“İdam mahkûmu!” Beş haftadan beri bu düşünceyle baş başayım, onunla yaşıyorum; ürkütüyor varlığı beni, ağırlığı altında eziliyorum!
Hepimiz öleceğimizi biliriz ama öldürüleceğimiz aklımıza gelmez, diye yazdım. Kim bilir kaç milyon bebek, doğduktan sonra sevinçle, alkışla karşılanmış, daha o anda yaşlanmaya başladığı ve ölüm mahkûmu olduğu anasının babasının aklından bile geçmemiştir. Daha da tuhafı hiç kimse doğan bebeğin bir gün öldürülebileceğini, bir cinayete veya bir kazaya kurban gidebileceğini, idam edilebileceğini, savaşta ölebileceğini düşünmez. Oysa bunların hepsi insanlar için. İnsanlık tarihi boyunca milyarlarca kişi “normal” denilen şekilde yaşlanıp ölmemiş, öldürülmüş.
Reklam
Zavallı Matilda ise, pırıl pırıl genç zihnine ihanet eden yaşlı bir gövdeyle, her şeyin bilincinde olan bir idam mahkûmu gibi ölümü bekliyordu. Yaşlılıkta, çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu. Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu.
Yeter ki yaşasın
Bir yerde okumuştum, infazına bir saat kalmış bir idam mahkûmu eğer etrafı uçurumlar, okyanuslarla kaplı yüksekçe bir yerde, sonsuz bir karanlık, sonsuz bir yalnızlık ve bitip tükenmeyen fırtınalar içinde sadece iki ayağını koyabileceği bir kayanın üstünde yaşamının sonuna dek dikilecek şansı bulsa ve belki de bin yıl ya da sonsuza kadar öyle durarak hayatına devam edecek olsa, ölmek yerine yaşamayı tercih edeceğini ya söylemiş ya da düşünmüştü! Yeter ki yaşasın, yaşasın, yaşasın! Nasıl olursa olsun yeter ki yaşasın!
Sayfa 195Kitabı okudu
; bir kürek mahkûmu tesadüfen bir dostunun yanına düşse de zincir onları ayırır.
"Bir idam mahkûmu kurtulamayacağını bile bile nasıl celladın elinden kurtulmaya çabalarsa, öyle debeleniyor, çırpınıyordu. Tüm çabalarına karşın, geçen her dakikayla o korkunç sona adım adım yaklaştığını hissediyordu."
Sayfa 81 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.