Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ibrahim H Şahin

ibrahim H Şahin
@ihsahin02
Onur yaşamdan üstündür!
117 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
“Bir müzik parçasının düzenlenişi gibi. Birey, güzellik duyusunun önderliği altında, rastlansal bir olayı (Beethoven'in müziği, tren altında ezilerek ölmek) bir motife dönüştürür, giderek bu motif bireyin yaşamının örgüsünde değişmez bir yer kazanır. Yaşamına son vermek için başka bir yol seçebilirdi Anna. Ama aşkın doğuşuna unutulmaz biçimde kenetlenen ölüm ve gar motifi; umarsızlık saati gelip çattığında tüm karanlık güzelliğiyle kışkırttı onu. Kendisi farkına varmasa da, birey en sıkıntılı anlarında bile güzelliğin yasaları uyarınca örer yaşamını. ” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
Reklam
“Gündelik hayatımız bir rastlantılar sağanağı altında yaşanır, ya da daha kesin konuşmak gerekirse kişilerle olayların kazara biraraya gelmesiyİe örülür. İki olay hiç beklenmedik bir biçimde aynı anda meydana gelir, kesişir:” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
“Gereklilik büyülü çözümler tanımaz -bunlar rastlantının işidir. Bir aşk unutulmaz olacaksa eğer, küçük rastlantılar Assissili Francis'in omuzlarına konan minik kuşlar gibi hemen o an kanat çırpa çırpa gökten aşağı doğru süzülmelidir.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Rastlantıların, sadece rastlantıların söyleyecek bir sözü vardır bize. Gereklilikten doğan, olmasını beklediğimiz, günbegün yinelenen her şey dilsizdir. Sadece rastlantı bir şeyler söyler bize. Onun diyeceklerini çingenelerin kahve falı bakması gibi karineyle çıkarırız.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
“Davranışlarının tümü gösterişli, yekpare bir jestti sanki; bununla gençliği, güzelliği silkip atıyordu üzerinden. Çepeçevre diz çöken dokuz isteklisi olduğu günlerde, çıplaklığının üzerine titrer, titizlikle gözetirdi onu. Bedeninin değerini, ona yaraştırdığı lekesizlikle ifade etmeye çalışırdı sanki. Şimdiyse sadece o eldeğmemişliği kaybetmekle kalmamış, kendisini ona bağlayan bağları da hırsla koparmıştı; yeni takındığı utanma nedir bilmezliği, yaşamını gösterişli biçimde ortadan ikiye bölmekle, gençliğin ve güzelliğin abartılmış, değersiz şeyler olduğunu haykırmakta kullanıyordu.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
Reklam
“(Bu olay, annenin kızına duyduğu nefretin kocasına duyduğu kuşkuya galebe çaldığını açıkça gösteriyor. Kızının kabahati bitimsizdi ve kocasının sadakatsizliklerini de içeriyordu. Tereza'nın başına buyruk olma ve haklarına diretme arzusu -kendini banyoya kilitleme hakkı gibi- Tereza'nın annesinin gözünde kocasının Tereza'ya sulanması olasılığından daha sakıncalıydı.)” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
“Çocuğu yüzünden her şeyini kaybetmiş bir kadının deneyiminden destek aldığı için sözlerinde bir gerçek kokusu da vardı. Tereza onun söylediklerini dinler ve anne olmanın yaşamdaki en büyük değer, anneliğin ise büyük bir özveri olduğuna inanç getirirdi. Eğer anne, 'özveri'nin cisimleşmiş haliyse, o zaman kız çocuk da onarılması mümkün olmayan 'kabahat'ti demek ki.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
“Uzun uzun kendisini seyrettiğinde, bazen yüzünde annesinin çizgilerini görüp keyfinin kaçtığı olurdu. Bunun üzerine aynadaki izdüşümüne gözlerini daha da inatla dikip bakardı; annesinin çizgilerini kovacak, yalnızca kendisine ait olanları alıkoyabilecekti sanki böylece. Bunu başardığı zamanlar hep bir esrime içinde olurdu; ruhu, bir geminin karnından çıkıp saldırıya geçen tayfalar gibi bedeninin yüzeyine çıkar, güverteye dört bir koldan yayılır, göğe karşı el sallar, sevinç, mutluluk türküleri söylerdi.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
“Ama aşık insana midesinin gurultusunu dinletecek oldunuz mu bir kere, ruhla bedenin birliği, bilim çağının o lirik yanılsaması hemen o an siliniverir.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
“Çok uzun zaman önce, insanoğlu göğsündeki düzenli vuruşların sesini şaşkınlık içinde dinler, ne olduklarını aklına bile getiremezdi. Kendisini beden gibi yabancı, tanıdık olmaktan uzak bir nesneyle özdeşleştirmek gelmezdi elinden. Beden bir kafesti ve bu kafesin içinde bakan, dinleyen, korkan, düşünen ve”“hayretlere düşen bir şey vardı; bu bir şey, beden çıkarıldıktan sonra geriye kalan, ruh idi.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera
Reklam
“Roman kişilerinin bir zamanlar gerçekten yaşamış olduklarına okuyucuyu inandırmaya çalışmak yazar açısından anlamsız bir çabadır. Ana rahminden çıkmamıştır roman kişileri; şu ya da bu sözcüğün itici gücünden ya da temel bir durumdan doğmuşlardır. Tomas 'Einmal ist keinmal' deyişinden doğmuştu. Tereza ise karın gurultusundan doğdu. ” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
“Hepimiz yaşamımızın en büyük aşkının hafif, ağırlıksız bir şey olabileceği düşüncesini yekten reddederiz; aşkımızın tam olması gerektiğini, onsuz yaşamımızın hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağını varsayarız; en kasvetli, en korkutucu suratıyla bizzat Beethoven'in o büyük aşkımıza bir "Es muss sein!" çektiği duygusuna kapılırız.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
“Parmedines'in tersine, Beethoven ağırlığı olumlu bir şey olarak görüyordu anlaşılan. Almancadaki schwer sözcüğü hem 'zor' hem de 'ağır' anlamına geldiğine göre, Beethoven'in 'zor karar'ı 'ağır' ya da 'ağırlıklı karar' olarak da yorumlanabilir. Bu ağırlıklı karar yazgının sesiyle özdeştir ("Es muss sein!"); gereklilik, ağırlık ve değer birbirinden ayrılmaz biçimde örülmüş üç kavramdır; sadece gereklilik ağırdır ve sadece ağır olan şey değerlidir.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
“İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera
“Compassion" sözcüğünün genellikle kuşku uyandırması da bu yüzdendir işte; aşkla uzaktan yakından ilgisi olmayan, ikinci sınıf, değersiz kabul edilen bir duyguyu anlatmaya yarar bu sözcük. Birisine merhamet duyarak sevmek gerçekten sevmek değildir.” Alıntı Şuradan Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği Milan Kundera
Yüklerin en agin ezer bizi, onun altinda çökeriz, bizi yere yapistirir bu agirlik. Öte yandan her çagda yazilmis ask sirlerinde, kadin erkegin bedeninin agirligi altinda ezilmeyi özler. O halde yüklerin en agiri ayni zamanda yasamin sagladigi en siddetli doyumun da imgesidir. Yük ne kadar agir olursa, yasamlarimiz o deli yaklasir yeryüzüne, daha gerçek, daha içten olur.
Reklam
“Kendi hayat tarzımı sizinkiyle değiştirmem” dedi. “Kaba yaşıyor olabiliriz, ama hiç olmazsa tasamız yok. Siz bizden daha iyi yaşıyorsunuz; gelgelelim ihtiyacınızdan fazla kazanmanıza rağmen herşeyinizi kaybetme ihtimaliniz var. Atasözü ne der bilirsin: ‘Kazanç ve kayıp ikiz kardeştir.’ Bugün zengin olanlar, bakıyorsun ertesi gün ekmek parası için dileniyor. Bizim yolumuz daha güvenli. Köylü hayatı belki semiz değil, ama uzun bir yol. Hiç zengin olmasak da yeterince yiyeceğimiz olacak.” Alıntı Şuradan Hayatın Anlamı Lev Nikolayeviç Tolstoy Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
Sayfa 1
“Geçen gün, yüksek bir yerden orduma bakıyordum. Ayaklarımın altındaki toprağın titrediğini hissettim. Kendi kendime Dünyanın hakimi benim! Benimle kim boy ölçüşebilir? dedim. Tanrı bana, insanların en sefilini gönderdi. O savaşta yenilmiş bir esir, bir mahkum. Benden güçlü çıkıp beni vurdu. Beni tahtımdan etti, beni canımdan etti." Ömer Hayyam bu olayın ardından mı yazdı şu dörtlüğü? Zaman zaman bu dünyada bir adam kalkar, Şişinerek: îşte buradayım! der. Kısa bir düş boyunca sürer zaferi, Ölüm gelmiştir bile ve: îşte buradayım! der.”
Sayfa 47
“-Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun! +Peki, sen ne görüyorsun bakalım? -İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.”
“Sorarlarsa, ne iş yaptın bu dünyada, diye rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyarın arasına doğdum ve hiç birine çarpmadan geçtim aralarından.”