İmam Süfyan es-Sevrî şöyle demiştir:
"Bazen bana yardım eden, bazen de aleyhime olan ruhumdan daha zor bir şeyle hiç uğraşmadım."
📗İhyâ'u Ulmû'id-Din, Sh. 57.
Gerçek Bayram
Ramazânʼı güzelce ihyâ edip onu kendimizden râzı ederek uğurlayabilmek ve onda kazandığımız mânevî kıymetleri kaybetmeden gelecek senenin Ramazan’ına bağlayabilmek, böylece hayatımızı dâimî bir Ramazan rûhâniyeti içinde yaşayabilmek, büyük bir saâdettir. Gerçek bayram da, esâsen son nefeste tecellî edecek îman selâmetine nâil olabilmektir.
osmannuritopbas.com/23-nisan-2023.html
Ne Züleyha güzelliği ile ihya oldu, ne de Bilal zenciliği ile geri kaldı. Takvayı kuşanan her zaman kazandı.
Nurettin yıldız.
İlahi Aşk
İlginç olan şu noktadır: Şu anda ölü olup sureti hiç görülmeyen, çirkin veya güzel olduğu bilinmeyen bir şahsa bâtınî özellikleri, hizmetleri, hayırlı amelleri dikkate alınarak kendisine mahabbet gösterilirken; bütün hayırların kaynağı, âlemde ne kadar hayır, iyilik, güzellik, sevilen şey varsa hepsi lütuflarından biri olduğu, keremliliğinin izlerini taşıdığı, cömertlik denizlerinin katreleri olduğu; daha doğrusu âlemin başlangıcından inkırazına, yıldızlardan yerin derinliklerine kadar akılla, gözle ve diğer duyu organlarıyla algılanan ne kadar varlık varsa istisnasız hepsi O'nun kudretinin hazinelerinden bir zerre, hazretinin nurlarından bir parıltı niteliği taşıdığı halde aşık olmanın akıl edilememesi, düşünülememesidir. Ah! Böyle yüce nitelikleri taşıyan bir zatın sevilmesinin nasıl anlaşılamadığını, vasıflarını bilen ârif kişiler nezdinde sevgisinin pekişip aşırı sevdalarını yansıtmakta yeterli olmadığı için "aşk" ismiyle yansıtılmasının bile haklarında zulüm sayılacağı bir dereceye ulaşmalarının algılanamamasını bir kavrayabilseydim!
Demek ki Allah'tan başkasının sevilmesi kusur ve cahilliktir. Daha doğrusu marifette, Allah'ı tanımada hakikat mertebesine ulaşmış kişi Allah Teâlâ'dan başkasını tanımaz. Çünkü evrende gerçek varlık Allah ve O'nun fiilleridir. Yapılan işlerin birer iş olduğunu bilen kişi o işleri yapanı bilir, ondan başkasına aldırış etmez. Sözgelimi İmam Şâfiî'yi, ilmini, eserlerini, eserlerinin kağıdı, mürekkebi, derisi, manzum ve Arapça olması açılarından değil de içerikleri bakımından tanıyan kişi artık başkasına iltifat etmez ve başkasına muhabbet duymaz. Bunun gibi evrendeki bütün varlıklar Allah'ın tasnifidir, fiilidir, fiillerinin bedii birer göstergesidir. Bunu bilen bir kişi bunu Allah'ın bir sanatı olarak değerlendirir, sanatta bir güzel eser sahibinin faziletini ve yeteneklerini gördüğü gibi sanatkârın niteliklerini gözlemleyen sadece Allah'ını tanır ve sadece O'na sevgi duyar, O'ndan başkasını sevmez. Bu aşk ortaklık kabul etmez. Ama bu aşkın dışındaki tüm aşklar ortaklığa elverişlidir. Çünkü Allah dışındaki her sevgilinin ya evrende benzeri vardır veya benzeri olması imkân dahilindedir. Ama ilahi güzelliğin ne vücud âleminde ne de imkan âleminde ikinci bir eşi vardır. Bu nedenle aşk isminin Allah'tan başka sevgilere verilmesi hakiki değil mecazî anlamdadır.
Sayfa 642Kitabı okuyor
Bazı nağmeler ferah ve duyulan sevinçleri kabartır. Sürur duymanın caiz görüldüğü her yerde bu süruru artıran etkenler de caiz görülür. Bunun böyle olduğunun delili, Allah Rasûlü Medine'ye hicret buyurduklarında kadınların damlara çıkarak def çalıp şarkılar söylemeleridir:
Dolunay bize doğdu ayrılık tepesinden
Şükretmemiz farzdır davetçi
Yine rivayete göre Allahu Teâlâ Yâkub aleyhisselâma: -"Oğlunu senden niçin ayırdığımızı biliyor musun?" diye sordu. Yakub aleyhisselâm: -"Bilmiyorum." deyince, Allahu Teâlâ:
-"Sen oğullarına: "Korkarım siz başka şey ile meşgul iken kurt onu yer." dedin de beni unuttun. Onların gafletlerini düşündün de benim onu
Sayfa 163
RİSALE-İ NUR SERENCÂMIM - 1
Benim hayatımda 
Risale-i Nur, Üstâd, 
Bediüzzaman Said Nursî isimleri ile tanışmam; ilk medreseye gitmem ve Risale-i Nur eserlerini ciddi okumam 3 ayrı zamana denk gelmektedir.
1- Daha küçük yaşlarda, ilkokul dönemlerinin ya başı ya da daha okula başlamadan önceki zaman diliminde; "Risale-i Nur", "Nurcu", "Bediüzzaman", "Said
Gecesini ihya edemeyenler, gündüzlerini inşa edemezler.
" Bu sorumluluk bilinci içerisinde duam odur ki ölü topraktan diri tohumu çıkaran Allah , şu uzerimize serpilmiş ölü toprağından da diri bir ümmeti, diri bir medeniyeti yeniden ihya ve inşa edebilmeyi ve bizi diğer ümmetler içerisinde önde ve özel kılan emri birlikte maruf ve nehyi ani'ol münker vazifesini yeniden ve hakkı layıkıyla yerine getirebilmeyi bizlere nasip ve müyesser eylesin."
