Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gülümseten ve düşündüren son..
Sokrates idama mahkûm edilmiş. Rivayete göre, ölmeden birkaç saat önce vedalaşmak için eşi gelir yanına. Kadıncağız bu sırada ağlar ve “Ah, bu kötü adamlar seni haksız yere öldürecekler” der. Sokrates ise karısına şöyle cevap verir: “Evet, haksız yere öldürecekler, haklı yere öldürseler daha mı iyiydi?”
Ahlâklı bir duruş, erdemli bir bedel ödeme.
Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur. Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi... *İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar: – Son sözün nedir? Der ki: – Ben Allah’a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah... Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. Halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır: – Onu serbest bırakın; Allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur. Böylece papaz idam edilmekten kurtulur... *Sıra hâkime gelir, ona da sorarlar: – Demek istediğin en son söz nedir? Der ki: – Ben papaz gibi Allah’a inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Adalet... Adalet... Adalet... Giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur... Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar: – Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın. Böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur... Sıra fizikçiye gelir. Ona da – Son sözünü söyle derler Der ki: – Ben ne Allah’a inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim.. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor. Görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar.. Toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir!.. Gerçeği söylemeye cesareti olanlar, bedel ödemeyi göze almalıdır..
Reklam
Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur. Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi... *İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar: Son sözün nedir? Der ki: Ben Allah'a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah... Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala givotin durur. Halk sasırır ve hep bir ağızdan bağırır: Allah... Allah... Onu serbest bırakın; Allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur. Böylece papaz idam edilmekten kurtulur... Sıra hâkime gelir, ona da sorarlar: Demek istediğin en son söz nedir? Der ki: Ben papaz gibi Allah'a inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Adalet... Adalet... Adalet... Giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur... Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar: Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın. Böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur... Sıra fizikçiye gelir. Ona da Son sözünü söyle derler. Der ki: Ben ne Allah'a inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim.. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor. Görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar. Toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir!.. Gerçeği söylemeye cesareti olanlar, bedel ödemeyi göze almalıdır..
"Psikiyatride "af yanılsaması” denilen bir durum vardır. İdama mahkûm edilen bir insan, infazından hemen önce, son dakikada affedilebileceği yanılsamasına kapılır. Biz de umut kırıntılarına dört elle sarılmıştık ve sonuna kadar, çok kötü olmayacağına inanmıştık."
Viktor E. Frankl
Viktor E. Frankl
İdam
Eşref idama mahkûm edilmişti. İlçenin varlıklı ailelerinden Memduh Ağa ve eşi Latife Hanımı evlerinin önünde, hunharca öldürmek suçundan yargılaması devam ediyordu. **** İzmir’in şirin ilçesi Tire’de kaymakamlık binası yakınlarında gece zil zurna sarhoş olduktan sonra, bağırarak sokakta dolaşan Eşref’in hallerinden rahatsız olan müderris
dün gece rüyamda gördüğüm cümle; “beni ve idama mahkûm edilmiş yüreğimi affet ..”
mavikirlangiic
mavikirlangiic
🍂
Reklam
Yıl 2015, Mart ayı yer Afganistan'ın başkenti Kabil. Bir türbenin önünde muska satan bir kişiyle girdiği tartışma sonrasında, adamın Ferhunde'nin Kur'an yaktığını öne sürmesi üzerine toplanan kalabalık tarafından dövüldü, üzerinde arabayla geçildi ve yakıldı. Peki sahiden öyle miydi? Yani sahiden Kuran mı yaktı? Ferhun'da molla denen iblise şunu söylemişti: ''Sen bunları satarak günah işliyorsun, vallahi Allah katında günaha giriyorsun. '' İşte bu tartışmadan sonra iblis molla, bağırarak, ''Kuran yaktı, bu kadın Kuran yaktı'' diye büyük bir gürültüyle haykırdı. Trajik olan olay sonrasında görgü tanıkları, Kuran yakma diye bir şeyin söz konusu olmadığını söylemişti. Bir trajik olay ise onlarca polisin müdahale etmemesiydi. Olaydan sonra ne mi oldu? Dördü idama mahkûm oldu, sekiz kişi 16 yıl hapse mahkûm edildi, 18 kişi suçsuz bulundu. Haa, bilginiz olsun, tepkiler durduktan sonra idam kararı bozuldu, cezalar ise iptal edildi. Ferhunde, Öğretmen Ferhunde senin hakkında 2015'te... huzur içinde uyu. Seni çatıya çıkarıp aşağı atanlar, kafanı büyük taşlarla ezenler, üzerinden arabayla geçenler, sonra benzin döküp yakanlar... İblislerin en büyüğü ve en oburu, dinin koruyucusu olarak lanse edenlerden çıkar. Video sansürsüzdür, hassas iseniz izlemeyin. youtube.com/watch?v=i2jyWm1...
Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur. Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi... *İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar: Son sözün nedir? Der ki: Ben Allah'a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah... Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur.
Geçmişten gelen "Notlar derlemedir "
Stalin’in “Yok et!” Emrini Milyonları KAtlederek Yerine Getiren Gizli Polisin Acımasız Lideri GENRİK YAGODA ÖNEMLİ! (Yazı bana ait değildir _internetten derlemedir) Lenin 1924’de felç hastalığından ölünce , Stalin kolları sıvayarak , kendisinden önce gelen bir çok tecrübeli ve nüfuzlu bolşevikleri , herkesi şaşırtan bir manevrayla saf dışı
bursanın kurtuluş yıl dönümünde bursalılarla konuşma 11 eylül 1924
Efendiler! Bursa’nın kurtuluşuna rastlayan bugünlerde, burada, aranızda bulunarak sevinçlerinize katıldığımdan çok mutluyum ve huzurluyum. Memleket adına yapılan konuşmadaki, esirgenme yeri duyulan gerçek duygulara, sevgiye, güvene bütün kalbimle teşekkür ederim. Fakat izninizle hemen açıklamalıyım ki, gösterilen bütün övgüler benim kişiliğimden
Reklam
Güzel bir yazı
Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur. Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi... +İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar:– Son sözün nedir? Der ki:– Ben Allah’a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah... Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. Halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır:– Onu serbest bırakın; Allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur. Böylece papaz idam edilmekten kurtulur... *Sıra hâkime gelir, ona da sorarlar:– Demek istediğin en sonsöz nedir? Der ki:– Ben papaz gibi Allah’a inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Adalet... Adalet... Adalet... Giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur... Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar: – Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın.Böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur... Sıra fizikçiye gelir. Ona da– Son sözünü söyle derler Der ki:– Ben ne Allah’a inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim.. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor. Görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar.. Toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin Bir bedeli vardır. O bedel ölüm bile olsa, gerçeklerin ortaya konmasıdır.."
Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur. Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi... *İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar: – Son sözün nedir? Der ki: – Ben Tanrı ya inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Tanrı... Tanrı... Tanrı... Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. Halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır: – Onu serbest bırakın; Tanrı sözünü söylemiş ve onu korumuştur. Böylece papaz idam edilmekten kurtulur... *Sıra hâkime gelir, ona da sorarlar:– Demek istediğin en son söz nedir? Der ki: – Ben papaz gibi Tanrıya inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Adalet... Adalet... Adalet... Giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur... Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar:– Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın. Böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur... Sıra fizikçiye gelir. Ona da – Son sözünü söyle derler Der ki: – Ben ne Tanrı ya inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim.. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor. Görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar.. Toplumdaki "düğümler" ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin Bir bedeli vardır. O bedel ölüm bile olsa, gerçeklerin ortaya konmasıdır..
Gerçeği söylemeye cesareti olanlar, bedel ödemeyi göze almalıdır.. Üç kişi giyotinle idama mahkûm olur. Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi... *İdam sehpasına ilk papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar: – Son sözün nedir? Der ki: – Ben Allah’a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah... Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. Halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır: – Onu serbest bırakın; Allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur. Böylece papaz idam edilmekten kurtulur... *Sıra hâkime gelir, ona da sorarlar: – Demek istediğin en son söz nedir? Der ki: – Ben papaz gibi Allah’a inanmıyorum. Ama adalete güveniyorum. Adalet... Adalet... Adalet... Giyotini indirirler, giyotin hâkimin de boynuna birkaç santim kala durur... Bunun üzerine insanlar tekrar şaşırır ve bağırırlar: – Adalet sözünü söyledi, onu serbest bırakın. Böylece hâkim de boynunun kesilmesinden kurtulur... Sıra fizikçiye gelir. Ona da – Son sözünü söyle derler Der ki: Ben ne Allah’a inanan bir papazım, ne de adalete güvenen bir hâkim.. Bildiğim tek şey şudur: Giyotinin ipinde bir düğüm var ve o düğüm giyotinin tam inmesine engel oluyor. Görevliler giyotini kontrol edince gerçekten de bir düğüm olduğunu görürler. Düğümü açıp tekrar bırakırlar, böylece fizikçinin başı bedeninden kopar.. Toplumdaki “düğümler” ve sorunlara işaret edip gerçekleri söylemenin acı sonuçları olabilir!..
Kaside-i Bürde
Mekke-i Mükerreme fethedilmişti... Hazreti Resulü Ekrem'e düşmanlık eden ve daima aleyhinde söz söyleyen on kişi Peygamberimiz tarafından idama mahkûm edilmişti. Bu idamlıklar içerisinde meşhur arap şairlerinden Kaab bin Züheyr de vardı. Kaab bin Züheyr Mekke fethedilir edilmez, hemen Mekke'den kaçmıştı. Fakat huzursuzdu. Kaab bin Züheyr'in kardeşi Büceyr, bir gün Resûlüllah'ın huzuruna çıkarak: — Ya Resûlallah! Kardeşim Kaab huzurunuza gelse kabul eder misiniz? diye sordu. Hazreti Peygamberimiz: — Kabul ederim, ey Büceyr! buyurdular. Büceyr, kardeşi Kaab'a haber göndererek af edildiğini bildirdi. Kaab çok sevinmişti. Koşarak Resûlüllah'ın huzuruna vardı, İslâmiyetin şartlarını öğrenerek müslüman oldu. Resûlüllahın huzurunda Peygamberimizi medheden bir kaside inşad etti. Kaside Peygamberimizin çok hoşuna gitmişti. Sırtından bürdesini çıkararak Züheyr'e hediye etti. Bu kasidenin ismi de ondan sonra Kaside-i Bürde olarak kaldı, (îmam Busıyrinin yazdığı ise Kaside-i Bür'e'dir.)
Hapishanede İdama Mahkûm Olanlar Bile Bile Asılmaya Nasıl Giderler?
Halikarnas Balıkçısı
Halikarnas Balıkçısı
185 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.