Sezai Karakoç, kitabında İslami bir sitenin(medeniyetin) kurulmasında öncü olacak erlerin vasıflarını inanç ve diriliş(ölmeden önce ölmek) niteliklerine bağlıyor. Ayrıca İslami bir sitenin oluşumun argümanları kişinin kendi içinde barındırdığı diriliş ruhu olduğunu ve onun ortaya çıkarması gerektiğini yineler..
(Çok defa altını çizdiğim kitaplardan..)
Yıllar boyunca Emperyalizmin kuklası haline geldiklerini Capital düzenden türeyen insanların; hayatlarını, yapılarını, zihinlerini, gelenek ve göreneklerinin yer değiştiği ile gören ve bunun için içi daralan, çare arayan, sorgulayıp araştıran bir üniversite hazırlık öğrencisinin hayatını konu alan otobiyografik türde bir eserdir.
Eğitim sisteminin doğurduğu fikirsiz, amaç ve düşünceden eksik, tamamen zevk sefa içerisinde hayat süren öğrencilerin olduğu ortamda bunalan, köşe bucak kaçan bir üniversite hazırlık öğrencisinin sınava hazırlanması ne kadar kolay olabilir ki...
Doğan Cüceloğlu'nun yine alışılmışın dışında olan "İletişim Donanımları" adlı kitabı, insanlarla kurulabilecek doğru bir iletişim ile hayatın daha güzel, mutlu, stres ve kaygıdan uzak bir hale gelebileceğini yaşamından edindiği bilgi ve tecrübelerle okuyucuya sunuyor.
İnsan, muazzam bir potansiyele sahiptir. İnsandaki bu potansiyeli ortaya çıkarıp onu geliştirebilecek bir ortamın var olması gerekir. Bu ortamı sağlayacak iyi bir aile, eğitmen ve çevreye ihtiyaç vardır. Toplumda, insana değer veren, insandaki potansiyeli hemen fark edebilen ve onu gelişime açık hale getirenler olursa o ülke gelişir ve güçlenir.
D. Cüceloğlu, iletişimde iki düzey vardır: Bu başkalarına gösterilen dış dünya yani "sosyal yüz" ve yalnız bireyin bildiği iç yüz yani "can" kavramlarından bahseder. İnsan, iletişimde karşı tarafa gösterdiği sosyal yüz ile iç yüz aynı mesajları verebiliyor ise yaşamında az stresli ve kaygılı olur. Şayet sosyal yüz ile iç yüz farklı mesajlar iletiyorsa yaşamındaki stres kaçınılmaz olur. Mesala insan, kendinin bir konuda eksik olduğunu biliyor fakat bu eksikliğini toplum ne der? Kaygısıyla söylemekten çekiniyor ve o konuda bir eksikliğin olmadığını karşı tarafa veriyorsa sosyal yüzü ile iç yüzü farklı olur. Çünkü iç yüzü kendisinin bu konuda eksik olduğunu bilir fakat sosyal yüz sayesinde bu konuda bir eksikliğin olmadığını gösterir/söyler. Ve vicdani bir huzursuzluk hisseder. Bu da mutsuzluğa, stres ve kaygıya sebebiyet verir.
Kişi, iç dünyasındaki düşündüklerini ve hissettiklerini gerçek hayatında da aynen yaşayabiliyorsa özgün bir hayata sahip olur ve mutlu bir yaşam sürdürür.
Müellif, insanın yaşamı boyunca karşılaşabileceği tüm dünyevi, uhrevi ve muamelat meselelerini tecrübeleri ışığında tatlı bir dille okuyucuya sunuyor..
Franz Kafka, seküler (dünyacılık) sistemin kölesi haline gelen, yozlaşmış, kendisine yabancılaşmış adeta robotik bir makine haline gelmiş bir toplumun portresini, sabah uyandığında bir böceğe dönüşen karakterin üzerinden çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor....
Karakter, böceğe dönüştüğü an kendini tanıyamadığı hareket etmekte zorlandığı aile ve çevresi tarafından dışlandığı biri haline gelir. Sistemde bizi içinde yavaş yavaş eritir uyuşuk, ataletli bir insan haline dönüştürür. Karakterin böceğe dönüştüğü gibi...
Not: Kafka, 25 Ekim 1915’de Kurt Wolff Yayınevine yazdığı mektupta, Dönüşüm’ün kapak resminin böcek olarak tasarlanmasının doğru olmayacağını yazmıştır. Fakat yayınevi ya Kafka'nın bu açıklaması bilmiyor yada çok sığ düşünüyor.
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,2bin okunma