimse
Balıkları düşünmüyor kimse
Kimse
Kalbi güneşin altında iltihaplanan içim acı
Hafızası yeşil hatıralardan usul usul boşalan bahçenin
Ölmekte olduğuna
İnanmak istemiyor
Ve bahçenin duygusu sanki soyut bir şeydir
Çürümüştür kendi yalnızlığında
İçim Acıyor Bahçeye
"çiçekleri düşünmüyor kimse
balıkları düşünmüyor kimse
kimse
kalbi güneşin altında iltihaplanan
hafızası yeşil hatıralardan usul usul boşalan bahçenin
ölmekte olduğuna
inanmak istemiyor
ve bahçenin duygusu sanki soyut bir şeydir
çürümüştür kendi yalnızlığında"
sayfa: 292
ben yüreğini yitirmiş bu zamandan korkuyorum ben bunca elin boşunalığını düşünmekten bunca yüzün yabancılaşmasından korkuyorum ben geometri dersini delicesine seven bir öğrenci kadar yalnızım
Ben,
Kendi kalbini kaybeden zamandan korkuyorum,
Ben,
Bu kadar elin boş tasavvurundan
Bu kadar suratın yabancı bir şekilde canlanmasından
korkuyorum.
Ben,
Geometri dersini delicesine seven
Bir öğrenci gibi yalnızım
Ve bahçenin, hastaneye kaldırılabileceğini düşünüyorum
Ben düşünüyorum...
Ben düşünüyorum...
Ben düşünüyorum...
Ve şişmiştir bahçenin kalbi, güneşin altında
Ve bahçenin zihni yavaş yavaş
Arınıyor yeşil hatıralardan.
Bütün gün
Parçalanma sesi geliyor kapının ardından
Ve patlama sesi
Bütün komşularımız, bahçelerinin toprağında çiçek yerine
Top ve makineli tüfek ekiyorlar
Bütün komşularımız, çini havuzlarının
Üstünü örtüyorlar
Ve çini havuzlar,
Kendileri istemese de
Gizli barut depolarıdır
Ve sokağımın çocukları, okul çantalarını
Küçük bombalarla
Doldururlar.
Afallamıştır evimizin bahçesi.
Ve çiçekleri seven kız kardeşim,
Annem döverken onu,
Yüreğinin sade sözlerini,
Çiçeklerin şefkatli ve sessiz topluluğuna götürüyordu
Ve zaman zaman balıklar ailesini
Konuk ediyordu, güneşe ve tatlıya...
Şehrin öbür tarafındadır onun evi,
O, yapay evinin içinde
Yapay kırmızı balıklarla
Ve yapay eşinin aşkına sığınarak
Ve yapay elma ağaçlarının dallarının altında
Yapay şarkılar söylüyor
Ve doğal çocuklar yapıyor.
o,
Ne zaman gelse bizi görmeye,
Ve eteğinin köşesi bulaşsa bahçenin yoksulluğuna,
Kolonya banyosu yapıyor.
o,
Ne zaman gelse bizi görmeye,
Gebedir
Evin bahçesi yalnızdır
Evin bahçesi yalnızdır
Kardeşim, mezarlık diyor bahçeye
Kardeşim, otların karışıklığına gülüyor
Ve suyun hastalıklı kabuğunun altında
Bozuk zerreciklere dönüşen
Balıkların cesetlerini
Sayıyor
Kardeşim alışıktır felsefe yapmaya
Kardeşim, bahçenin şifa bulmasını
Bahçenin yıkılışında görüyor.
Fitil gibi oluyor
Ve yumrukluyor kapıyı, duvarı
Ve anlatmaya çalışıyor
Çok dertli, yorgun ve ümitsiz olduğunu,
Ümitsizliğini de
Kimlik, takvim, mendil, çakmak ve tükenmez kalem gibi
Götürüyor beraberinde sokağa, çarşıya
Ve ümitsizliği,
O kadar küçüktür ki her gece
Kayboluyor meyhanenin kalabalığında.
Annemin bütün hayatı
Serilmiş bir seccadedir,
Cehennemin dehşet eşiğine.
Annem, her şeyin altında
Bir günahın izini arar
Ve düşünür, bir bitkinin küfrünün
Bahçeyi kirlettiğini
Bütün gün dua eder annem,
Doğal bir günahkardır annem
Ve üfler bütün çiçeklere
Ve üfler bütün balıklara
Ve üfler kendine
Beklemektedir annem, ilahi zuhuru
Ve gökten inecek bağışı.